9 Temmuz 2012 Pazartesi

Tüketicinin bilgisi olmadan sigorta yapmak suçtur

Hürriyet gazetesi yazarı Noyan Doğan 9 Temmuz 2012 tarihli yazısında tüketicinin bilgisi dışında yapılan sigorta işlemlerinin suç kapsamında olduğunu kendi yaşadığı hikaye ile dile getirmiş.

Sonda söyleyeceğimi başta söyleyeyim; tüketiciyi haberdar etmeden, bilgi vermeden, emrivaki sigorta yapmak; hem kanunlara aykırıdır, hem etik değildir, hem de sigorta sistemine yönelik güven erozyonu yaratır. Bu kadar açık söylüyorum. Şimdi, ‘bu da nereden çıktı’ diyeceksiniz. Bizzat yaşadığım bir olayı anlatayım da neden bu kadar tepkili olduğumu anlayın.

Geçen hafta cep telefonuma, emeklilik ve hayat şirketlerinin birinden mesaj geldi: “Adınıza ferdi kaza sigortası düzenlenmiştir, adresinize gönderilecektir.” Daha, ‘bu da nereden çıktı’ demeye kalmadan, iki gün sonra gazeteye bir zarf geldi. Baktım, gerçekten de adıma ferdi kaza sigortası düzenlenmiş.

Benim böyle bir talebim oldu mu? Hayır... Biri bana bu konuda bilgi verdi mi? Hayır. Adamlar kendi kafalarına göre poliçe düzenleyip, göndermişler. Hangi şirket mi? Benim için olay önemli olduğu için genelde şirket adı vermiyorum. Bu sefer de diğer şirketler, ‘hepimizi zan altında bırakıyorsun, şirketi açıkla kardeşim’ deyip, tepki gösteriyorlar. Haklılar da. Ama şu kadarını söyleyeyim. Bu şirket, yakın geçmişte büyük bir bankanın emeklilik ve hayat şirketiydi. Banka, tüm hisselerini yabancı bir gruba sattı, şirketin adı da değişti.
Devam ediyorum. Poliçeyi inceledim. Adım, soyadım, doğum tarihim. Ev telefonum ki, o da yanlış. Bir de gazetenin adresi yazılı; o kadar. Başka da bilgi yok. 


BU NASIL SİGORTACILIK ANLAYIŞI
Sıkı durun, asıl bomba şimdi geliyor. Yıllık yapılan bu sigortanın primi ne kadar biliyor musunuz? 270 lira. Bugün en baba ferdi kaza sigortasının primi 40 lira, bilemediniz 50 liradır. Hadi, 70 lira olsun. Bizimkinin bedeli ise 270 lira. 

Daha vahimi de var. Poliçenin ödeme şeklinde aynen şu yazıyor: “Hesaptan otomatik.” Hangi banka... Hangi hesap. Hiçbir bilgi yok. Yani, nereden bakarsan bak tam bir garabet.

Bitmedi. Asıl kabus bundan sonra başlıyor. Sigortayı inceledikten sonra, o sinirle, poliçede yazılı iletişim merkezini aradım. İki-üç kere üst üste arayıp, yarım saat de bekledikten sonra nihayet, müşteri temsilcisine ulaşabildim. “Ben böyle bir sigorta istemedim, bana sormadan hangi hakla poliçe düzenlersiniz” diyerek konuya girdim. Aldığım cevap, daha da vahim: “Kredi kullanmışsınızdır.” Müşteri temsilcisi hangi bankayla çalıştıklarını, benim hangi bankadan kredi kullandığımı söyleme zahmetine bile girmiyor. 

Çıldırmamak işten değil. Kredi kullanmadım, bu bir... İkincisi, kullansam bile banka zaten o anda sigortayı yapıp, kredi sözleşmeli ile birlikte imzalatıyor ki, o da hayat sigortası olmak zorunda, ferdi kaza poliçesi değil. 
Lafı uzatmayayım. Uzun uğraşlardan sonra müşteri temsilcisinden, “Kaydınızı aldım, üç iş günü içinde poliçeniz iptal edilecek” cevabını alabildim. İptal edildi mi, edilmedi mi bilmiyorum. Takip edeceğim. 


YENİ TİCARET KANUNUNA GÖRE AĞIR SUÇ
Olaya bakın siz. Adamlar, benden habersiz, kendi kafalarına göre poliçe düzenleyecekler, poliçeyi de sadece kendileri imzalayacaklar. Bende onu iptal ettirmek için çırpınıp, duracağım.

Başta söylediğimi bir kere daha tekrarlayayım. Tüketiciyi bilgilendