30 Eylül 2012 Pazar
FIFA 13, futbol severlerle buluştu
Futbol severlerin merakla beklediği FIFA 13, Türkiye’de satışa sunuldu. EA Sports tarafından hazırlanan oyunda Yetenek Oyunları, İlk Temas Kontrolü, Taktiksel Frikikler ve EA Sports Maç Günü gibi daha birçok yeni özellik bulunuyor. Oyun severlere sunulan yeni FIFA oyunu, maç günü gerçek dünyadan gelen haberleri manşetler halinde oyuna aktarıyor. Sakatlıklar, cezalar, takımların form durumları ve medyadaki dedikodular oyun içi yorumlara ve maçlara etki ediyor. FIFA 13 bunlara ek olarak, oyun içinde gerçek dünya fikstürlerini ve en üst düzeydeki liglerde bulunan favori takımların derbi maçlarıyla sezonu da takip edebilmenize olanak tanıyor. FIFA 13, 100 üzerinden 90 ve üzerinde puan aldığı 32 ayrı incelemeyle şimdiden büyük bir başarıya imza atmış durumda. Oyun, Xbox 360, PlayStation 3, PC, PSP, PS Vita ve PlayStation 2 için satışa sunuldu.
NASA'dan ameliyatsız bel fıtığı tedavisi
NASA uzay araştırmalarında, astronotların uzay yolculuklarında yerçekimsiz ortamda bel ağrılarının geçtiği ve disk aralıklarının genişlediğinin gözlenmesi üzerine DRX-9000 cihazı geliştirildi.
Ameliyatlık bel ve boyun fıtıklı hastalarda kullanılan ameliyatsız tedavi yöntemi olan cihaz, Türkiye'de Fizyorem Fizik Tedavi Merkezi, Amerika başta olmak üzere dünyada Mayo klinik, Johns Hopkins Hastanesi, Arizona bel hastalıkları hastanesi, Stanford Hastanesi gibi 12 ülkede kullanılıyor. Tedavide logaritmik bir eğriyle çekilen vücudun koruma mekanizmaları uyarılmıyor ve disklerin içinde, omurların arasında etkili bir negatif basınç oluşuyor. Disk içi basıncın azalması fıtıkta geri çekilme yaparak çevre sinirlerdeki basıncı azaltıyor ya da kaldırıyor. Diğer traksiyon cihazlarında vücudun koruyucu mekanizmaları devreye girdiğinden adaleler kasılıyor. Bu da etkili bir çekme oluşturmadığı için ağrılara yol açabiliyor.
10 yıllık kart aidatını bankadan geri aldı
Niğde Bor ilçesinde, bir tüketicinin başvurusunu inceleyen Tüketici Sorunları İl Hakem Heyeti, geriye dönük 10 yıllık kredi kartı üyelik bedelinin iadesine karar verdi.
Niğde Bor İlçesi Ahi Evran Mesleki Eğitim Merkezi Müdürü Burhan Altundağ, yaklaşık 3 ay önce Niğde Tüketici Sorunları Hakem Heyeti Başkanlığı’na başvurup, müşterisi olduğu bankanın kestiği yıllık kredi kartı kullanım ücretinin iade edilmesini talep etti. Heyet, Altundağ’ın başvurusunu yerinde kabul edip, 10 yıllık kredi kartı üyelik bedelinin müşteriye iadesi yönünde karar aldı. Altundağ, yaptığı açıklamada, heyetin kararının ardından bankanın, geçmiş dönemlere ait 329,49 lirayı kendisine iade ettiğini söyledi.
Tüketici Hakem Heyeti'nden BSMV kesintisinin müşteriye iadesi kararı
Kahramanmaraş Hakem Heyeti, bankaların müşterilerinden kestiği Banka ve Sigorta Muameleleri Vergisi (BSMV)'nin iadesine karar verdi.
BSMV'nin alınma şartını yalnızca müşteri ile müzakere edilip, müşterinin kabul etmesi şartına bağlayan Hakem Heyeti, müzakereyi de mahkemede istenildiği takdirde kayıtla ispat edilmesine bağladı. Aksi halde müşterinin imzaladığı 'küçük harflerle yazı dolu kalabalık sayfaların' imzalanmasını yeterli bulmadı. Bankaların aldığı BSMV' nin gerekçelerini izah edememesinden dolayı da kesilen BSMV'nin müşterisine tekrar iade edilmesine karar verdi.
Kahramanmaraş Tüketici Hakem Heyeti, daha önce de dosya masraflarının, elektrik faturalarındaki kayıp-kaçak bedelinin müşteriye iade edilmesi kararlarılya gündeme gelmişti. Kahramanmaraş Tüketici Hakem Heyeti Başkanı Nesih Tanrıverdi, alınan BSMV kararı ile ilgili olarak şunları söyledi:
"Bankacılık işlemleri ile ilgili son dönemlerde hakem heyetimize yoğun başvurular olmakta, dosya masrafları, ekspertiz masrafları ya da yeniden yapılandırma adı altında alınan ücretlerin haklı olup olmadığına dair hakem heyetimiz inceleme yapmaktadır. En son yaptığımız incelemelerde Bankacılık ve Sigorta Muameleleri Vergisi olarak kesilen ücretin yani BSMV olarak faturalara yansıyan ücretin yasaya aykırı olduğuna dair bir tespitimiz oldu, hakem heyeti olarak. Bilindiği gibi Bankacılık ve Sigorta Muameleleri Vergisi yükümlülüğü bankalara aittir. Bunu tüketiciye yükletmek istiyorlarsa bunu sözleşmeye koymaları gerekiyor. Sözleşmede olması da tüketici açısından bağlayıcı olmayabiliyor, yasamızın 6. maddesine göre. Sözleşmedeki bu hükmün ayrıca müzakere edilmesi ve uyuşmazlık olduğunda da bunu bankla tarafından ispat edilmesi gerekiyor. Bankalarımız bu ücretin tüketici ile müzakere edildiğini ispat edemedikleri için iadesine karar verildi."
Kaynak: Cihan
29 Eylül 2012 Cumartesi
Allods Online oyun şikayeti
Allods Online oyununu tam 1 senedir oynuyorum. Hayatım boyunca ilk kez oyunun destek bölümüne ihtiyacım oldu. Onda da karakterime girişim engellendiği için oyunun kendi destek kuralları çerçevesinde engellenme sebebimi sormak istedim. Oyunun destek bölümü 12 gün boyunca olumlu olumsuz hiçbir cevap vermedi. Oyun yöneticileri her istediği anda oyuna ve forumuna girerek sürekli yazılanları takip ederek silmeyle uğraşmakta, destek için atılan maillere cevap vermeyerek beni ve benim gibi bir çok insanı mağdur etmektedir. Bu oyuna başladığım günden bugüne kadar yaklaşık 3000 TL nin üzerinde para harcadım, ben bu parayı başka bir oyuna harcasaydım eminim karşılığını fazlasıyla alırdım diye düşünüyorum. Allods online tamamen yönetim olarak kendini düşünmekte ve kesinlikle yayınladığı sözleşmedeki gibi oyuncularını düşünmemektedir. Sonuç olarak oyun yönetimi kendini çok abartılı bir şekilde bize lanse etti. Eğer sizde yarın birgün bu şekilde bir online oyun oynayacaksanız aman allods online oynamayın. Acayip zayıf ilgisiz kendini düşünen bir sistemi var kesinlikle oynayanları düşünmemektedir. İstediğim sadece olumlu olumsuz 2 satır cevap idi.
Mehmet T.
Mehmet T.
28 Eylül 2012 Cuma
pcdenal.com şikayeti
www.pcdenal.com internet online alışveriş sitesinden yani Karon Bilgisayar firmasından aldığım Genius Pen Mouse ürününün kargo kutusunda koşulsuz iade edilebileceği, nasıl yapılacağı vs herşey süper görünüyordu. Ürünün kargo paketini açtığımda almayı planladığımdan daha farklı bir ürün olduğunu fark ettim ve iade prosedürünü yazdıkları gibi uyguladım. Firma ürünün paketinin yırtık olduğunu bahane edip alıcı ödemeli ürünü geri yollayacağını söyledi. Halbuki paketi ben hiç açmadım. Demek ki yırtık paket varsa da ya kendileri yırttı ya da zaten yırtık olan paketi bana yolladı. Tüketici haklarına göre üründe zarar olmadıktan sonra iade edebilirsiniz. Firma bu kuralı kendi kafasına göre uyguluyor. Ayrıca sitede verilen telefon numarasından kimseye ulaşamazsınız. Canlı destek bölümü 24 saat offline dir. Mail atıp 3 gün beklerseniz cevap alırsınız belki. KİMSEYE TAVSİYE ETMİYORUM. BU SİTEDEN ALIŞVERİŞ YAPMAYIN.
Güncelleme : İade kabul etmedikleri ürünü kutulama yapmadan rezalet bir şekilde kargoya vermişler. Ürün yolda hasar görmüş. Paket vs paramparça olmuş. Bunu tamamen kasıtlı yaptılar. Kesinlikle alışveriş yapılmamalı.
Kemal T.
27 Eylül 2012 Perşembe
Nike t-shirt kumaşının 2 ayda rengi soldu
10.11.2011 tarihinde Ankara Armada AVM’de bulunan NIKE (Kamspor) mağazasından 409309-A475L ve 407997-A475L kodlu ve “Nike Max Cotton short” ve “DFCT version 2.0” tanımlı altı şort üstü t-shirt olan bir takım aldım. Mağaza satış temsilcisi Dri fit özelliği sayesinde spor yaparken teri dış yüzeye çıkartıp vücudun daha az terlediğini söyledi. Bende spor yaparken kullanmak üzere uygun görüp bu ürüne 69,00 TL + 44,00 TL toplamda 113,00 TL ödeyerek satın aldım.
Renk olarak da Lacivert rengi tercih ettim. Aldığım günden haftada sadece 2 gün spor yaparken kullandım ve haliyle sürekli terledim. Dolayısıyla 2 ay sonra t-shirt üzerinde kumaştan kaynaklı bir renk atması meydana gelerek rengini yavaş yavaş griye çevirdi. Lacivert olarak severek almış olduğum bu t-shirt sonraları terlemenin etkisiyle renk değiştirdi. Yıkanınca eski haline geri gelir ümidiyle kuru temizleme ve çamaşır yıkama işi yapan yine Armada AVM de bulunan DRY CENTER isimli firmaya verdim. Ancak kuru temizlemeden sonra değişen bir şey olmadı. Sonuçta alt ve üst 113,00 TL para verip aldığım bu takım perişan bir hal aldı. Ürünü CEPA AVM’de bulunan Nike (Sportinn) mağazasına götürdüm ve saklamış olduğum faturasıyla birlikte üründe renk solması meydana geldiğini ve bu sebeple fabrikaya incelemeye göndermek istediğimi söyledim. Mağaza ürünü aldı ve fabrikaya gönderdi. 25 gün sonra cevap geldi. Sağ olsunlar profesyonel inceleme ekibi Sn. Ali Dilek ve Sn. Ömer Gönen beyefendiler yüksek gayret sarf edip sorunu çözdüler : “KULLANICI HATASI” (kusur niteliği taşıyıcı bir durum olmadığı anlaşılmış!!!)
Ben hayatımda ilk defa spor giysisi kullanıyorum ya bilememişim nasıl kullanmam gerektiğini. Yağmurda karda giymişim ya da ne bileyim rutubete maruz kalmış olabilir. Nasıl bir tanıdır bu sorarım sizlere bir t-shirt nasıl kullanılır? Spor yaparken giyeceksiniz ve bu amaçla satılıyor terlemeniz doğal yıkama deseniz kendim bir şey olur diye yıkamadım temizlemeye verdim. Ona rağmen kullanıcı hatası demek ne demek. Akıl etseydiniz de o zaman kullanıcı el kitabı, kullanım kılavuzu falan da yazıp içine koysaydınız keşke!! Ben beklerdim ki “kusura bakmayın bizden kaynaklı bir sorun yok ancak biz sattığımız malın her zaman arkasındayız değişim yapamıyoruz ama size bir hediye çeki verelim başka bir ürün alın.” Ama ben gördüm ki NİKE sattığı malın arkasında durmuyor, duramıyor. Çünkü kendilerine güvenleri yok. Üç kuruşluk bir şeyin arkasında durmuyor. Ben daha önce adidas mağazasından eşofman aldım ve 6 yıldır sorunsuzca kullanıyorum. Slazenger mağazasından aldığım ve sporda giydiğim t-shirt aradan geçen 3 yıla rağmen hala ilk günkü gibi, ama Nike için üzülerek söylüyorum gözümde beş para etmez artık. Ankara maltepe’de bulunan ismi, adı sanı duyulmamış bir mağazadan aldığım takım elbise 6 ay sonra yıkamada çekince mağazaya gidip iade talep ettim. Size yeminle söylüyorum şartsız sualsiz iade aldılar ayrıca hediye bile verdiler. Gel gör ki NİKE gibi dünyanın en ünlü spor giyim mağazası ne yazık ki Müşteri memnuniyetini ilke edinememiş. Ben yapılan bu ayıplı işlemi ABD firmasına da İngilizce olarak gönderdim. Türkiye’deki temsilciliği müşterisini nasıl mağdur bırakıyor görsünler.
Yapılan bu ayıptan ötürü ben mağdur oldum. Bundan sonra ne kendim ne de çevremdeki insanları kesinlikle Nike mağazalarından alış veriş yapmamalarını ve Nike ürünleri kullanmamaları konusunda şiddetle uyaracağım. Sattığı malın sonuna kadar arkasında duramayan bir firma ile bundan sonra kesinlikle işim olmaz. Tüketici hakları hakem heyetine de konuyla ilgili şikâyetimi yazdım.
Mehmet K.
Renk olarak da Lacivert rengi tercih ettim. Aldığım günden haftada sadece 2 gün spor yaparken kullandım ve haliyle sürekli terledim. Dolayısıyla 2 ay sonra t-shirt üzerinde kumaştan kaynaklı bir renk atması meydana gelerek rengini yavaş yavaş griye çevirdi. Lacivert olarak severek almış olduğum bu t-shirt sonraları terlemenin etkisiyle renk değiştirdi. Yıkanınca eski haline geri gelir ümidiyle kuru temizleme ve çamaşır yıkama işi yapan yine Armada AVM de bulunan DRY CENTER isimli firmaya verdim. Ancak kuru temizlemeden sonra değişen bir şey olmadı. Sonuçta alt ve üst 113,00 TL para verip aldığım bu takım perişan bir hal aldı. Ürünü CEPA AVM’de bulunan Nike (Sportinn) mağazasına götürdüm ve saklamış olduğum faturasıyla birlikte üründe renk solması meydana geldiğini ve bu sebeple fabrikaya incelemeye göndermek istediğimi söyledim. Mağaza ürünü aldı ve fabrikaya gönderdi. 25 gün sonra cevap geldi. Sağ olsunlar profesyonel inceleme ekibi Sn. Ali Dilek ve Sn. Ömer Gönen beyefendiler yüksek gayret sarf edip sorunu çözdüler : “KULLANICI HATASI” (kusur niteliği taşıyıcı bir durum olmadığı anlaşılmış!!!)
Ben hayatımda ilk defa spor giysisi kullanıyorum ya bilememişim nasıl kullanmam gerektiğini. Yağmurda karda giymişim ya da ne bileyim rutubete maruz kalmış olabilir. Nasıl bir tanıdır bu sorarım sizlere bir t-shirt nasıl kullanılır? Spor yaparken giyeceksiniz ve bu amaçla satılıyor terlemeniz doğal yıkama deseniz kendim bir şey olur diye yıkamadım temizlemeye verdim. Ona rağmen kullanıcı hatası demek ne demek. Akıl etseydiniz de o zaman kullanıcı el kitabı, kullanım kılavuzu falan da yazıp içine koysaydınız keşke!! Ben beklerdim ki “kusura bakmayın bizden kaynaklı bir sorun yok ancak biz sattığımız malın her zaman arkasındayız değişim yapamıyoruz ama size bir hediye çeki verelim başka bir ürün alın.” Ama ben gördüm ki NİKE sattığı malın arkasında durmuyor, duramıyor. Çünkü kendilerine güvenleri yok. Üç kuruşluk bir şeyin arkasında durmuyor. Ben daha önce adidas mağazasından eşofman aldım ve 6 yıldır sorunsuzca kullanıyorum. Slazenger mağazasından aldığım ve sporda giydiğim t-shirt aradan geçen 3 yıla rağmen hala ilk günkü gibi, ama Nike için üzülerek söylüyorum gözümde beş para etmez artık. Ankara maltepe’de bulunan ismi, adı sanı duyulmamış bir mağazadan aldığım takım elbise 6 ay sonra yıkamada çekince mağazaya gidip iade talep ettim. Size yeminle söylüyorum şartsız sualsiz iade aldılar ayrıca hediye bile verdiler. Gel gör ki NİKE gibi dünyanın en ünlü spor giyim mağazası ne yazık ki Müşteri memnuniyetini ilke edinememiş. Ben yapılan bu ayıplı işlemi ABD firmasına da İngilizce olarak gönderdim. Türkiye’deki temsilciliği müşterisini nasıl mağdur bırakıyor görsünler.
Yapılan bu ayıptan ötürü ben mağdur oldum. Bundan sonra ne kendim ne de çevremdeki insanları kesinlikle Nike mağazalarından alış veriş yapmamalarını ve Nike ürünleri kullanmamaları konusunda şiddetle uyaracağım. Sattığı malın sonuna kadar arkasında duramayan bir firma ile bundan sonra kesinlikle işim olmaz. Tüketici hakları hakem heyetine de konuyla ilgili şikâyetimi yazdım.
Mehmet K.
25 Eylül 2012 Salı
Neşet Ertaş'ı kaybettik
Ah yalan dünyada, yalan dünyada, yalandan yüzüme gülen dünyada... Bu unutulmaz sözlerin sahibi, Türk halk müziği bestecisi, söz yazarı ve yorumcusu Neşet Ertaş, bu sabah 74 yaşında vefat etti. 15 gündür kanser tedavisi gören Ertaş, yarın Kırşehir'de Bağbaşı Mezarlığı’ndaki babası Muharrem Ertaş’ın yanına defnedilecek.
İzmir’de özel bir hastanenin onkoloji servisinde 15 gündür kanser tedavisi gören Türk halk müziğinin usta sesi Neşet Ertaş, sabah saat 08:45 sularında hayatını kaybetti. Sanatçı dün ise “primer hastalığı” yoğun bakım servisine kaldırılan Ertaş, bugün hayatını kaybetti. Neşet Ertaş’ın cenazesinin yarın doğduğu Kırşehir’e getirilecek ve Cacabey Camii’nde kılınacak namazın ardından Bağbaşı Mezarlığı’ndaki babası Muharrem Ertaş’ın yanına defnedilecek.
Ünlü bozlakçı Neşet Ertaş’ın adının Kırşehir’deki caddelerde, okullarda ve babası Muharrem Ertaş’la birlikte bir de anıtı bulunuyor.
İzmir’de özel bir hastanenin onkoloji servisinde 15 gündür kanser tedavisi gören Türk halk müziğinin usta sesi Neşet Ertaş, sabah saat 08:45 sularında hayatını kaybetti. Sanatçı dün ise “primer hastalığı” yoğun bakım servisine kaldırılan Ertaş, bugün hayatını kaybetti. Neşet Ertaş’ın cenazesinin yarın doğduğu Kırşehir’e getirilecek ve Cacabey Camii’nde kılınacak namazın ardından Bağbaşı Mezarlığı’ndaki babası Muharrem Ertaş’ın yanına defnedilecek.
Ünlü bozlakçı Neşet Ertaş’ın adının Kırşehir’deki caddelerde, okullarda ve babası Muharrem Ertaş’la birlikte bir de anıtı bulunuyor.
TRT Haber’e çirkin saldırı
Şehit askerler için düzenlenen tören üzerinden TRT’ye çirkin bir saldırı düzenlendi. Montajlanmış bir fotoğraf TRT’nin haberiymiş gibi sosyal medyada yayıldı ve tepki topladı. Ancak gerçek farklıydı.
Afyonkarahisar'daki patlamada şehit olan askerler için Gülhane Askeri Tıp Akademisi'nde (GATA) tören düzenlendi. Türk bayrağına sarılı şehit cenazeleri törenin ardından ambulanslarla ve askeri cenaze araçlarıyla GATA'dan çıkarıldı ve Etimesgut Askeri Havalimanı'ndan memleketlerine gönderildi. Konvoyun havalimanı nizamiyesine girişinde, polis memurları saygı duruşunda bulundu. Bu anlar gazeteciler tarafından görüntülendi ve tüm medyada paylaşıldı.
Ancak o görüntüler üzerinden sosyal medyada TRT’ye çirkin bir saldırı düzenlendi. Konvoyun fotoğrafı montajlanarak haberin sunuş şekli farklı gösterildi.
Üzerinde oynanmış fotoğraf, son dakika gelişmesi olarak verildi ve TRT Haber’in olayı, “Şehitlerimiz memleketlerine uğurlanıyor: Şehit cenazeleri yeni açılan kavşak ve duble yollar sayesinde artık daha kısa sürede memleketlerine ulaştırılıyor” diye yayınladığı gösterildi.
Bu görüntüler kısa sürede sosyal medyada yayıldı. TRT’nin şehit haberini bu şekilde verdiğini düşünenler olaya tepki gösterdi. Ancak gerçek farklıydı. Hürriyet'e konuşan TRT yetkilileri “Bugün Başbakan ve Cumhurbaşkanı’nın açıklamaları dışında son dakika haberi vermedik. O fotoğraf montajlanarak yapılmış çirkin bir saldırı” dedi.
TRT Haber açıklama yaptı:
"Sosyal Medya'da en hassas konumuz olan şehitlerimiz vesile edilerek TRT Haber'e yönelik iğrenç bir sahtekarlık kampanyası yürütülmektedir. Şehitlerimizin ruhlarıni incitecek bu alçak kampanyayı başlatan ve ona alet olan maşalarla yargı önünde hesaplaşmak boynumuzun borcudur. Kamuoyumuza saygıyla duyurulur."
Afyonkarahisar'daki patlamada şehit olan askerler için Gülhane Askeri Tıp Akademisi'nde (GATA) tören düzenlendi. Türk bayrağına sarılı şehit cenazeleri törenin ardından ambulanslarla ve askeri cenaze araçlarıyla GATA'dan çıkarıldı ve Etimesgut Askeri Havalimanı'ndan memleketlerine gönderildi. Konvoyun havalimanı nizamiyesine girişinde, polis memurları saygı duruşunda bulundu. Bu anlar gazeteciler tarafından görüntülendi ve tüm medyada paylaşıldı.
Ancak o görüntüler üzerinden sosyal medyada TRT’ye çirkin bir saldırı düzenlendi. Konvoyun fotoğrafı montajlanarak haberin sunuş şekli farklı gösterildi.
Üzerinde oynanmış fotoğraf, son dakika gelişmesi olarak verildi ve TRT Haber’in olayı, “Şehitlerimiz memleketlerine uğurlanıyor: Şehit cenazeleri yeni açılan kavşak ve duble yollar sayesinde artık daha kısa sürede memleketlerine ulaştırılıyor” diye yayınladığı gösterildi.
Bu görüntüler kısa sürede sosyal medyada yayıldı. TRT’nin şehit haberini bu şekilde verdiğini düşünenler olaya tepki gösterdi. Ancak gerçek farklıydı. Hürriyet'e konuşan TRT yetkilileri “Bugün Başbakan ve Cumhurbaşkanı’nın açıklamaları dışında son dakika haberi vermedik. O fotoğraf montajlanarak yapılmış çirkin bir saldırı” dedi.
TRT Haber açıklama yaptı:
"Sosyal Medya'da en hassas konumuz olan şehitlerimiz vesile edilerek TRT Haber'e yönelik iğrenç bir sahtekarlık kampanyası yürütülmektedir. Şehitlerimizin ruhlarıni incitecek bu alçak kampanyayı başlatan ve ona alet olan maşalarla yargı önünde hesaplaşmak boynumuzun borcudur. Kamuoyumuza saygıyla duyurulur."
Türk Hava Yolları ile Shop&Miles şikayeti
Merhaba,
Garanti Bankasından almış olduğum Shop&Miles kartından harcama yapmak suretiyle mil puanlar kazandım. Fakat bunu Türk Hava Yolları ile uçuşlarında kullanamadım. Çünkü ne zaman bilet almak için aradıysam hep beni pahalı bilete yönlendiriyorlar ve kendi istedikleri tarihe göre ayarlayıp bu zamanlarda ancak milleri kullanabilirsiniz diyerek zoraki bir yönlendirme yapıyorlar. Yani THY ve Garanti Bankası beraberce benim kullanmamam için veya hem Türk Hava Yolları'ndaki pahalı bileti satarak beni zarara uğratmaya çalışıyorlar. Bunlardan dolayı şikayetçiyim ve gerğinin yapılmasını rica ediyorum.
Reşit Ergin
Garanti Bankasından almış olduğum Shop&Miles kartından harcama yapmak suretiyle mil puanlar kazandım. Fakat bunu Türk Hava Yolları ile uçuşlarında kullanamadım. Çünkü ne zaman bilet almak için aradıysam hep beni pahalı bilete yönlendiriyorlar ve kendi istedikleri tarihe göre ayarlayıp bu zamanlarda ancak milleri kullanabilirsiniz diyerek zoraki bir yönlendirme yapıyorlar. Yani THY ve Garanti Bankası beraberce benim kullanmamam için veya hem Türk Hava Yolları'ndaki pahalı bileti satarak beni zarara uğratmaya çalışıyorlar. Bunlardan dolayı şikayetçiyim ve gerğinin yapılmasını rica ediyorum.
Reşit Ergin
23 Eylül 2012 Pazar
'Doktor dede' mesleğinin zirvesinde
Hüseyin Bağcı, namı kulaktan kulağa yayılan bir hekim. Uzmanlık alanı fizik tedavi ve romatoloji. Askerî hastaneden 1980 yılında emekli olmuş ama meslekten olamamış. 80 yaşındaki Bağcı, hastalarının yoğun isteği sebebiyle çalışmaya devam ediyor.
Metro inşaatı yüzünden Üsküdar sahilinde trafik de, insanların zihinleri de pek bir karışık. İşte bu karmaşık meydanda Aziz Mahmut Hüdayi Hazretleri'nin kabrine giden sokakların birinde, soldan ikinci eski binada bulunuyor 31 yıllık muayenehanesi. Giriş kattaki dairenin eski kapısı açılınca zaman tüneline giriyor gibi oluyorsunuz. Kapıyı ak sakallı bir dede açıyor. Çoğu kimse gibi "Doktor bey burada değil mi?" diye sormak geliyor içinizden. Ama biliyorsunuz ki 'doktor bey' 80 yaşında bir delikanlı. Selam verirken, tokalaşmak mı gerekir yoksa elini öpmek mi diye tereddütte kalıyor foto muhabirimiz. Çıkarken tokalaşmak için uzanan o pamuk elleri zorla da olsa öpüyor zaten. Koridorda 70'lerden kalma kanepeler, duvarın birinde yine o yılların modası manzara resimli bir duvar kâğıdı. Sehpanın üzerinde deste deste 30 yıl öncesinin Hayat mecmuaları.
Uzman Doktor Hüseyin Bağcı'nın 1980'den beri aynı binada olan muayenehanesindeyiz. GATA'dan emekli. Askerî hekim yani. 3 cumhurbaşkanı, çok sayıda başbakan tedavi etmiş. 1959'da uzmanlığını aldığından beri bilfiil çalışıyor. Bağcı, "Devre arkadaşlarım arasında başka çalışan yok. Birkaç kez bırakmayı denedim ama hastalarım müsaade etmiyor." diyor. Oldukça dinç. Zaten kalp doktoru da muayenehanesini görmeye geldiğinde; "Hocam siz çalışmayı bırakmayın. Çalışmak size iyi geliyor." demiş.
"Kızım da emekli olsun, muayenehanede beraber çalışacağız"
Eskisi kadar yoğun çalışmıyor, mesaisini azaltmış. Sabah saat 7'de açıyor, öğlen 12'de kapatıyor. Kadıköy'deki evinden Üsküdar'daki muayenehanesine otobüsle gidip geliyor. Bu sırada odaları dolaşıyoruz. İki ayrı tedavi odası var, birinde erkek hastalar, diğerinde kadın hastalar tedavi ediliyor. Her şey en az 30 yıllık ve her yer darmadağınık. Cihazları dikkatle incelediğimizi görünce, Amerikan ekolünü benimsediğini söylüyor. "Literatürü takip ediyor musunuz? Tıp sürekli yenileniyor, değişiyor..." deyince cevabı şöyle oluyor: "Tabiî ki okuyorum. Nerede ne gelişme oldu haberdarım hepsinden." Sonra öğreniyoruz ki doktor dedenin kızı da Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde aynı branşta hocaymış, damadı da. Kızının emekli olmasını bekliyormuş. Muayenehanede beraber çalışacaklarmış. "Doktor dede" bir tek Ramazanları çalışmıyor. Hem sağlığı için hem de zaten Ramazanlarını çoğunlukla Kâbe'de geçiriyor olmasından dolayı. Askerî hekimlik yaptığı dönemlerde de dinî vecibelerini yerine getirirmiş. Devre arkadaşları içinde çalışan bir tek o varmış. Onlarla da Fenerbahçe Orduevi'nde sık sık bir araya gelirmiş. Bağcı'ya göre hekimlikte emeklilik olmaz.
Doktor dede, 80 yaşında hâlâ hasta tedavi ediyor olmasını düzenli yaşantısına bağlıyor. Talebelik yıllarından beri çalışma saatlerine, uyku düzenine ve yemeklerine dikkat edermiş. Onun güven veren nurlu yüzünü, diplomalarını görüp, keyifli sohbetini dinleyende ne bel ne de boyun ağrısı kalır. Doktor dede, yürekten bir 'maşallah'ı hak ediyor.
Askerî hastanelerdeki doktor albaylar benim talebelerimin talebesi
Uzman Doktor Hüseyin Bağcı, askerî hastaneden baş hekim olarak emekli olmuş. Bağcı diyor ki: "Şu anda askerî hastanelerdeki doktor albaylar benim talebelerimin talebeleri. Talebelerim de benim gibi emekli oldular. Tarifsiz bir şey bu benim için."
Kaynak: Zaman
Varan Turizm ve Ulusoy otobüsleri seyahat hizmeti şikayeti
6 Eylül 2012 günü Fethiye'den Ankara'ya yola çıkmadan önce otogarda ücretsiz dağıtılan Hürriyet gazetelerini görünce memnun oldum. Ama içerideki haberlerde şirketinizle ilgili büyüme !!! haberi olduğunu görünce neden ücretsiz verildiğini anlamak zor olmadı. Özellikle aşağıdaki olaylardan sonra basındaki haberleriniz ile hiç mi hiç örtüşmedi... Ve yılların tecrübesine hiç mi hiç yakışmadı...
Büyüme ve kalite beyanlarınız doğrultusunda umarım aşağıda aktaracağım şikayet konularını şirketinizi büyütme ve kalite geliştirme gayretleriniz kapsamında dikkate alırsınız.
6 Eylül 2012 perşembe 23:00'de Fethiye otogardan kalkan ve Ankara'ya giden seferinizin (Varan bilet no: 391236 / sefer no: 3294 FetANK2030 / referans no: 7099342) şoförü kafasına göre mola verdi. İlk mola kervan geçmez kuş uçmaz benzin istasyonunda akaryakıt alımı sırasında verildi. Muavin mola sırasında (benzin alınan) bu molanın ilk mola olduğunu, ikinci molanın ise Afyon'da verileceğini söyledi (bu mola yaklaşık 5-6 dk idi). Daha sonra yine Afyon'a varmadan önce nerede olduğunu bilmediğimiz alakasız bir tesiste bant kayıt duyurusu ile 30 dk mola verildiği duyurusu yapıldı. Yolculardan iki hanım tesiste çorba sipariş ettiler ki bir kaşık bile içemeden muavin geldi molanın bittiğini, yanlış mola duyurusu olduğunu söyledi. Aynı şekilde WC girişlerinde de içeride yolcu kalmasın diye seslendiler. Üçüncü mola da Afyon'da verildi.
7eylul 2012 cuma gunu ank.da sogutozunde 21.30 da bindigim Fethiyeye giden firmaniza ait otobuste ise (Ulusoy bilet no: 039319 / referans no: 39319 / Reference nr 26898838);
- soforlerinizin seyir halindeyken carcar sohbet amacli cep telefonlari ile konusmalari,
- ben ve birkac yolcunun uyarilarina ragmen gorusmelerine devam etmeleri,
- uyari konusunda kararli oldugum icin beni de kaba ve saygisiz dille terslemeleridir. (şoföre ilk molada bu koşullarda yolculuğa devam etmek istemediğimi, Ankara'dan gelen (aynı tarihte 23:00'de Söğütözü'nden kalkan ve Fethiye'ye giden) diğer araca transfer olmak istediğimi söylediğimde "önce sen tependeki okuma ışığını söndür, gözümü alıyor. Ben kimseyi aramam. Bu telefonlar kısayol aramalı telefon birbirimizi ararız karışamazsınız, sen tependeki okuma ışığını söndürmezsen ben de telefonu kapatmam" dedi !!!! Olabilir diyerek ??? okuma ışığını söndürdüm ve bir daha yakmadım, kitabımı okuyamadım, stresten zaten uyuyamadım, uyuyamadık. Acaba otobüs üreticisi firmalar yolcuların okuma ışığını tasarlarken sürücünün gözünü alacağını hesaba katmıyorlar mı????? !!!! Telefonla sohbet ederken (maç skorlarını alıp resmen sohbet ediyordu) koca otobüsün direksiyonunu sağ elinin serçe parmağıyla kullanıyordu. Doğrusu bu kadar yetenekli kaptan bulduğunuz için tebrikler !!!! Aynı şoför "Gömü" kasabasından geçerken de kırmızı ışık ihlali yaptı.
- Afyon molasından sonra kaptanlığı devralan ikinci şoför ise bir önceki şoförden olaylarla ilgili gerekli !!! bilgiyi aldıktan sonra inadına yapar gibi daha direksiyona oturur oturmaz cep telefonuna sarıldı. "Ovvvv, uyyyy, hahaha" gibi nidalarla hoş sohbetlerini uzuuuuun uzun yaptı. Yuvarlak ortası delik, kartondan mıdır bilemiyorum, üzerinde çizelgelerin yer aldığı cd görünümündeki evraklarla seyir halindeyken (bir süre okuma gözlüğünü de arayarak) uzuuun uzuuun ilgilendi. Gözü cep telefonunda, sürüşte değil... Yine ikaz ettik ve terslendik. Aynı şoför seyir halinde agiz şapirdatarak hasir hasir meyve ve kabuklu k.yemis yemek, aracın müzik setine arapça dua cd'si koyarak dinletme, ikide bir ışıkları açıp direksiyon başındayken çekmece vs karıştırma, okuma ışıklarını söndürtme, gaz çıkartma, geğirme gibi pek çok marifetlerini ardı ardına sıraladı. Kırmızı ışık ihlalinden sonra araç seyir halindeyken aracın direksiyonunu muavine verdi yanına oturdu. Yavaş git, açıktan al, sağdan git, bla bla muavine sürücü dersine devam etti. En sonunda bir kaç yolcunun sert uyarısı sonunda yine araç seyir halindeyken muavini kaldırıp direksiyona geçti. Geçerken de homur homur söylenip muavinin ehliyeti olduğunu söyledi. Yine umursamaz tavırla muavinle birlikte seyir halindeyken şeftatilerini yediler. Meyveyi soydukları bıçak kan akıtmayan bıçakmış !!! Kafa kafaya yüksek sesle sohbetlerini yapıp kahkahalarını savurdular ve "böyle tip tip yolcular da hep bize denk geliyor" diyerek umursamadılar bile.
- Muavinlerinizin kibar !!! tavırları isi takdire şayandı !!! Yolcu ikramına başlağında kahve istedik su buz gibiydi, "ısıtıcı bozuk napalım" dedi. Servisi servis arabasını kullanmadan "ne içecen", "al suyun" gibi nazik !!! cümlelerle, bardakları başımızın üstünde tutup bir zahmet elini uzatmadan yaptı. Koridor geçişlerinde ise yolculara sürtmek, dengesini kaybedip yolculara çarpmak, üzerine düşmek gibi masum !!! halleri, klimaların çalıştırılmaması, içerideki sıcak ve pis kokulu havayı teneffüs etmek zorunda bırakılmak vb konular hakkında zaten yorum yapmayacağım.
Afyondaki molada muhtelif yolcular kendi aralarında aynı konular üzerinde şikayetlerini dile getirerek firma yetkililerinize bildireceklerini konuşuyorlardı.
Hatırladıkça sinirlerim bozuluyor. Yolcularınıza böylesine stres ve kaba muamele dolu hizmet vermeye hakkınız olmadığını bildirmek istedim. Ayrıca, başımdan geçenleri de çevremdekilerle de paylaştığımı bilmenizi isterim ki aynı sinir harbini yaşamasınlar.
Jale C.
Kreşe oyun hamuru giremeyecek
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin, devlet koruması altındaki çocukların kaldıkları kuruluşlarda çocukların uyuşturucudan korunması için 'Kokulu silgi ve oyun hamuru' kullanılmasını yasakladı. Şahin, yayınladığı genelgede çocukların uyuşturucu alışkanlığını koku ihtiva eden maddeleri koklamaları ile edindiklerini hatırlattı. Genelgeye göre koku ihtiva eden kırtasiye malzemeleri (sıvı yapıştırıcı ve uçucu maddeler içeren silgi kalem v.b araç gereçler) kullanılmayacak. Kokulu oyuncaklar alınmayacak. Etkinlikler sırasında sprey boyalar, işaretleyici kalemler kullanılamayacak. Bakımevlerinde tiner ve boya incelticiler, cila ve boya çıkartıcıcı gibi kokulu maddeler bulundurulamayacak.
Honda Civic Eco (LPG) fiyatları
Honda Türkiye, yaklaşık 1 yıl önce duyurduğu LPG’li Honda Civic Sedan’ı 14 Eylül 2012 tarihinde düzenlenen basın toplantısı ile nihayet tanıttı. Honda Civic Eco olarak isimlendirilen otomobilin LPG dönüşümü Civic Eco için özel olarak geliştirilmiş kit ile anlaşmalı Honda Yetkili Servisleri ve BRC gerçekleştiriyor. Standartlara uygun olarak gerçekleştirilen dönüşüm sonunda otomobilin 6 yıl 150.000 km garantisi de devam ediyor. LPG dönüşümü, daha önceden alınmış Honda Civic Sedan’lar için de yapılabilecek.
Civic’in LPG dönüşüm işlemi için istenen fiyat 14 Eylül 2012 tarihi itibarı ile 3000 TL. CivicEco’nun fiyatı ise dönüşüm maliyetiyle birlikte 55.240 TL’den başlıyor.
Honda Türkiye, çevreye duyarlı yaklaşımını yeni bir boyuta taşıdı. Honda’nın yeni Civic üzerinde geliştirdiği çalışmayla CivicEco versiyonu ortaya çıktı. CivicEco’nun tanıtımı 14 Eylül 2012, Cuma günü, Honda Türkiye CEO’su Hideto Yamasaki’nin katılımı ile İstanbul’da yapıldı.
Civic’te “eco”nomi devri başladı!
Kurulduğu günden bu yana en iyi otomobilleri tasarlarken çevreye duyarlılık konusuna da özen gösteren Honda, bu yaklaşımını yeni bir boyuta taşıyor. Yeni Civic üzerinde geliştirdiği alternatif akaryakıt sistemiyle hem çevreyi hem de sürücüsünün bütçesini düşünüyor.
2020 yılına kadar tüm dünyadaki üretimlerinde kullandıkları CO₂ emisyonunu %30 oranında azaltmayı hedefleyen Honda’nın yeni modeli Civic Eco, Honda Türkiye fabrikasında otogaz dönüşümüne hazır olarak üretiliyor.
Honda CivicEco, Honda Türkiye fabrikasında otogaz dönüşümüne hazır olarak üretiliyor. Bu dönüşümü güvenli bir şekilde gerçekleştiren yetkili Honda-BRC bayileri 6 yıl 150.000 km. garanti fırsatı sunuyor.
Ekonomik
Civic Eco’nun alternatif akaryakıt sistemi Otogaz (LPG), benzinli motorlara oranla daha fazla tasarruf sağlıyor. Böylece Honda Civic Eco’nun performans ve konforu, Otogaz seçeneğiyle daha ekonomik hale geliyor.
Çevreci
Gelecek nesillere daha temiz bir çevre bırakma vizyonuyla Honda, Civic Eco modelinin diğer yakıtlara oranla daha az CO₂ emisyonu ile çevreci misyonunu bir kez daha kanıtlıyor.
Güvenli
Honda Türkiye tarafından otogaz dönüşümüne uygun olarak üretilen Civic Eco’nun LPG dönüşümünü Civic Eco için özel olarak geliştirilmiş kit ile anlaşmalı Honda Yetkili Servisleri ve BRC gerçekleştiriyor. Böylece hem daha güvenli bir sürüş hem de 6 yıl 150.000 km garanti sağlıyor.
Performanslı
Civic Eco’da da 1,6 litre 125 beygir i-VTEC motor, 5 vitesli düz ve 5 vitesli otomatik şanzıman seçenekleriyle aradığınız performansı sunuyor. Civic Eco’nun motorunda ve ilgili ekipmanlarında LPG dönüşümünün güvenli ve sorunsuz bir şekilde gerçekleştirilebilmesi için yapılmış kapsamlı değişiklikler bulunuyor.
Civic’in LPG dönüşüm işlemi için istenen fiyat 14 Eylül 2012 tarihi itibarı ile 3000 TL. CivicEco’nun fiyatı ise dönüşüm maliyetiyle birlikte 55.240 TL’den başlıyor.
Honda Türkiye, çevreye duyarlı yaklaşımını yeni bir boyuta taşıdı. Honda’nın yeni Civic üzerinde geliştirdiği çalışmayla CivicEco versiyonu ortaya çıktı. CivicEco’nun tanıtımı 14 Eylül 2012, Cuma günü, Honda Türkiye CEO’su Hideto Yamasaki’nin katılımı ile İstanbul’da yapıldı.
Civic’te “eco”nomi devri başladı!
Kurulduğu günden bu yana en iyi otomobilleri tasarlarken çevreye duyarlılık konusuna da özen gösteren Honda, bu yaklaşımını yeni bir boyuta taşıyor. Yeni Civic üzerinde geliştirdiği alternatif akaryakıt sistemiyle hem çevreyi hem de sürücüsünün bütçesini düşünüyor.
2020 yılına kadar tüm dünyadaki üretimlerinde kullandıkları CO₂ emisyonunu %30 oranında azaltmayı hedefleyen Honda’nın yeni modeli Civic Eco, Honda Türkiye fabrikasında otogaz dönüşümüne hazır olarak üretiliyor.
Honda CivicEco, Honda Türkiye fabrikasında otogaz dönüşümüne hazır olarak üretiliyor. Bu dönüşümü güvenli bir şekilde gerçekleştiren yetkili Honda-BRC bayileri 6 yıl 150.000 km. garanti fırsatı sunuyor.
Ekonomik
Civic Eco’nun alternatif akaryakıt sistemi Otogaz (LPG), benzinli motorlara oranla daha fazla tasarruf sağlıyor. Böylece Honda Civic Eco’nun performans ve konforu, Otogaz seçeneğiyle daha ekonomik hale geliyor.
Çevreci
Gelecek nesillere daha temiz bir çevre bırakma vizyonuyla Honda, Civic Eco modelinin diğer yakıtlara oranla daha az CO₂ emisyonu ile çevreci misyonunu bir kez daha kanıtlıyor.
Güvenli
Honda Türkiye tarafından otogaz dönüşümüne uygun olarak üretilen Civic Eco’nun LPG dönüşümünü Civic Eco için özel olarak geliştirilmiş kit ile anlaşmalı Honda Yetkili Servisleri ve BRC gerçekleştiriyor. Böylece hem daha güvenli bir sürüş hem de 6 yıl 150.000 km garanti sağlıyor.
Performanslı
Civic Eco’da da 1,6 litre 125 beygir i-VTEC motor, 5 vitesli düz ve 5 vitesli otomatik şanzıman seçenekleriyle aradığınız performansı sunuyor. Civic Eco’nun motorunda ve ilgili ekipmanlarında LPG dönüşümünün güvenli ve sorunsuz bir şekilde gerçekleştirilebilmesi için yapılmış kapsamlı değişiklikler bulunuyor.
22 Eylül 2012 Cumartesi
Otomobil, akaryakıt ve alkolde ÖTV artışı
Maliye Bakanlığı 'gece yarısı' düzenlemesiyle vergileri artırdı. Resmi Gazete'de yayınlanan kararnameyle bazı mallarda uygulanan Özel Tüketim Vergisi oranları, maku ve asgari maktu oranları yükseltildi. Kararnamede otomotiv ve inşaat sektörünün tepkisini çeken düzenlemeler de yer aldı.
Buna göre tapu işlemleri üzerinden alınan binde 16.5'luk harç binde 20'ye çıkarıldı. Motor silindir hacmi 1.600 cc'yi geçmeyen araçlarda uygulanan yüzde 37'lik vergi yüzde 40'a yükseltildi.
Bazı akaryakıt ürünlerinden alınan özel tüketim vergisi (ÖTV) tutarları da değişti. Bugünden itibaren 95 oktan kurşunsuz benzinden litre başına alınan özel tüketim vergisi tutarı 2.1765 TL, 98 oktan kurşunsuz benzinden 2.2985 TL, motorin ve kırsal motorinden 1.5945 TL vergi alınacak. Buna göre kurşunsuz benzin, motorin ve LPG'de litre başına 30 kuruş vergi artışı yapıldı.
Alkollü içkilerin ÖTV'sinde de değişikliğe gidildi. Kolalı gazozların vergisi yüzde 25 olurken, malttan üretilen biralardan yüzde 63 vergi alınacak. Ayrıca biradan 0.62 TL, köpüklü şaraptan 23.19, alkol derecesi düşük olanlardan 25.25, yüksek olanlardan da 102.12 TL asgari maktu vergi alınacak. Öte yandan cin ve votkadan alınan asgari maktu vergi oranı da 81.3 TL oldu. Karara göre rakıda 11 lira, likörde 30 lira, cinde ve votkada ise 12 lira olmak üzere artış yapıldı.
Akaryakıt ürünlerinde ÖTV artırıldı. 95 oktan kurşunsuz benzin ve katkılı kurşunsuz benzinden litre başına alınan ÖTV tutarı 1,8765 liradan 2,1765 liraya, 98 oktan kurşunsuz benzin de 1,9985 liradan 2,2985 liraya, motorin ve kırsal motorinde de 1,2945 liradan 1,5945 liraya yükseldi.
Alkollü içeceklerden alınan ÖTV miktarları artırıldı. Şaraptan alınan ÖTV 21,58 liradan 25,25 liraya, rakıdan alınan ÖTV ise 66 liradan 77 liraya yükseltildi.
Bakanlar Kurulu, akaryakıt ürünleri ve alkolden alınan özel tüketim vergisi oranları ve tutarlarında artışa gitti. Bakanlar Kurulu, tapu işlemleri üzerinden binde 16.5 nispetinde alınan tapu harçlarını binde 20 olarak yeniden belirledi.
TAPU İŞLEMLERİ DE ARTTI
Bakanlar Kurulu, akaryakıt ve alkolden alınan özel tüketim vergisi oranları ve tutarlarında artışa gitti. Bakanlar Kurulu, tapu işlemleri üzerinden binde 16.5 nispetinde alanın tapu harçlarını binde 20 olarak yeniden belirledi.
Bazı Mallarda Uygulanan Özel Tüketim Vergisi Oran ve Tutarları ile Tapu Harçları Oranlarının Belirlenmesi Hakkında Karar Resmi Gazete'de yayımlandı. Karar, Maliye Bakanlığı'nın 20 Eylül 2012 tarihli yazısı üzerine, Bakanlar Kurulu tarafından 20 Eylül 2012 tarihinde kararlaştırıldı.
20 Eylül 2012 Perşembe
LPG'de İki Büyük Markanın Lisansı İptal Edilecek
LPG (likit petrol gazı) sektörüne yönelik ilk 'teknik kriterlere uygun ikmal' denetimi Temmuz 2012'de başlatıldı. EPDK denetim elemanları tarafından yapılan kontrollerde alınan numunelerin analizi ODTÜ'de yapıldı. İlk sonuçlara göre aralarında iki büyük markanın da yer aldığı bazı şirketlerin ürünlerinde teknik kriterlere aykırılık tespit edildi.
LPG mevzuatı gereği standart dışı ürün tespiti yapılan şirketlere önce para cezası kesilecek, sonra lisansları iptal edilecek. Lisans iptalleri, standartlara aykırı ürün tespiti yapılan depo veya dolum tesisini kapsayacak. Sektör kaynakları, LPG analiz sonuçlarının tamamının Aralık 2012'ye kadar sonuçlanacağı bilgisini verdi.
19 Eylül 2012 Çarşamba
Ağrı kesiciler baş ağrısına neden olabiliyor
Bilim adamları, sık kullanılan ağrı kesicilerin baş ağrısına neden olabileceğini belirledi. İngiltere Ulusal Sağlık ve Klinik Mükemmellik Enstitüsü'nden yapılan ve BBC 'nin internet sitesinde yayımlanan açıklamada, fazla ağrı kesici kullanmanın baş ağrısını artırabileceği uyarısında bulundu.
Uzmanlar, "baş ağrısı için ağrı kesici kullanmanın kısır döngüye neden olabileceğini" belirterek, şiddetli ağrılar ve migren için kullanılan ağrı kesicilerin etkili olduğunu ancak bu ilaçların fazla kullanımının baş ağrısına yol açabildiğini vurguladı.
1 milyondan fazla İngiliz'in fazla ağrı kesici kullanmaları nedeniyle baş ağrısı çekiyor olabileceğini belirten uzmanlar, ağrı kesici ve benzeri ilaçların bir ay içinde 15 günden fazla kullanılmaması tavsiyesinde bulundu.
Uzmanlar, "baş ağrısı için ağrı kesici kullanmanın kısır döngüye neden olabileceğini" belirterek, şiddetli ağrılar ve migren için kullanılan ağrı kesicilerin etkili olduğunu ancak bu ilaçların fazla kullanımının baş ağrısına yol açabildiğini vurguladı.
1 milyondan fazla İngiliz'in fazla ağrı kesici kullanmaları nedeniyle baş ağrısı çekiyor olabileceğini belirten uzmanlar, ağrı kesici ve benzeri ilaçların bir ay içinde 15 günden fazla kullanılmaması tavsiyesinde bulundu.
Sosyal Medyada Yalanı Yayanlar Yandı!
İnternet kullanıcılarının yegane haber alma aracı haline dönüşen sosyal medya ağları, çoğu zaman doğru olmayan bilgilerin gerçekmiş gibi algılanmasına neden oluyor. Olaylar üzerinden fikir paylaşımı yapan bilinçsiz Facebook ve Twitter kullanıcıları yüzünden birçok kişi veya kurum 'uydurma' gündemlerin kurbanı oluyor.
Hastanede tedavi görmekte oldukları sırada 'Münir Özkul öldü' ya da 'Erol Günaydın hayatını kaybetti' şeklinde uydurma mesajlar yazanlar kısa bir süreliğine de olsa toplumda kafa karışıklığına yol açıyor. Yine sosyal medyada geçtiğimiz günlerde hükümete çamur atmak için Türkiye'nin en stratejik kurumlarından ASELSAN'ın İsrail'e satıldığı yönündeki asılsız iddiayı ortaya atanların da kim oldukları henüz bulunamadı.
Gaziantep'teki bombalı terör saldırısı sonrası ikinci bir patlamanın daha olduğu söylentisi de yine 'sosyal medyadaki uydurma haberler' arasına girdi. Sözkonusu uydurma haber Twitter kanalıyla yayıldığında şehirde büyük panik yaşanmıştı.
Sosyal medyanın sorumsuz kullanıcılarının imza attığı bir çirkin iddia ise geçtiğimiz günlerde yaşandı. Şanlıurfa'da boncuk yuttuğu için hayatını kaybeden Dilan bebeğin 'taciz sonrası öldüğü' iddiaları ortaya atıldı. Dilan bebeğin boğazına kaçan bir cisim nedeniyle öldüğü açıklanınca, Twitter'da dolaşan bilgilerin yine 'uydurma' olduğu anlaşıldı.
TRT HABER'e de İftira Kampanyası Yürütülmüştü
'Şehitler duble yoldan ulaştırıldı' şeklindeki uydurma kuşakla, TRT Haber'e karşı yürütülen karalama kampanyası ise tam bir faciaydı. TRT Haber'de hiç bir şekilde böyle bir kuşak kullanılmamıştı. Yapılan tamamen fotomontajlı bir fotoğrafın internete servis edilmesiyle yürütülen bir iftira kampanyasıydı.
Evladını kaybeden Milletvekili Sırrı Sakık'a yönelik çirkin yakıştırmalar işi iyice çığrından çıkardı.
Peki bu sorumsuzluk nereye kadar devam edecek? Bu soruyu internet ve bilişim güvenliği uzmanlarına ve hukukçulara sorduk. Ortak görüş, bilinçli kullanım konusunda eğitim verilmesi ve hukuki alt yapının bir an önce oluşturulması...
İsviçre Federal Teknoloji Enstitüsü'nde çalışan bir grup bilimadamı tarafından kriminal araştırmalara yardımcı olmasının yanında bir ağ içerisinde dolaşan dijital bilgi ve salgın türü kaynakları tanımlayabilen bir algoritma geliştirildi. Araştırmacı Pedro Pinto, The Physcal Review Letters isimli dergide yayımlanan araştırmayla ilgili bilgiler verdi. Geliştirilen algoritmayı kullanarak internette bir ağ içindeki sınırlı sayıda üyeleri dinleyip her türlü kaynağa ve belgeye ulaşılabildiğini belirtti. Pinto, şunları söyledi: 'Facebook'ta senin hakkında bir dedikodu yüzlerce kişiye, hatta ailene kadar ulaştı. Dedikoduyu başlatan kişiye mesajı alan arkadaşlarından 15-20 tanesinin mesajına bakarak ve işin içine zaman faktörünü de ekleyerek algoritma bilginin peşine düşüyor ve kaynağı buluyor.' Pinto'nun dikkat çektiği algoritmanın Twitter'daki uydurma haberler için ilk kaynağa ulaşmada da kullanılabileceği belirtiliyor.
Söylentiyi İlk Yayan Bulunmalı
Bilişim Hukuku Uzmanı Avukat Gökhan Ahi: Sosyal medya binlerce kişiye anlık tepki verebilen bir yapıya sahip olduğu için manipülatif kullanıma açık. Birçok sosyal medya kullanıcısı bir içeriği paylaşırken neye hizmet ettiğini bilmiyor. Bilinçlendirilmiş bir sosyal medya kullanıcısı paylaşacağı içeriğin doğruluğunu kontrol edecektir. Diğer yandan linç kampanyasına karşı yasal düzenlemeler yapmak çözüm olmaz. Ancak kişilerin onuru zedelenirse hakaret suçundan soruşturma açılabilir.
IP Adresiyle Tespit Mümkün
Adli Bilişim Hizmetleri Uzmanı Mustafa Sansar: "İnternette yalan haber yayan ve bu durumu internet lincine dönüştürenler IP adresi üzerinden tespit edilebilir. Ancak iletiyi kimin gönderdiğini yüzde yüz tespit etmek mümkün değil. Twitter üzerinden yapılan paylaşımlarda ilk twiti atan kullanıcıya ulaştıktan sonra çeşitli yöntemler uygulanarak IP tespiti mümkün. İnternet suçlarının, mahiyetine göre cezaları mevcut. Tüm bunlara karşın internet yeteri kadar denetlenmiyor." dedi.
Ankara Barosu Bilişim Kurulu Başkanı Avukat Nihat Karslı da, "Sosyal medyada linç operasyonları yaşandığında yasal mevzuat gereği siteye uyarı çekilerek içeriğin kaldırılması isteniyor. Ancak yasal düzenlemeler yapılsa da bu sorunun çözüleceğine inanmıyorum. İnterneti anlamayan insanların sürekli yasa çıkarıp interneti kontrol etmeye çalışması da tam tersi sonuçlara neden olabilir. İnternetin kendi mecrasında şekillenmesi daha iyi. Kullanıcılar kuralları kendileri koymalı. diye konuştu.
İnternetin Teksas'tan farkı yok
Bilişim Yazarı Musa Savaş ise, "İnternet ortamındaki sosyal medyanın Teksas'tan farkı yok. Amerika günümüze gelebilmek için nasıl badirelerden geçtiyse sosyal medyadaki Teksas sendromundan kurtulmamız için badireler atlatmamız gerekiyor sanırım. Yasal çerçeve oturduktan sonra rayına girecektir. İnsanlık karşılaştığı yeni olguyla ilgili gelişmeleri süreç içinde kurala oturttu. Kural şu an için yok. Herkes vurduğuyla kalıyor ama böyle gitmesi doğru değil." şeklinde konuştu.
Tüm İnternet Derneği Başkanı Füsun Nebil ise, "Sosyal linç konusu bugünün meselesi değil. İnternetten önce de hayatımızda vardı. 30 yıl önce 'Sakallı bebek doğdu, dünyanın sonu geldi' haberleriyle uyanıyorduk. Sakallı bebek söylentisini kimin çıkardığı bulunamamıştı. Ancak internette her şeyi bulmak mümkün. İnsanlar bilmediği bir konuyu konuşurken dikkatli olmalı. Hiçbir şeyin gizli olmadığı unutulmamalı. İnternet üzerinde hiçbir şeyi kaybedemezseniz, takip eder ve edilirsiniz." dedi.
İlk 'Twit'i atan yanacak
İnternet Stratejisti Atıf Ünaldı, "Linç kampanyalarını önlemek için İsviçre'de geliştirilen algoritma önem taşıyor. Bu yazılımla, nefret söylemlerini ilk kimin yaydığı ortaya çıkıyor. Yine aynı yazılım bizlere kampanyanın iyi niyetli mi yoksa kötü niyetli mi olduğunu analiz edebiliyor. Çamur atma, yalan haber üretme eylemlerinin arkasında genelde bir veya birkaç kişi olur. Yalan haberlerin ilk kimden geldiği yazılımla belirlenebilir. Böylelikle uydurma bilgilerin dalga dalga yayılması önlenebilir." diye konuştu.
Kaynak: TRT Haber
Hastanede tedavi görmekte oldukları sırada 'Münir Özkul öldü' ya da 'Erol Günaydın hayatını kaybetti' şeklinde uydurma mesajlar yazanlar kısa bir süreliğine de olsa toplumda kafa karışıklığına yol açıyor. Yine sosyal medyada geçtiğimiz günlerde hükümete çamur atmak için Türkiye'nin en stratejik kurumlarından ASELSAN'ın İsrail'e satıldığı yönündeki asılsız iddiayı ortaya atanların da kim oldukları henüz bulunamadı.
Gaziantep'teki bombalı terör saldırısı sonrası ikinci bir patlamanın daha olduğu söylentisi de yine 'sosyal medyadaki uydurma haberler' arasına girdi. Sözkonusu uydurma haber Twitter kanalıyla yayıldığında şehirde büyük panik yaşanmıştı.
Sosyal medyanın sorumsuz kullanıcılarının imza attığı bir çirkin iddia ise geçtiğimiz günlerde yaşandı. Şanlıurfa'da boncuk yuttuğu için hayatını kaybeden Dilan bebeğin 'taciz sonrası öldüğü' iddiaları ortaya atıldı. Dilan bebeğin boğazına kaçan bir cisim nedeniyle öldüğü açıklanınca, Twitter'da dolaşan bilgilerin yine 'uydurma' olduğu anlaşıldı.
TRT HABER'e de İftira Kampanyası Yürütülmüştü
'Şehitler duble yoldan ulaştırıldı' şeklindeki uydurma kuşakla, TRT Haber'e karşı yürütülen karalama kampanyası ise tam bir faciaydı. TRT Haber'de hiç bir şekilde böyle bir kuşak kullanılmamıştı. Yapılan tamamen fotomontajlı bir fotoğrafın internete servis edilmesiyle yürütülen bir iftira kampanyasıydı.
Evladını kaybeden Milletvekili Sırrı Sakık'a yönelik çirkin yakıştırmalar işi iyice çığrından çıkardı.
Peki bu sorumsuzluk nereye kadar devam edecek? Bu soruyu internet ve bilişim güvenliği uzmanlarına ve hukukçulara sorduk. Ortak görüş, bilinçli kullanım konusunda eğitim verilmesi ve hukuki alt yapının bir an önce oluşturulması...
İsviçre Federal Teknoloji Enstitüsü'nde çalışan bir grup bilimadamı tarafından kriminal araştırmalara yardımcı olmasının yanında bir ağ içerisinde dolaşan dijital bilgi ve salgın türü kaynakları tanımlayabilen bir algoritma geliştirildi. Araştırmacı Pedro Pinto, The Physcal Review Letters isimli dergide yayımlanan araştırmayla ilgili bilgiler verdi. Geliştirilen algoritmayı kullanarak internette bir ağ içindeki sınırlı sayıda üyeleri dinleyip her türlü kaynağa ve belgeye ulaşılabildiğini belirtti. Pinto, şunları söyledi: 'Facebook'ta senin hakkında bir dedikodu yüzlerce kişiye, hatta ailene kadar ulaştı. Dedikoduyu başlatan kişiye mesajı alan arkadaşlarından 15-20 tanesinin mesajına bakarak ve işin içine zaman faktörünü de ekleyerek algoritma bilginin peşine düşüyor ve kaynağı buluyor.' Pinto'nun dikkat çektiği algoritmanın Twitter'daki uydurma haberler için ilk kaynağa ulaşmada da kullanılabileceği belirtiliyor.
Söylentiyi İlk Yayan Bulunmalı
Bilişim Hukuku Uzmanı Avukat Gökhan Ahi: Sosyal medya binlerce kişiye anlık tepki verebilen bir yapıya sahip olduğu için manipülatif kullanıma açık. Birçok sosyal medya kullanıcısı bir içeriği paylaşırken neye hizmet ettiğini bilmiyor. Bilinçlendirilmiş bir sosyal medya kullanıcısı paylaşacağı içeriğin doğruluğunu kontrol edecektir. Diğer yandan linç kampanyasına karşı yasal düzenlemeler yapmak çözüm olmaz. Ancak kişilerin onuru zedelenirse hakaret suçundan soruşturma açılabilir.
IP Adresiyle Tespit Mümkün
Adli Bilişim Hizmetleri Uzmanı Mustafa Sansar: "İnternette yalan haber yayan ve bu durumu internet lincine dönüştürenler IP adresi üzerinden tespit edilebilir. Ancak iletiyi kimin gönderdiğini yüzde yüz tespit etmek mümkün değil. Twitter üzerinden yapılan paylaşımlarda ilk twiti atan kullanıcıya ulaştıktan sonra çeşitli yöntemler uygulanarak IP tespiti mümkün. İnternet suçlarının, mahiyetine göre cezaları mevcut. Tüm bunlara karşın internet yeteri kadar denetlenmiyor." dedi.
Ankara Barosu Bilişim Kurulu Başkanı Avukat Nihat Karslı da, "Sosyal medyada linç operasyonları yaşandığında yasal mevzuat gereği siteye uyarı çekilerek içeriğin kaldırılması isteniyor. Ancak yasal düzenlemeler yapılsa da bu sorunun çözüleceğine inanmıyorum. İnterneti anlamayan insanların sürekli yasa çıkarıp interneti kontrol etmeye çalışması da tam tersi sonuçlara neden olabilir. İnternetin kendi mecrasında şekillenmesi daha iyi. Kullanıcılar kuralları kendileri koymalı. diye konuştu.
İnternetin Teksas'tan farkı yok
Bilişim Yazarı Musa Savaş ise, "İnternet ortamındaki sosyal medyanın Teksas'tan farkı yok. Amerika günümüze gelebilmek için nasıl badirelerden geçtiyse sosyal medyadaki Teksas sendromundan kurtulmamız için badireler atlatmamız gerekiyor sanırım. Yasal çerçeve oturduktan sonra rayına girecektir. İnsanlık karşılaştığı yeni olguyla ilgili gelişmeleri süreç içinde kurala oturttu. Kural şu an için yok. Herkes vurduğuyla kalıyor ama böyle gitmesi doğru değil." şeklinde konuştu.
Tüm İnternet Derneği Başkanı Füsun Nebil ise, "Sosyal linç konusu bugünün meselesi değil. İnternetten önce de hayatımızda vardı. 30 yıl önce 'Sakallı bebek doğdu, dünyanın sonu geldi' haberleriyle uyanıyorduk. Sakallı bebek söylentisini kimin çıkardığı bulunamamıştı. Ancak internette her şeyi bulmak mümkün. İnsanlar bilmediği bir konuyu konuşurken dikkatli olmalı. Hiçbir şeyin gizli olmadığı unutulmamalı. İnternet üzerinde hiçbir şeyi kaybedemezseniz, takip eder ve edilirsiniz." dedi.
İlk 'Twit'i atan yanacak
İnternet Stratejisti Atıf Ünaldı, "Linç kampanyalarını önlemek için İsviçre'de geliştirilen algoritma önem taşıyor. Bu yazılımla, nefret söylemlerini ilk kimin yaydığı ortaya çıkıyor. Yine aynı yazılım bizlere kampanyanın iyi niyetli mi yoksa kötü niyetli mi olduğunu analiz edebiliyor. Çamur atma, yalan haber üretme eylemlerinin arkasında genelde bir veya birkaç kişi olur. Yalan haberlerin ilk kimden geldiği yazılımla belirlenebilir. Böylelikle uydurma bilgilerin dalga dalga yayılması önlenebilir." diye konuştu.
Kaynak: TRT Haber
18 Eylül 2012 Salı
Samsung Galaxy S III’e yeni renkler geliyor
Samsung’un amiral gemisi Galaxy S III’e farklı renk seçenekleri geliyor. 100 günde 20 milyon satış rakamına ulaşarak önemli bir başarıya imza atan Galaxy S III, kehribar kahvesi, lal kırmızısı, safir siyahı ve titanyum grisi renk seçenekleriyle kullanıcıların beğenisine sunuluyor.
Yapılan açıklamaya göre kırmızı ve kahverengi renkli Samsung Galaxy S III modelleri öncelikli olmak üzere tüm renkler Türkiye’de satışa sunulacak.
15 Eylül 2012 Cumartesi
Yumurta fiyatlarına yüzde 100 zam
Özellikle küçük çocukların en önemli besin maddeleri arasında yer alan yumurtanın fiyatı, okulların açılmasıyla tavan yaptı. Toptan satışlarda yüzde 100, perakendede ise yüzde 80'i aşan oranlarda zamlandı.
Üç hafta önce toptan fiyatı tanede 12 kuruş olan yumurta, dün itibarıyla 24 kuruşa çıktı. 30'luk koli ise perakendede 10 lirayı aştı.
Yumurta Üreticileri Birliği (Yum-Bir) Başkanı Derya Pala, okulların açılmasının ve havaların soğumasının aynı döneme denk geldiğini, bunun da iç piyasada talebi artırdığını söyledi. Pala, fiyatların birkaç hafta içinde normal seviyesine gerileyeceğini kaydetti.
Zaman'ın haberine göre, üç hafta önce tanesi 12-13 kuruşa satılan yumurtanın fiyatı, geçen hafta 18, bu hafta başında da 24 kuruşa yükseldi.
Market ve bakkallarda ise büyüklüklerine göre 5,5 ile 7 lira arasında satılan 30'luk yumurta kolisi 10 lirayı aştı.
Yumurta üreticileri, son üç aydır maliyetlerin altında satış yaptıklarını belirtirken müşteriler ise spekülasyona dikkat çekiyor.
Tüketiciler Birliği Başkanı Nazım Kaya, çocuklarının iyi beslenmesini isteyen ailelerin kahvaltıda yumurtaya ağırlık vermesinin talebi artırdığını söyledi.
Özellikle Ramazan ayı ve okulların açılış döneminde bazı ürünlerin fiyatlarının arttığına dikkat çeken Kaya, "Yumurta sektörü, istikrarsız ve spekülasyona açık. Üretimin kıt olduğu dönemlerdeki fiyat artışını biliyoruz ama bol dönemlerdekini anlamakta güçlük çekiyoruz. TÜİK verilerine göre üretimde düşüş yok artış var. Bir ay önceye kadar 5-6 liraya satılan 30'luk yumurta kolisi semt pazarlarında bile 10 liranın üstünde fiyatla satılıyor. Bazı marketlerde bu 13,5 TL'yi buluyor. Üreticileri insafa davet ediyoruz" dedi.
Yum-Bir Başkanı Derya Pala ise yumurtanın hızlı tepki veren ve aniden yükselen bir ürün olduğunu belirterek, fiyatların üç hafta içinde normal seyrine gireceğini kaydetti.
Zamda maliyet artışlarının da ciddi etkisi olduğunu dile getiren Pala, "Temmuz ve ağustos aylarında maliyetler ciddi oranda yükselmesine rağmen fiyatları artıramadık. Maliyetlerimiz 17-18 kuruşa çıkarken 12-13 kuruşa yumurta sattık. Şu anda da mevsim olarak yumurta tüketiminin arttığı bir dönemdeyiz. Okulların açılması ve havaların soğuması talebi artırdı. Ayrıca vatandaşların yaylalardan şehre dönmesi ve alışverişin artması da yumurta tüketimini hızlandırdı" şeklinde konuştu.
Maliyetin tane başına 14-15 kuruşlardan 17-18 kuruşlara yükseldiğini söyleyen Pala, "Fiyatlar, iki hafta önce maliyetlerle ancak başa baş geldi. Geçen üç ay maliyetin altında satış yaparken son iki haftadır üstünde fiyatla satıyoruz. Yumurta fiyatlarını da arz talep dengesi belirliyor. Yumurta üretiminde azalma yerine artış var. Geçen iki ayda maliyet yükselişlerinden kaynaklı olarak üretime ara verilmişti. Ama 2011 senesine göre üretimimiz daha fazla olacak. Geçen sene 14 milyar adet üretim vardı, bu sene 15 milyarın üzerine çıkmasını bekliyoruz" diye konuştu.
Derya Pala'nın verdiği bilgiye göre, iç taleple birlikte ihracat da artışa geçti. Yaz boyunca 200-220 TIR arasında ihracat yapılırken bu miktar, eylül ayı itibarıyla 250-280 TIR'a çıktı.
Sektörün en önemli pazarı olan ve ihracatın yüzde 90'ının yapıldığı Irak'tan da ciddi talep geliyor ancak iç pazardaki talep, ihracattan daha fazla.
Çocuklarını okula gönderdikleri için her gün sabah kahvaltısında 3-4 yumurta tükettiklerini anlatan Adnan Sarısoy ise, zeytin, peynir, bal ve diğer ürünler hariç sadece yumurtaya aylık 40-50 liraya yakın para harcadıklarını artık bu ürünün kendileri için lüks haline geldiğini söyledi.
TÜİK: Üretim yüzde 17 arttı
Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) verilerine göre temmuzda 1,2 milyar adet olan tavuk yumurtası üretimi bir önceki aya göre yüzde 1,9, bir önceki yılın aynı ayına göre ise yüzde 16,8 arttı.
101 milyon adet olan kesilen tavuk sayısı da temmuzda bir önceki aya göre yüzde 8 artarken, bir önceki yılın aynı ayına göre artış yüzde 11,6 olarak gerçekleşti. 163 bin 806 ton olan tavuk eti üretimi ise bir önceki aya göre yüzde 4,1, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 9,5 oranında arttı.
Sağlık için beşi bir yerde
Yeditepe Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Farmakognozi ve Fitoterapi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Erdem Yeşilada, mevsim değişimlerinin insan vucüduna olan etkisinin son derece önemli olduğunu, bu etkileri hafifletmek ve vücuttan su atılımını hızlandırmak için 5 farklı bitkiden yararlanılabileceğini belirtiyor.
Sonbahar mevsiminin yaklaşmasıyla birlikte mevsim geçişlerinden kaynaklanan rahatsızlıklar, metabolizmamızdaki yavaşlama çeşitli sağlık sorunlarına yol açabiliyor.
Yeditepe Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Farmakognozi ve Fitoterapi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Erdem Yeşilada, mevsim değişimlerinin insan vucüduna olan etkisinin son derece önemli olduğunu, bu etkileri hafifletmek ve vücuttan su atılımını hızlandırmak için 5 farklı bitkiden yararlanılabileceğini belirtiyor.
Biberiye, funda yaprağı, yeşil çay, maté yaprağı ve kekik gibi bitkiler içlerinde barındırdıkları özelliklerle vücutta tam bir detoks etkisi yapıyor.
İşte Prof.Dr. Erdem Yeşilada’nın önerdiği 5 farklı bitkinin kullanım amaçları:
Biberiye yaprakları, yapılan deneysel çalışmalarda pankreatik lipaz enzimini baskılayarak bağırsaklardan yağın emilmesini azalttığı ve dolayısıyla kilo almayı ve karaciğer yağlanmasını önleyebileceği bildirilmektedir. Ayrıca safra salgısını artırarak sindirimi, bilhassa yağlı besinlerin sindirimini kolaylaştırmaktadır.
Diğer taraftan, biberiye yapraklarının idrar söktürücü özelliği vücuttan ödemin sökülmesine yardımcı olmaktadır.
Funda yaprakları, idrar artırıcı etkisinin yanı sıra sindirimi kolaylaştırıcı özelliği bulunmaktadır.
Yeşil çay ve Mate, içinde bulunan kafein maddesi nedeniyle fiziksel halsizliği giderici ve enerji verici (analeptik) bir içecek olarak bilinmektedir. Kafein türevleri idrar artırıcı etkisi ile yine vücutta ödemin sökülmesine yardımcı olur.
Yeşil çay ve mate bitkileri yağ yakıcı (lipolitik) ve glikojenolitik özelliktedir. Yağ yakıcı etkisi klinik çalışmalar ile de ortaya konulmuştur.
Kekik uçucu yağının safra artırıcı etkisi bulunmaktadır. Dolayısıyla sindirimi kolaylaştırır.
14 Eylül 2012 Cuma
Kablonet şikayeti
Hayatımın en büyük hatasını yaparak Kablonet önünden geçerken camdaki afişlere bakarak yok hızlı internet, yok fiber bilmem ne gibi şeyleri gerçek sanarak baglantı yaptırdım. İlk gol attıklarında bir ay geçmişti, sınırsız bağlantımız meğerse öyle değilmiş. 49 TL yerine 150 TL ödedik. Sonraki zamanlarda devamlı arıza, servis isteyince de ilk laf alt yapı arızası. Devamlı arızaya maruz kalıyorduk. En son bayramın ikinci günü kesildi net bağlantısı ve defalarca 444 lü numarayı aradık. Devamlı alt yapı arızası vs vs. Tam on gün 444 lü numaradan başka hiçbir yere ulaşamadık ve gidip iptal ettirmeye çalıştık. Alt yapısı olmayan, hizmet veremeyen, devamlı arızada olan kurumdan gelen cevap şu oldu "iki yıl mecbur kullanıcaksınız ya da bu paraları komple ödeyeceksiniz" Bu uydu net kurumu devlete ait olduğu için başlarında hiç kimsenin olmadığını, 1970 lerin devlet memuru zihniyetinin hala yaşadığını gördük. Modemi getirip imza aldılar ve bu imzayı kötüye kullandılar. Getirdikleri modemi seyretmekten başka bir şey yapmadık. Yani bu uydunet olayı hiçbir işe yaramıyor. Kimseye de tavsiye etmiyorum. Biz yandık kimse yanmasın. Arızalar için o kadar çok aradım ki telefon faturam 4 misline çıktı ve hiç kimseye de ulaşamadım. Bayisi bile ne yapalım kurum böyle elimizden bişey gelmiyor diyor.
Mesut T.
Mesut T.
13 Eylül 2012 Perşembe
Apple, iPhone 5 özellikleri
Apple severlerin merakla beklediği iPhone 5 nihayet gün ışığına çıktı. Uzun zamandır haberini yaptığımız iPhone 5, A6 işlemciye ve 1136×640 piksel çözünürlüklü ekrana sahip. Ekranın piksel yoğunluğu ise 326 ppi. 16:9 en boy oranına sahip 4 inçlik ekranı ise yüzde 44 oranında daha canlı renkler sunuyor. 7,6 mm inceliğe ve 112 gram ağırlığa sahip telefon bir önceki modelden yüzde 18 daha ince ve yüzde 20 daha hafif. iPhone 5′in iPhone 4S ile aynı ekran genişliğine sahip olsa da, uzunluğu değişmiş durumda. Daha önceden de belirtildiği gibi iPhone 5’de LTE (4G) desteği bulunuyor. Apple, Amerika, Asya, Kanada, Avrupa ve Avustralya’da LTE desteğinin olacağını, diğer bir çok operatörün de çift taşıyıcı HSPA+ desteğini kullanıcılara sunacağını belirtiyor.
A6 İŞLEMCİ VE LIGHTNING BAĞLANTI NOKTASI
HSPA+ desteği ile 42Mbps internet hızına ulaşılabileceği belirtiliyor. Apple iPhone 5′in 8 megapiksel sensöre sahip iSight kamerası 3264×2448 çözünürlüğüne sahip ve yüzde 25 daha küçük. iPhone 5′te daha küçük kamera kullanılsa da iPhone 4S ile aynı çözünürlüğe sahip. Ancak iPhone 5′te çekilen fotoğraflar yüzde 40 daha hızlı. A6 işlemci‘nin de daha kaliteli fotoğraflardak payı büyük. Telefonun ön kamerasında 720p FaceTime kamera kullanılıyor. iPhone 5′de 30 pin bağlantı girişi yerini 8 pin bağlantı girişine bırakıyor. Lightning adı verilen bu bağlantı noktası eski bağlantı noktasına göre yüzde 80 daha küçük boyuta sahip. Şirket bunun yanında eski aksesuarların ve kabloların kullanılabilmesi için ekstradan bir adaptörü kullanıcılara sunuyor.
EarPods KULAKLIKLAR
Daha iyi ses desteği için ise 3 mikrofon kullanılıyor. Telefon bunun haricinde 40 saate kadar müzik dinlemenize ve 10 saate kadar video izlemenize olanak tanıyor. Apple iPhone 5′in 14 Eylül’de ön sipariş açılacağı 21 Eylül’de ise satışa sunulacağı belirtiliyor. Apple iPhone 5 haricinde yeni kulaklığı EarPods’u da kullanııların beğenisine sundu. Apple, bir süre önce internete sızan kulaklıkların herkesin kulağına uygun şekilde tasarlandığını belirtiyor. Önümüzdeki hafta satışa sunulacak iPhone 5 ile birlikte satışa sunulacak olan kulaklıklar ayrı olarak da satılıyor.
iPhone 5 almayı düşünüyorsanız dikkat!
Eğer iPhone 5 almayı düşünüyorsanız ve bunun için Türkiye'de çıkmasını beklemeyecekseniz ne yazık ki sizi oldukça karışık bir süreç bekliyor.
Öncelikle bu yeni iPhone'u yurt dışından almış almaya karar verdiyseniz hangi ülkeden almak istediğinize karar vermeniz gerekecek. iPhone 5 çok büyük ihtimalle 21 Eylül'de Amerika'da ve Eylül sonunda ise birçok Avrupa ülkesinde satışa çıkacak. Mümkünse iPhone'ları ABD'den almak lazım, çünkü iPhone'ların en ucuz satıldığı ülke her zaman ABD oluyor. Tabi asıl problemler sadece iPhone 5 almak isteyenler için değil, yurt dışından telefon getirmeyi planlayan herkes için bu noktadan sonra başlıyor.
Küçük bir hatırlatma: Dünyanın herhangi başka bir ülkesinden kilitsiz (unlock) iPhone satın alırsanız, Türkiye'de çalışacaktır. iPhone hafıza (HDD) faklılıkları dışında üniversal ve Amerika dahil her yerde aynı. Ve ülkemizde kullanılan GSM teknolojisine uyumlu.
Telefonu bir şekilde getirdikten sonra pasaporta kayıt ettirme eziyetine maruz kalıyoruz. Ancak her iki senede bir yurt dışından döndükten sonra 1 ay içinde yeni bir telefonu pasaportumuza yazdırıp Türkiye'de kullanabiliyoruz. Ya kendiniz yurt dışından döndükten sonra ya da yurt dışına çıkan bir tanıdığınızın pasaportuna telefonunuzu kayıt ettirmeniz gerekiyor. Bu işlem bile geçen seneye göre daha da zahmetli bir hale geldi. Artık yurt dışından telefon getirdiğimizde kayıt işlemleri esnasında, diğer gerekli belgelerle birlikte 100 TL'lik vergi harcının yatırıldığına dair, üzerinde pasaport sahibinin kimlik numarası veya pasaport seri numarası ile ad, soy ad ve yeni telefonun IMEI numarası yazılmış olan vergi dairelerinden alınmış belgenin aslının da başvuru yapan kişi tarafından sunulması gerekiyor. Ayrıca kaydı yapan operatörün aldığı 15-20 TL civarındaki kayıt ücreti buna dahil değil.
Telefonu getirdiniz, kaydını yaptırdınız ama iPhone 5 ile beraber karşımıza yepyeni bir sorun daha çıkıyor. Yeni iPhone nano sim kart ile çalışacak. Yani iPhone 4 ve 4S'lerdeki mikro sim karttan daha küçük. Nano sim kartın ilk bakışta mikro sim kartın plastik kısmının tamamen kesilmiş hali olduğu düşünülse de, aslında farklılıklar var. Hem kalınlık olarak hem de metal kısmında bazı farklılıklar söz konusu. Normal bir sim kartı ya da mikro sim kartı keserek nano sim karta dönüştürmek ne yazık ki pek mümkün gözükmüyor! iPhone 5'in resmi olarak Türkiye'de satışa sunulması iyimser bir tahminle Kasım belki hatta Aralık'ı bulabilir. Yani bu zamana kadar ülkemizdeki operatörlerin nano sim kart üretiyor olmasını beklemek hayalcilikten öteye gitmez gibi gözüküyor!
Bu nedenlerden dolayı yurt dışından iPhone 5 getirmek özellikle ilk çıktığı aylarda pek de mantıklı gözükmüyor.
A6 İŞLEMCİ VE LIGHTNING BAĞLANTI NOKTASI
HSPA+ desteği ile 42Mbps internet hızına ulaşılabileceği belirtiliyor. Apple iPhone 5′in 8 megapiksel sensöre sahip iSight kamerası 3264×2448 çözünürlüğüne sahip ve yüzde 25 daha küçük. iPhone 5′te daha küçük kamera kullanılsa da iPhone 4S ile aynı çözünürlüğe sahip. Ancak iPhone 5′te çekilen fotoğraflar yüzde 40 daha hızlı. A6 işlemci‘nin de daha kaliteli fotoğraflardak payı büyük. Telefonun ön kamerasında 720p FaceTime kamera kullanılıyor. iPhone 5′de 30 pin bağlantı girişi yerini 8 pin bağlantı girişine bırakıyor. Lightning adı verilen bu bağlantı noktası eski bağlantı noktasına göre yüzde 80 daha küçük boyuta sahip. Şirket bunun yanında eski aksesuarların ve kabloların kullanılabilmesi için ekstradan bir adaptörü kullanıcılara sunuyor.
EarPods KULAKLIKLAR
Daha iyi ses desteği için ise 3 mikrofon kullanılıyor. Telefon bunun haricinde 40 saate kadar müzik dinlemenize ve 10 saate kadar video izlemenize olanak tanıyor. Apple iPhone 5′in 14 Eylül’de ön sipariş açılacağı 21 Eylül’de ise satışa sunulacağı belirtiliyor. Apple iPhone 5 haricinde yeni kulaklığı EarPods’u da kullanııların beğenisine sundu. Apple, bir süre önce internete sızan kulaklıkların herkesin kulağına uygun şekilde tasarlandığını belirtiyor. Önümüzdeki hafta satışa sunulacak iPhone 5 ile birlikte satışa sunulacak olan kulaklıklar ayrı olarak da satılıyor.
iPhone 5 almayı düşünüyorsanız dikkat!
Eğer iPhone 5 almayı düşünüyorsanız ve bunun için Türkiye'de çıkmasını beklemeyecekseniz ne yazık ki sizi oldukça karışık bir süreç bekliyor.
Öncelikle bu yeni iPhone'u yurt dışından almış almaya karar verdiyseniz hangi ülkeden almak istediğinize karar vermeniz gerekecek. iPhone 5 çok büyük ihtimalle 21 Eylül'de Amerika'da ve Eylül sonunda ise birçok Avrupa ülkesinde satışa çıkacak. Mümkünse iPhone'ları ABD'den almak lazım, çünkü iPhone'ların en ucuz satıldığı ülke her zaman ABD oluyor. Tabi asıl problemler sadece iPhone 5 almak isteyenler için değil, yurt dışından telefon getirmeyi planlayan herkes için bu noktadan sonra başlıyor.
Küçük bir hatırlatma: Dünyanın herhangi başka bir ülkesinden kilitsiz (unlock) iPhone satın alırsanız, Türkiye'de çalışacaktır. iPhone hafıza (HDD) faklılıkları dışında üniversal ve Amerika dahil her yerde aynı. Ve ülkemizde kullanılan GSM teknolojisine uyumlu.
Telefonu bir şekilde getirdikten sonra pasaporta kayıt ettirme eziyetine maruz kalıyoruz. Ancak her iki senede bir yurt dışından döndükten sonra 1 ay içinde yeni bir telefonu pasaportumuza yazdırıp Türkiye'de kullanabiliyoruz. Ya kendiniz yurt dışından döndükten sonra ya da yurt dışına çıkan bir tanıdığınızın pasaportuna telefonunuzu kayıt ettirmeniz gerekiyor. Bu işlem bile geçen seneye göre daha da zahmetli bir hale geldi. Artık yurt dışından telefon getirdiğimizde kayıt işlemleri esnasında, diğer gerekli belgelerle birlikte 100 TL'lik vergi harcının yatırıldığına dair, üzerinde pasaport sahibinin kimlik numarası veya pasaport seri numarası ile ad, soy ad ve yeni telefonun IMEI numarası yazılmış olan vergi dairelerinden alınmış belgenin aslının da başvuru yapan kişi tarafından sunulması gerekiyor. Ayrıca kaydı yapan operatörün aldığı 15-20 TL civarındaki kayıt ücreti buna dahil değil.
Telefonu getirdiniz, kaydını yaptırdınız ama iPhone 5 ile beraber karşımıza yepyeni bir sorun daha çıkıyor. Yeni iPhone nano sim kart ile çalışacak. Yani iPhone 4 ve 4S'lerdeki mikro sim karttan daha küçük. Nano sim kartın ilk bakışta mikro sim kartın plastik kısmının tamamen kesilmiş hali olduğu düşünülse de, aslında farklılıklar var. Hem kalınlık olarak hem de metal kısmında bazı farklılıklar söz konusu. Normal bir sim kartı ya da mikro sim kartı keserek nano sim karta dönüştürmek ne yazık ki pek mümkün gözükmüyor! iPhone 5'in resmi olarak Türkiye'de satışa sunulması iyimser bir tahminle Kasım belki hatta Aralık'ı bulabilir. Yani bu zamana kadar ülkemizdeki operatörlerin nano sim kart üretiyor olmasını beklemek hayalcilikten öteye gitmez gibi gözüküyor!
Bu nedenlerden dolayı yurt dışından iPhone 5 getirmek özellikle ilk çıktığı aylarda pek de mantıklı gözükmüyor.
12 Eylül 2012 Çarşamba
iPhone 5 Türkiye'de yasaklanabilir
Türkiye'ye gelen ve haritası bulunan mobil cihazlarla ilgili alınması gereken önemli bir izin var. Harita Komutanlığı'ndan verilecek onay sonrasında bu cihazlar satışa çıkabiliyor.
Harita Genel Komutanlığı ise sınırlarımızın bu verilerde doğru bir şekilde belirtildiğinden emin olmak için çok hassas davranıyor. Başta KKTC ve Güneydoğu olmak üzere, bölgelerin Türkiye'nin kabul ettiği sınırlarda olması, kurum için olmazsa olmazlar arasında.
Apple'ın haritaları nedeniyle soğuk duş etkisi yapacak ayrıntı ise, bu uygulamadaki KKTC bölgesinde. Apple, Kıbrıs'ı sadece Kıbrıs Rum Kesimi olarak adlandırırken, KKTC ile ilgili bir ibare bulunmuyor. Kıbrıs Rum Kesimi yazısı, KKTC'ye ait olan topraklara kadar uzayabiliyor.
Belki de yasaklanabilir
Duru bu şekilde devam ederse Harita Komutanlığı'ndan onay alamayacak olan Apple iPhone 5'in ve bu haritayı taşıyacak olan iPad'lerin satışı her an yasaklanabilir.
Şu anda beta aşamasında olan programın final sürümünde bu eksikliği gidermesi durumunda, kriz de çözülecek gibi görünüyor. Türkiye için yapılacak olan bu değişiklik ise, Apple'ın KKTC'yi henüz tanımayan Avrupalı dostları tarafından tepkiyle karşılaşabilir.
Harita Genel Komutanlığı ise sınırlarımızın bu verilerde doğru bir şekilde belirtildiğinden emin olmak için çok hassas davranıyor. Başta KKTC ve Güneydoğu olmak üzere, bölgelerin Türkiye'nin kabul ettiği sınırlarda olması, kurum için olmazsa olmazlar arasında.
Apple'ın haritaları nedeniyle soğuk duş etkisi yapacak ayrıntı ise, bu uygulamadaki KKTC bölgesinde. Apple, Kıbrıs'ı sadece Kıbrıs Rum Kesimi olarak adlandırırken, KKTC ile ilgili bir ibare bulunmuyor. Kıbrıs Rum Kesimi yazısı, KKTC'ye ait olan topraklara kadar uzayabiliyor.
Belki de yasaklanabilir
Duru bu şekilde devam ederse Harita Komutanlığı'ndan onay alamayacak olan Apple iPhone 5'in ve bu haritayı taşıyacak olan iPad'lerin satışı her an yasaklanabilir.
Şu anda beta aşamasında olan programın final sürümünde bu eksikliği gidermesi durumunda, kriz de çözülecek gibi görünüyor. Türkiye için yapılacak olan bu değişiklik ise, Apple'ın KKTC'yi henüz tanımayan Avrupalı dostları tarafından tepkiyle karşılaşabilir.
11 Eylül 2012 Salı
Yaz sıcağında "kombi sezonu" olur mu?
Uzun yıllar çeşitli zamanlarda aldığımız Vestel ürünlerini severek ve sorunsuz kullandık. Sorun çıktığında ise yetkili servisleriniz kısa sürede çözümledi.
Geçen yıl aşağıda adresi bulunan yeni ikametgahımıza taşındık. Evde bulunan klimalardan birinin arızalanması üzerine 19 Haziran 2012, Salı günü servis başvurusunda bulundu. Bize 26 Haziran 2012, Salı günü gelebileceklerini söylediler. Sürenin uzunluğundan söz edince, “Klima sezonu, çok yoğunuz.” yanıtını aldım.
26 Haziran 2012 günü servis elemanları geldiler. Dış ünitenin gaz kaçırdığını, parça gerektiğini, 3 gün içerisinde getirip takacaklarını söyleyip gittiler. Bugün, 9 Temmuz 2012, Perşembe. Biz hala parça bekliyoruz. Telefonla ulaştığım müşteri hizmetleri yine “Klima sezonu, çok yoğunuz, parça bekliyoruz.” diyor.
Bu yaz sıcağında sanki “Kombi sezonu” olabilirmiş gibi…
Bir klimanın tamiri için daha ne kadar beklemeliyiz, takdirlerinize sunuyorum.
Vestel gibi büyük ve kurumsal bir şirketin müşteri hizmetlerinin alay eder gibi yanıt vermesini doğrusu çok yadırgadığımı ifade etmek isterim.
Zaten bir sure daha gelmezlerse “Klima sezonu” sona ereceğinden “servis” ihtiyacımız da kalmayacak.
Durumu bilgilerinize sunar, sorunun en kısa sürede çözümlenmesini dilerim.
Saygılarımla,
Yukarıdaki dilekçemi Vestel’in ulaşabildiğim tüm adreslerine gönderdim. 13 ya da 14 Temmuz 2012 günü Vestel’den arandım . Gelen servis yetkilileri klimanın dış ünitesini alıp götürmeleri gerektiğini söylediler. Bir önceki gelişlerinde niye alıp götürmediklerini söyleyip tepki gösterdiğimizde tamiri evde gerçekleştirdiler.
Yaklaşık 10 gün çalıştıktan sonra tekrar arızalandı. Önceki süreçte beni arayan ve telefonunu veren servisten sorumlu kişiyi arıyarak (adı bende kayıtlı) servis başvurusunda bulundum. Hızla servis sağlayacaklarını söyledi.
Sonra uzun bir bekleme süreci yeniden başladı. Ağustos ayının (29-30 Ağustos olabilir.) son günlerinde çıktığım yurtdışı seyahatinde beni arayarak servis göndereceklerini söylediler. Kendilerine yurtdışında olduğumu dönünce gerekli şikayetlerde bulunacağımı ifade ettim.
Bugün 9 Eylül 2012 Pazar. Biz 19 Haziran 2012 tarihinden bu yana kısa bir dönem hariç klimadan yararlanamadık.
Klima sezonu bittiği ya da bitmek üzere olduğundan servis ihtiyacımız da kalmadı. Ancak tekrar etmek isterim ki Vestel gibi kurumsal olduğunu iddia eden bir şirketin yetkili servislerinin bu kadar ciddiyetsiz, bu kadar vurdumduymaz, karşısındakileri insan yerine koymama tavrını herkes bilsin; herkes öğrensin istedim.
Saygılarımla
Murat E.
Özel okul öğretmeninin SGK primleri düzenleniyor
SGK, kayıt dışılıkla mücadele için özel okulları mercek altına alıyor. SGK’den edinilen bilgiye göre kayıt dışı istihdamla mücadelede planı çerçevesinde maaşları düşük gösterilerek, düşük prim yatırılan özel okul öğretmenlerinin mağduriyeti son bulacak.
Kurum, yeni dönemde özel okul öğretmenlerinin 'özlük haklarını', devletteki meslektaşları ile paralel hale getirecek. Yeni dönemde okul öncesi eğitim, ilköğretim, özel eğitim ve ortaöğretim özel okullarında çalışan öğretmen ve yöneticilerin maaşları, kıdemlerine göre 2 bin 200 ile 2 bin 800 liranın altında olamayacak.
SGK, 5580 Sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanunu’na dayanarak bu adımı atacak. Söz konusu kanunun 9. Maddesine göre yapılacak denetimler için Milli Eğitim Bakanlığı’ndan ‘öğretmen maaşlarını’ isteyen SGK, 2 bin 200 ile 2 bin 800 aralığını bu bildirim doğrultusunda belirledi.
Ayrıca eksik prim yatırılan her ay için asgari ücretin iki katına kadar ‘ceza’ kesilebilecek. Örneğin bir matematik öğretmeninin maaşı 5 yıl boyunca asgari ücretten gösterilmişse; priminin öncelikle devlette çalışan 5 yıllık matematik öğretmeninin maaşına yükseltilmesi istenecek. Geçmişe dönük 5 yıllık prim farkı, aylık yüzde 2 faiziyle birlikte SGK’ye yatırılacak.
10 Eylül 2012 Pazartesi
Samsun Nike Ata Spor mağazası şikayeti
17.08.2012 tarihinde Samsun Çiftlik caddesinde bulunan Nike Ata Spor mağazanızdan 407985-b kodlu spor ayakkabıyı 149 TL'ye aldım. Ayakkabıyı ilk kullandığımda taban kısmından ayağımı rahatsız ettiğini fark ettiğim anda çıkartım, sadece 2 saat ayağımda kaldı. Şehir dışında olduğumdan dolayı hemen getiremedim. 08.09.2012 tarihinde mağazaya değişim için gittiğimde ayakkabıyı giydiğimden dolayı değiştiremeyeceklerini belirtiler. Rahatsızlığımın ne olduğunu belirtim, taban kısmını genişletebiliriz dediler. Fakat benim ayakkabının genişliği ya da darlığı ile ilgili bir problemim yok.
Taban kısmı rahatsız ettiğinden memnun kalmadım ve ürünü değiştirmek istediğimi belirtim. Bunun mümkün olamayacağını söylediler. Bana ürünü satarken faturasını kaybetmemek şartı belirtilerek iade ya da değişim yapabileceğim söylendi. Fakat değişime gittiğimde böyle bir hakka sahip olmadığım belirtilerek mağdur edildim. Ben bu ürüne 149 lira ödemişim bu şekilde bir problemle karşılaşacağım hiç aklıma gelmedi. Bir ay içerisinde değişim yapılmayacaksa neden satarken yalan söyleniyor. Sonuçta kullanıcı hatası da yok ortada.
Mağazada bulunan bayan yönetici ve kasada çalışan bay personel tarafından hiç bir şekilde yardımcı olunmadı. Ayrıca ukala bir şekilde böyle bir hakkım olmadığı belirtildi. Ben bu konu ile ilgili tüketici sorunları hakem heyetine giderek hakkımı arayacağımı belirtiyorum.
Emine E.
Kopyalanan kredi kartları ile Akbank ve Yapı Kredi Bankası şikayeti
Kredi kartlarım kopyalandı. Bankalar güvenlik sistemi açıklarından kaynaklanan zararlarını ısrarla tarafımdan tahsil etmeye çalışıyorlar.
Akbank Florya şubesinden 04.03.2012 tarihinde toplam 3070 TL ve YKB Florya şubesinden ise 04.03.2012 tarihinde 2000 TL ve 05.03.2012 tarihinde 1000 TL para çekilmesi işlemleri,
kredi kartı bilgileri ve kart şifre bilgilerim bilmediğim şekilde kopyalanarak üretilmiş kartlar ile gerçekleştirilmiştir. Banka tarafından üretilerek tarafıma gönderilmiş olan kart ve şifre bilgileri halen tarafımdan muhafaza edilmektedir.
Olayı farkettiğim an itibariyle Yapı Kredi Bankası ve Akbank kredi kartlarımı ve Finansbank (3 adet), Citibank (1 adet), AsyaBank (2 adet) kartımın tamamını iptal ettirdim. Savcılığa giderek suç duyurusunda bulundum. 08.04.2012 tarihinde Küçükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı’a suç duyurusunda bulundum, dosya numarası 2012/8931 dir. Halen ilgili dosyanın yasal süreçleri devam etmektedir. Akbank ve Yapı Kredi Bankasına sözlü, yazılı dilekçe ve resmi olarak noter yolu ile bahsi geçen işlemlere itiraz ve iade talebime rağmen bankalar itiraz ettiğim işlemler için geri ödeme yapmadılar. Dosya numarasını belirttiğim ve halen yasal süreci devam eden Savcılık soruşturmasına ve itirazlarıma verdikleri tek cevap ve tek gerekçeleri de "Kart ve şifre aynı anda kullanılmadığı taktirde para çekme işlemi gerçekleştirilemez" şeklindedir.
Ben halen ilgili kartlarımı muhafaza etmekteyim. Bankaların tarafıma verdiği ve dolandırılarak mağdur edilmeme neden olan YKB ve Akbank kredi kartlarının bankaların ürettiği orjinal kartlar kullanılmadan gerçekleştirildiğini ispat edebilecek sistem, makine ve bilirkişi, uzman görüşü ile gayet kolay ispat edilebilecektir. Mutlaka banka tarafından üretilmiş kart ile kopya kart arasındaki fark anlaşılabiliyordur.
Yaklaşık 1-1,5 ay önce işyerinden arkadaşım olan Şebnem Fırat'ı Akbank'tan arayıp "kredi kartınızın kopyalanmış olma olasılığına karşın kartınızı kullanıma kapattık" diyorlar. Bu duyarlılığı gösteren Akbank tüm yazılı itirazlarıma rağmen bu kadar duyarsızca itiraz ettiğiniz işlemler için "orjinal kartlar kullanılarak gerçekleştirilmiştir" cevabını vermektedir.
Bankaların ürettikleri kartlarının kopyalanmasında sorumluluk sahibi olmadıklarını düşünür şekilde verdikleri cevaptan çok rahatsızım. Hatta ve hatta olaya karşı ilgisiz ve vurdum duymaz tutumlarıyla psikolojimi bozdular. Kanunlar bankaları koruyor o nedenle rahatlar. İtiraz ettiğim işlemlerin, elimdeki kartlar yani Akbank ve Yapı Kredi Bankasının bana sağlamış olduğu kartlar kullanılmadan yapıldığını tespit edebilecek kişi /sistem /makina olduğu ve teknik olarak kanıtlanabilmesi mümkündür.
Bu konuda destek alabileceğim kişi, kurum bilgisi konusunda yardımınızı rica ediyorum. Yeterince maddi, manevi, psikolojik mağduriyet çektim. Olayın gerçekleştiği gün eşimin doğum günü nedeni ile misafirimiz vardı. Ertesi akşam da yeğenimin doğum günü vardı ve annemlerdeydik. Kartlar bende ve yanımda idi. Kesinlikle çalınmadı ve hiç bir şekilde bilgilerim hiç bir kimse ile paylaşılmadı. Tüm bunlara rağmen başıma gelenler tam bir fiyaskodur.
Savcılıkta devam dosya ile ilgili olarak Emniyet Müdürlüğüne kamera görüntülerini izlemek ve tespit etmek için gittim. Suçlu başörtüsü takmış ve ayrıca şal sarmış gözlerinden boynuna kadar. Kısaca sadece gözleri görünüyordu. Ne tanıdığım, ne de bildiğim biri. Banka yüzü gözü kapalı bir kişiye niçin benim bilgilerimi kopyalayarak kullanmaya çalışmasını niçin engelleyemiyor? Niçin beni mağdur ediyor? Bana ait bilgileri kopyalayarak, kullanabilecek kart üretmelerine niçin imkan sağlıyor (ürettiği kartın kopyalanabilmesi ve güvenlik sisteminin kopya kart işlemlerini algılayamaması) Ben niye mağdur oluyorum.
Maalesef ki bankalar sadece kendi çıkarları doğrultusunda cevap veriyorlar. Direk ihmalin de bende olduğunu iddia etmekten başka verdikleri bir cevap yok. Ben kartlarımın kullanımı ile ilgili olarak güvenlik ve şifre bilgilerinin paylaşılması konusunda asla ve asla herhangi bir ihmalim söz konusu olmadığı gibi kart ve şifre bilgilerimi kimse ile paylaşmadım o nedenle ısrarla itiraz etmekteyim. Dolayısıyla itiraz ettiğim tarafımdan yapılmamış ve itiraz edilmiş işlemlere ilişkin ödeme yapmayacağımı ve sadece tarafımdan yapılmış işlemlere ilişkin ödemeleri yapacağımı bankalara tekrar tekrar bildirdim. Yani bankalar itirazlarıma verdikleri cevaplardan da anlaşılacağı üzere sorumluluklarını sadece kart vermekle sınırlamış gibi sanıyorlar. Güvenlik sistemi yazılımları ve/veya bununla ilgili alt yapıyı oluşturmak gibi bir sorumlulukları yok sanki. Kabulün yanından bile geçmiyorlar.
Ben bu işlemleri yapmadım ve yapmakla suçlanıyorum, aslında bankaların güvenlik sistemlerinden kaynaklanan zararı bana ödetmeye çalıştığı gayet açıktır.
Teknik olarak chip card üzerinde belki de en son hangi işlemlerin yapıldığı log olarak tutulmaktadır. Orjinal kart ile üretilmiş kart kullanılarak yapılmış işlem arasında bir kod farkı mutlaka olmalıdır. Sistemdeki işlem kayıtlarında ID nosu v.s detayları internet bankacılığı sayfasında göremiyoruz ve bu detaylar banka tarafından görülebilen detaylardır. Bizimle paylaşmadıkları için kendilerini haklı olarak lanse etmektedirler. Olayların gerçekleşmesindeki tüm sorumluluğu bize yani müşterilerine yüklemektedirler.
Bankalar tarafından üretilerek tarafıma verilmiş olan kartlarıma ait kart ve şifre bilgileri hiçbir şekilde kimse ile paylaşılmamıştır ve halen tarafımda muhafaza edilmektedir. Tüm bunlara rağmen;
İtiraz ettiiğim işlemlere ilşkin olarak bankalardan gelen cevaplar “İtiraz edilen işlemler orginal kart ile yapılmıştır. Kart ve şifre bilgileri gizliliği kullanıcı sorumluluğundadır.” ifadelerinden;
- Banka güvenlik sistemleri kopya kart ile yapılan işlemleri algılayamamaktadır.
- Banka tarafından üretilerek müşterilerinize kullanmaları için verdiğiniz kartlar kopyalanabililen özellikte üretilmekteler.
(Örneğin;Herbir Ethernet kartının bile bir MAC adresi var güvenliğin üst düzey ihtiyaç duyulduğu endüstriyel haberleşme sistemlerinde, değişken IP adresi sorgulaması yapılmaz, MAC adresi de sorgulanarak haberleşme yapılır. Bankanın verdiği kartlarda CHIPCARD olmasına rağmen, kartlar birileri tarafından kopyalanabiliyor ve benim gibi mağdurlar oluşuyor. Başka bir örnek ise Turkcell sim kartınızı kullanarak yurt dışından getirdiğiniz telefon/modem i kayıt ettirip kullanmadınız ise sim kartınız otomatik kilitleniyor.)
- Banka, kameralarında tanımlanamayan kişilere, kartıma ve şahsıma ait limitleri kullandıran bir güvenlik sistemi kullanmaktalar. (Yüz karşılaştırma , mercek tanıma yada benzeri bir sistem kullanılabilirdi)
Güvenlik kamera kayıtlarının hangi amaç için kullanıldığını sormak istiyorum, ben olmama rağmen bu işlemlerin gerçekleşmesine niçin izin verilmiştir? Kartınız kopyalanabiliyor, güvenlik sisteminiz kopya kart işlemlerini algılamıyor ve 15000 TL limitli kartıma sağladığınız güvenlik bu kadar. Kamerada görünen kişinin kart sahibine ait olduğu niçin sorgulanmamıştır? Kartıma sağladığınız güvenlik sistemi zaafiyetinden ben mağdur ediliyorum.
Sisteminizin hatalarından kaynaklanan zararları müşterilerinizden tahsil etmek konusundaki ısrarınız ve yaklaşımınız nedeni ile ben ve benim gibi birçok kredi kartı kullanısının da kart kullanmamak ve kartlarını iptal ettirmek şeklinde tepkileri oluşmuştur. Ben her platformda yapmadığım ve itiraz ettiğim işlere karşı bankanızın tavrını ifade etmeye devam edeceğim. Bankanızın kartlarımıza sağladığı güvenliği verdiğiniz cevaplardan çok açık ve net anlaşılmaktadır. Bankanızın büyüklüğüne yakışır bir tavır sergilemesi gerekir iken beni çok şaşırtan bu yaklaşımınız hiç adil değildir.
İtiraz ettiğim işlemlerin tarafımdan yapılmadığını belgeleyecek tüm belge ve bilgiler (gerek kamera kayıtları, gerek kopya kart ile yapılmış işlemin kopya kart ve banka tarafından üretilmiş kart arasında mutlaka bir fark olması gerektiği düşünüldüğünde kart ID nosu yada başka bir code numarası bilgisi ya da adı ne ise) bankaların güvenlik sistemlerinde yer almaktadır ya da alması gerekmektedir. Tekrar bildirmek istiyorum bankalarca verilmiş kartlar halen tarafımdan muhafaza edilmektedir, gerektiğinde güvenlik sisteminizin kopya kartı algılayıp algılamadığının kontrolü için ilgili yasal mercilere teslim edilecektir. Ne kart , ne de şifre bilgimi hiç kimse ile paylaşmadığımı tekrar ediyorum.
Konuya ilişkin olarak da dolandırıcılık olayının aydınlığa kavuşması için YKB nın 14 yıllık müşterisi olmam dolayısıyla işbirlik ve yardımlarını beklemiş olmama rağmen banka tarafından tüm itirazlarıma sürekli kayıtsız kalınmıştır.
YKB ve AKBANK bankalarının kartlarıma sağladığı güvenlik sisteminin zaafiyetinden kaynaklanan ve tarafımdan gerçekleştirilmemiş işlem ve ücretlerin en kısa sürede tarafıma iade edilmesi yolu ile maddi ve manevi zararımın giderilmesini talep ettim.
Bankaların konuyla ilgili yazılı ve noter yolu ile yaptığım tüm itirazlarıma karşı duyarsızlığından ve halen zararımın, mağduriyetimin giderilmemiş olmasından şikayetçiyim.
YKB İŞLEMLERİ İTİRAZ ve DETAYLARI:
Benim tarafımdan yapılmayan YKB Bankası Vadesiz Hesabımdan Kredi Kartı ile yapılan ATM işlemleri :
1- İşlem Tarihi :05.03.2012 21:51:04
İşlem Refe : 201521775734
İşlem Yapılan Hesap : Gazibulvarı Şubesi – 72509876
Barkod : 2015247133204
Dekont Sıra No : -
Tutar : 1000 TL
Açıklama : ATM1230 Nakit para çekim işlemi 004301 0403 2150/
2- İşlem Tarihi :05.03.2012 21:51:44
İşlem Ref : 201522847840
İşlem Tipi : ATM HESAPTAN PARA ÇEKME BİLGİ FİŞİ KOMİSYONU
İşlem Yapılan Hesap : Gazibulvarı Şubesi – 72509876
Barkod : 2015247133402
Dekont Sıra No : 22657
Tutar : 0,4 TL
Açıklama : ATM1230 BİLGİ FİŞİ YAZDIRMA ÜCRETİ
Benim tarafımdan yapılmayan YKB Bankası Kredi Kartı Nakit Avans Çekimi ATM işlemleri:
3- İşlem Tarihi :04.03.2012
Tutar : 2000 TL
Açıklama : Florya Plus1 İstanbul (ATM den para çekimi)
4- İşlem Tarihi :04.03.2012
Tutar : 65 TL
Açıklama : Nakit Çekim Ücreti
AKBANK İŞLEMLERİ İTİRAZ ve DETAYLARI:
Benim tarafımdan yapılmayan Akbank Kredi Kartı Nakit Avans Çekimi ATM işlemleri:
Akbank 5218 0710 2811 0631 Axess Card bilgilerim kullanılarak 04.03.2012 tarihinde 2500 TL kredi kartımdan nakit avans çekimi, (Florya Şubesi bankamatiğinden)
Benim tarafımdan yapılmayan Akbank Bankası Vadesiz Hesabımdan Kredi Kartı ile yapılan ATM işlemleri:
Göztepe şubesi vadesiz hesabımdan 570 TL para çekilmiştir.(Florya Şubesi bankamatiğinden)
Kredi Kartı Limit Bilgilerim:
Max.Para Çekme Limiti :2000 TL
Mevcut Çekme Limiti :1000 TL
Yeni Para Çekme Limiti : 1000 TL
yani günlük max para çekme limiti 1000 TL olmasına rağmen toplamda 3070 TL, 04.03.2012 tarihinde yaklaşık 10-15 dakika içerisinde bankanızın Florya Şubesi bankamatiğinden para çekilmiştir.
Bunun dışında, vadesiz hesabımın SMS bildirimi olmasına rağmen olayın gerçekleştiği 04.03.2012 tarihinde hiçbir SMS bildirimi almadım. Turkcell müşteri hizmetlerini de arayarak o tarihte vadesiz hesabımdan
para çekildiğine dair Akbank tarafından SMS bildirmi gönderilmediğinin teyidini aldım.
Akbank kartı kart üyelik aidatı olarak ayrıca para talep etmektedir.
Kredi Kartı Kart Kullanıcısı Sorumlulukları ;
- Kredi kartı şifre gizliliği kredi kartı hamiline aittir.
- Ben kart bilgilerimi ve şifre bilgimi kimse ile paylaşmadım , kartım halen tarafımdan muhafaza edilmektedir.
Bankaların Görev ve Sorumlulukları ;
- Kredi Kartı ,ATM , ATM lerin güvenlik kameraları(uygun çözününürlükte güvenlik kamerası bulundurulması ve güvenlik kameralarının “Time synchronization” sağlanması işlemleri),
- POS makinaları,internet bankacılığı web arayüzü ve arayüzün güvenlik yazılımı,İşlem provizyonlarına cevap veren sistem ve bu sistemin güvenlik yazılımları ve bu yazılımların güncel tutulması bankaların sorumluluğundadır.
Bankaların Sağlayamadığı Sorumluluklar, beni ve benim gibi diğer kredi kartı kullanıcı müşterilerini mağdur etme nedenleri ;
1-) Bankalar tarafından üretilmiş Kredi Kartları , Kopyalanamayan Bir Teknoloji ile Üretilememiş olmasından , (Örneğin;Herbir Ethernet kartının bile bir MAC adresi var güvenliğin üst düzey ihtiyaç duyulduğu endüstriyel haberleşme sistemlerinde , değişken IP adresi sorgulaması yapılmaz , MAC adresi de sorgulanarak haberleşme yapılır.Yine başka bir örnek ise Turkcell , yurtdışından getirmiş olduğunuz modem yada telefon kayıtlı değil ise SIMCARD bloke oluyor. Bankanın verdiği kartlarda CHIPCARD olmasına rağmen, kartlar birileri tarafından kopyalanabiliyor ve benim gibi mağdurlar oluşuyor.)
2-) Pos makinaları yada ATM ler kullanılarak yapılan işlemlerde merkezi güvenlik sisteminiz provizyon işlem taleplerine cevap veren sisteminiz ve/veya severlarınızca kopyalanarak üretilmiş kartları yani banka tarafından üretilmemiş kartları algılayamamaktadır.
Provizyonlara cevap veren sistem banka tarafından üretilmiş kartlara provizyon veriyor iken kopyalanarak üretilmiş kartla yapılmaya çalışılan işlemlere ret yanıtı vermelidir.
Kopya kart ile yapılmak istenmiş işlemler sistem tarafından algılanamamış ve onay verilerek gerçekleştirilmesine inkanı verilmiştir.
Bankaların kartlarıma sağladığı güvenlik sisteminin zaafiyetinden kaynaklanan zararlarının ve tarafımdan gerçekleştirilmemiş işlem ve tutarları, tüm yazılı , sözlü ,resmi itirazlarıma rağmen bankanız tarafından ısrarla benden tahsil edilmeye çalışılmaktadır.
16.04.2012 tarihli gazete ve televizyon haberlerinde yer alan “Pizzacı kredi kartı dolandırıcılığı” benzeri bir metod ile bende mağdur edildim ve 16.04.2012 tarihli Kanal Türk ana haber bülteninde konu ile ilgili benzer şekilde dolandırılmış olmam nedeni ile , yani ya alışveriş mekezindeki pos makimasından yada ATM lere takılan bilmediğim ve farketmediğim kopyalama aparatları kullanılarak kart ve şifre bilgilerim kopyalanması nedeni ile ilgili röpörtaja katıldım.
Kart kopyalamasının nerede ve nasıl , para çekim işlemlerinin kimin tarafından yapıldığına ilşikin olarak tüm bilgi ve belgeler bankalarda bulunmaktadır.
Kart kopyalamasının nerede yapıldığına ilişkin bir sonuç çıkarabilmem için ;
Kredi Kartı ile sisteme online olunmuş fakat proyvizyon gerçekleştirilmemiş iş yeri POS makinası yada ATM nin işlemlerinin detaylarının bilgileri önemlidir.
Akbank ve YKB nın aynı anda sisteme online olduğu ve sadece 1 bankadan provizyon alındığı noktanın tespiti için önemlidir.Bu bilgiler kredi kartı kopyalama işlemi sisteme bağlı iken yapılıyor ise varsayımı için geçerlidir.
Savcılıkta devam eden yasal sürece paralel olarak ayrıca tüketici mahkemesinde dava açarak daha hızlı sonuç alabilir miyim?
Konu ile ilgili görüş ve önerilerinizi belirtmenizi rica ediyorum.
Özlem Ş.
Akbank Florya şubesinden 04.03.2012 tarihinde toplam 3070 TL ve YKB Florya şubesinden ise 04.03.2012 tarihinde 2000 TL ve 05.03.2012 tarihinde 1000 TL para çekilmesi işlemleri,
kredi kartı bilgileri ve kart şifre bilgilerim bilmediğim şekilde kopyalanarak üretilmiş kartlar ile gerçekleştirilmiştir. Banka tarafından üretilerek tarafıma gönderilmiş olan kart ve şifre bilgileri halen tarafımdan muhafaza edilmektedir.
Olayı farkettiğim an itibariyle Yapı Kredi Bankası ve Akbank kredi kartlarımı ve Finansbank (3 adet), Citibank (1 adet), AsyaBank (2 adet) kartımın tamamını iptal ettirdim. Savcılığa giderek suç duyurusunda bulundum. 08.04.2012 tarihinde Küçükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı’a suç duyurusunda bulundum, dosya numarası 2012/8931 dir. Halen ilgili dosyanın yasal süreçleri devam etmektedir. Akbank ve Yapı Kredi Bankasına sözlü, yazılı dilekçe ve resmi olarak noter yolu ile bahsi geçen işlemlere itiraz ve iade talebime rağmen bankalar itiraz ettiğim işlemler için geri ödeme yapmadılar. Dosya numarasını belirttiğim ve halen yasal süreci devam eden Savcılık soruşturmasına ve itirazlarıma verdikleri tek cevap ve tek gerekçeleri de "Kart ve şifre aynı anda kullanılmadığı taktirde para çekme işlemi gerçekleştirilemez" şeklindedir.
Ben halen ilgili kartlarımı muhafaza etmekteyim. Bankaların tarafıma verdiği ve dolandırılarak mağdur edilmeme neden olan YKB ve Akbank kredi kartlarının bankaların ürettiği orjinal kartlar kullanılmadan gerçekleştirildiğini ispat edebilecek sistem, makine ve bilirkişi, uzman görüşü ile gayet kolay ispat edilebilecektir. Mutlaka banka tarafından üretilmiş kart ile kopya kart arasındaki fark anlaşılabiliyordur.
Yaklaşık 1-1,5 ay önce işyerinden arkadaşım olan Şebnem Fırat'ı Akbank'tan arayıp "kredi kartınızın kopyalanmış olma olasılığına karşın kartınızı kullanıma kapattık" diyorlar. Bu duyarlılığı gösteren Akbank tüm yazılı itirazlarıma rağmen bu kadar duyarsızca itiraz ettiğiniz işlemler için "orjinal kartlar kullanılarak gerçekleştirilmiştir" cevabını vermektedir.
Bankaların ürettikleri kartlarının kopyalanmasında sorumluluk sahibi olmadıklarını düşünür şekilde verdikleri cevaptan çok rahatsızım. Hatta ve hatta olaya karşı ilgisiz ve vurdum duymaz tutumlarıyla psikolojimi bozdular. Kanunlar bankaları koruyor o nedenle rahatlar. İtiraz ettiğim işlemlerin, elimdeki kartlar yani Akbank ve Yapı Kredi Bankasının bana sağlamış olduğu kartlar kullanılmadan yapıldığını tespit edebilecek kişi /sistem /makina olduğu ve teknik olarak kanıtlanabilmesi mümkündür.
Bu konuda destek alabileceğim kişi, kurum bilgisi konusunda yardımınızı rica ediyorum. Yeterince maddi, manevi, psikolojik mağduriyet çektim. Olayın gerçekleştiği gün eşimin doğum günü nedeni ile misafirimiz vardı. Ertesi akşam da yeğenimin doğum günü vardı ve annemlerdeydik. Kartlar bende ve yanımda idi. Kesinlikle çalınmadı ve hiç bir şekilde bilgilerim hiç bir kimse ile paylaşılmadı. Tüm bunlara rağmen başıma gelenler tam bir fiyaskodur.
Savcılıkta devam dosya ile ilgili olarak Emniyet Müdürlüğüne kamera görüntülerini izlemek ve tespit etmek için gittim. Suçlu başörtüsü takmış ve ayrıca şal sarmış gözlerinden boynuna kadar. Kısaca sadece gözleri görünüyordu. Ne tanıdığım, ne de bildiğim biri. Banka yüzü gözü kapalı bir kişiye niçin benim bilgilerimi kopyalayarak kullanmaya çalışmasını niçin engelleyemiyor? Niçin beni mağdur ediyor? Bana ait bilgileri kopyalayarak, kullanabilecek kart üretmelerine niçin imkan sağlıyor (ürettiği kartın kopyalanabilmesi ve güvenlik sisteminin kopya kart işlemlerini algılayamaması) Ben niye mağdur oluyorum.
Maalesef ki bankalar sadece kendi çıkarları doğrultusunda cevap veriyorlar. Direk ihmalin de bende olduğunu iddia etmekten başka verdikleri bir cevap yok. Ben kartlarımın kullanımı ile ilgili olarak güvenlik ve şifre bilgilerinin paylaşılması konusunda asla ve asla herhangi bir ihmalim söz konusu olmadığı gibi kart ve şifre bilgilerimi kimse ile paylaşmadım o nedenle ısrarla itiraz etmekteyim. Dolayısıyla itiraz ettiğim tarafımdan yapılmamış ve itiraz edilmiş işlemlere ilişkin ödeme yapmayacağımı ve sadece tarafımdan yapılmış işlemlere ilişkin ödemeleri yapacağımı bankalara tekrar tekrar bildirdim. Yani bankalar itirazlarıma verdikleri cevaplardan da anlaşılacağı üzere sorumluluklarını sadece kart vermekle sınırlamış gibi sanıyorlar. Güvenlik sistemi yazılımları ve/veya bununla ilgili alt yapıyı oluşturmak gibi bir sorumlulukları yok sanki. Kabulün yanından bile geçmiyorlar.
Ben bu işlemleri yapmadım ve yapmakla suçlanıyorum, aslında bankaların güvenlik sistemlerinden kaynaklanan zararı bana ödetmeye çalıştığı gayet açıktır.
Teknik olarak chip card üzerinde belki de en son hangi işlemlerin yapıldığı log olarak tutulmaktadır. Orjinal kart ile üretilmiş kart kullanılarak yapılmış işlem arasında bir kod farkı mutlaka olmalıdır. Sistemdeki işlem kayıtlarında ID nosu v.s detayları internet bankacılığı sayfasında göremiyoruz ve bu detaylar banka tarafından görülebilen detaylardır. Bizimle paylaşmadıkları için kendilerini haklı olarak lanse etmektedirler. Olayların gerçekleşmesindeki tüm sorumluluğu bize yani müşterilerine yüklemektedirler.
Bankalar tarafından üretilerek tarafıma verilmiş olan kartlarıma ait kart ve şifre bilgileri hiçbir şekilde kimse ile paylaşılmamıştır ve halen tarafımda muhafaza edilmektedir. Tüm bunlara rağmen;
İtiraz ettiiğim işlemlere ilşkin olarak bankalardan gelen cevaplar “İtiraz edilen işlemler orginal kart ile yapılmıştır. Kart ve şifre bilgileri gizliliği kullanıcı sorumluluğundadır.” ifadelerinden;
- Banka güvenlik sistemleri kopya kart ile yapılan işlemleri algılayamamaktadır.
- Banka tarafından üretilerek müşterilerinize kullanmaları için verdiğiniz kartlar kopyalanabililen özellikte üretilmekteler.
(Örneğin;Herbir Ethernet kartının bile bir MAC adresi var güvenliğin üst düzey ihtiyaç duyulduğu endüstriyel haberleşme sistemlerinde, değişken IP adresi sorgulaması yapılmaz, MAC adresi de sorgulanarak haberleşme yapılır. Bankanın verdiği kartlarda CHIPCARD olmasına rağmen, kartlar birileri tarafından kopyalanabiliyor ve benim gibi mağdurlar oluşuyor. Başka bir örnek ise Turkcell sim kartınızı kullanarak yurt dışından getirdiğiniz telefon/modem i kayıt ettirip kullanmadınız ise sim kartınız otomatik kilitleniyor.)
- Banka, kameralarında tanımlanamayan kişilere, kartıma ve şahsıma ait limitleri kullandıran bir güvenlik sistemi kullanmaktalar. (Yüz karşılaştırma , mercek tanıma yada benzeri bir sistem kullanılabilirdi)
Güvenlik kamera kayıtlarının hangi amaç için kullanıldığını sormak istiyorum, ben olmama rağmen bu işlemlerin gerçekleşmesine niçin izin verilmiştir? Kartınız kopyalanabiliyor, güvenlik sisteminiz kopya kart işlemlerini algılamıyor ve 15000 TL limitli kartıma sağladığınız güvenlik bu kadar. Kamerada görünen kişinin kart sahibine ait olduğu niçin sorgulanmamıştır? Kartıma sağladığınız güvenlik sistemi zaafiyetinden ben mağdur ediliyorum.
Sisteminizin hatalarından kaynaklanan zararları müşterilerinizden tahsil etmek konusundaki ısrarınız ve yaklaşımınız nedeni ile ben ve benim gibi birçok kredi kartı kullanısının da kart kullanmamak ve kartlarını iptal ettirmek şeklinde tepkileri oluşmuştur. Ben her platformda yapmadığım ve itiraz ettiğim işlere karşı bankanızın tavrını ifade etmeye devam edeceğim. Bankanızın kartlarımıza sağladığı güvenliği verdiğiniz cevaplardan çok açık ve net anlaşılmaktadır. Bankanızın büyüklüğüne yakışır bir tavır sergilemesi gerekir iken beni çok şaşırtan bu yaklaşımınız hiç adil değildir.
İtiraz ettiğim işlemlerin tarafımdan yapılmadığını belgeleyecek tüm belge ve bilgiler (gerek kamera kayıtları, gerek kopya kart ile yapılmış işlemin kopya kart ve banka tarafından üretilmiş kart arasında mutlaka bir fark olması gerektiği düşünüldüğünde kart ID nosu yada başka bir code numarası bilgisi ya da adı ne ise) bankaların güvenlik sistemlerinde yer almaktadır ya da alması gerekmektedir. Tekrar bildirmek istiyorum bankalarca verilmiş kartlar halen tarafımdan muhafaza edilmektedir, gerektiğinde güvenlik sisteminizin kopya kartı algılayıp algılamadığının kontrolü için ilgili yasal mercilere teslim edilecektir. Ne kart , ne de şifre bilgimi hiç kimse ile paylaşmadığımı tekrar ediyorum.
Konuya ilişkin olarak da dolandırıcılık olayının aydınlığa kavuşması için YKB nın 14 yıllık müşterisi olmam dolayısıyla işbirlik ve yardımlarını beklemiş olmama rağmen banka tarafından tüm itirazlarıma sürekli kayıtsız kalınmıştır.
YKB ve AKBANK bankalarının kartlarıma sağladığı güvenlik sisteminin zaafiyetinden kaynaklanan ve tarafımdan gerçekleştirilmemiş işlem ve ücretlerin en kısa sürede tarafıma iade edilmesi yolu ile maddi ve manevi zararımın giderilmesini talep ettim.
Bankaların konuyla ilgili yazılı ve noter yolu ile yaptığım tüm itirazlarıma karşı duyarsızlığından ve halen zararımın, mağduriyetimin giderilmemiş olmasından şikayetçiyim.
YKB İŞLEMLERİ İTİRAZ ve DETAYLARI:
Benim tarafımdan yapılmayan YKB Bankası Vadesiz Hesabımdan Kredi Kartı ile yapılan ATM işlemleri :
1- İşlem Tarihi :05.03.2012 21:51:04
İşlem Refe : 201521775734
İşlem Yapılan Hesap : Gazibulvarı Şubesi – 72509876
Barkod : 2015247133204
Dekont Sıra No : -
Tutar : 1000 TL
Açıklama : ATM1230 Nakit para çekim işlemi 004301 0403 2150/
2- İşlem Tarihi :05.03.2012 21:51:44
İşlem Ref : 201522847840
İşlem Tipi : ATM HESAPTAN PARA ÇEKME BİLGİ FİŞİ KOMİSYONU
İşlem Yapılan Hesap : Gazibulvarı Şubesi – 72509876
Barkod : 2015247133402
Dekont Sıra No : 22657
Tutar : 0,4 TL
Açıklama : ATM1230 BİLGİ FİŞİ YAZDIRMA ÜCRETİ
Benim tarafımdan yapılmayan YKB Bankası Kredi Kartı Nakit Avans Çekimi ATM işlemleri:
3- İşlem Tarihi :04.03.2012
Tutar : 2000 TL
Açıklama : Florya Plus1 İstanbul (ATM den para çekimi)
4- İşlem Tarihi :04.03.2012
Tutar : 65 TL
Açıklama : Nakit Çekim Ücreti
AKBANK İŞLEMLERİ İTİRAZ ve DETAYLARI:
Benim tarafımdan yapılmayan Akbank Kredi Kartı Nakit Avans Çekimi ATM işlemleri:
Akbank 5218 0710 2811 0631 Axess Card bilgilerim kullanılarak 04.03.2012 tarihinde 2500 TL kredi kartımdan nakit avans çekimi, (Florya Şubesi bankamatiğinden)
Benim tarafımdan yapılmayan Akbank Bankası Vadesiz Hesabımdan Kredi Kartı ile yapılan ATM işlemleri:
Göztepe şubesi vadesiz hesabımdan 570 TL para çekilmiştir.(Florya Şubesi bankamatiğinden)
Kredi Kartı Limit Bilgilerim:
Max.Para Çekme Limiti :2000 TL
Mevcut Çekme Limiti :1000 TL
Yeni Para Çekme Limiti : 1000 TL
yani günlük max para çekme limiti 1000 TL olmasına rağmen toplamda 3070 TL, 04.03.2012 tarihinde yaklaşık 10-15 dakika içerisinde bankanızın Florya Şubesi bankamatiğinden para çekilmiştir.
Bunun dışında, vadesiz hesabımın SMS bildirimi olmasına rağmen olayın gerçekleştiği 04.03.2012 tarihinde hiçbir SMS bildirimi almadım. Turkcell müşteri hizmetlerini de arayarak o tarihte vadesiz hesabımdan
para çekildiğine dair Akbank tarafından SMS bildirmi gönderilmediğinin teyidini aldım.
Akbank kartı kart üyelik aidatı olarak ayrıca para talep etmektedir.
Kredi Kartı Kart Kullanıcısı Sorumlulukları ;
- Kredi kartı şifre gizliliği kredi kartı hamiline aittir.
- Ben kart bilgilerimi ve şifre bilgimi kimse ile paylaşmadım , kartım halen tarafımdan muhafaza edilmektedir.
Bankaların Görev ve Sorumlulukları ;
- Kredi Kartı ,ATM , ATM lerin güvenlik kameraları(uygun çözününürlükte güvenlik kamerası bulundurulması ve güvenlik kameralarının “Time synchronization” sağlanması işlemleri),
- POS makinaları,internet bankacılığı web arayüzü ve arayüzün güvenlik yazılımı,İşlem provizyonlarına cevap veren sistem ve bu sistemin güvenlik yazılımları ve bu yazılımların güncel tutulması bankaların sorumluluğundadır.
Bankaların Sağlayamadığı Sorumluluklar, beni ve benim gibi diğer kredi kartı kullanıcı müşterilerini mağdur etme nedenleri ;
1-) Bankalar tarafından üretilmiş Kredi Kartları , Kopyalanamayan Bir Teknoloji ile Üretilememiş olmasından , (Örneğin;Herbir Ethernet kartının bile bir MAC adresi var güvenliğin üst düzey ihtiyaç duyulduğu endüstriyel haberleşme sistemlerinde , değişken IP adresi sorgulaması yapılmaz , MAC adresi de sorgulanarak haberleşme yapılır.Yine başka bir örnek ise Turkcell , yurtdışından getirmiş olduğunuz modem yada telefon kayıtlı değil ise SIMCARD bloke oluyor. Bankanın verdiği kartlarda CHIPCARD olmasına rağmen, kartlar birileri tarafından kopyalanabiliyor ve benim gibi mağdurlar oluşuyor.)
2-) Pos makinaları yada ATM ler kullanılarak yapılan işlemlerde merkezi güvenlik sisteminiz provizyon işlem taleplerine cevap veren sisteminiz ve/veya severlarınızca kopyalanarak üretilmiş kartları yani banka tarafından üretilmemiş kartları algılayamamaktadır.
Provizyonlara cevap veren sistem banka tarafından üretilmiş kartlara provizyon veriyor iken kopyalanarak üretilmiş kartla yapılmaya çalışılan işlemlere ret yanıtı vermelidir.
Kopya kart ile yapılmak istenmiş işlemler sistem tarafından algılanamamış ve onay verilerek gerçekleştirilmesine inkanı verilmiştir.
Bankaların kartlarıma sağladığı güvenlik sisteminin zaafiyetinden kaynaklanan zararlarının ve tarafımdan gerçekleştirilmemiş işlem ve tutarları, tüm yazılı , sözlü ,resmi itirazlarıma rağmen bankanız tarafından ısrarla benden tahsil edilmeye çalışılmaktadır.
16.04.2012 tarihli gazete ve televizyon haberlerinde yer alan “Pizzacı kredi kartı dolandırıcılığı” benzeri bir metod ile bende mağdur edildim ve 16.04.2012 tarihli Kanal Türk ana haber bülteninde konu ile ilgili benzer şekilde dolandırılmış olmam nedeni ile , yani ya alışveriş mekezindeki pos makimasından yada ATM lere takılan bilmediğim ve farketmediğim kopyalama aparatları kullanılarak kart ve şifre bilgilerim kopyalanması nedeni ile ilgili röpörtaja katıldım.
Kart kopyalamasının nerede ve nasıl , para çekim işlemlerinin kimin tarafından yapıldığına ilşikin olarak tüm bilgi ve belgeler bankalarda bulunmaktadır.
Kart kopyalamasının nerede yapıldığına ilişkin bir sonuç çıkarabilmem için ;
Kredi Kartı ile sisteme online olunmuş fakat proyvizyon gerçekleştirilmemiş iş yeri POS makinası yada ATM nin işlemlerinin detaylarının bilgileri önemlidir.
Akbank ve YKB nın aynı anda sisteme online olduğu ve sadece 1 bankadan provizyon alındığı noktanın tespiti için önemlidir.Bu bilgiler kredi kartı kopyalama işlemi sisteme bağlı iken yapılıyor ise varsayımı için geçerlidir.
Savcılıkta devam eden yasal sürece paralel olarak ayrıca tüketici mahkemesinde dava açarak daha hızlı sonuç alabilir miyim?
Konu ile ilgili görüş ve önerilerinizi belirtmenizi rica ediyorum.
Özlem Ş.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)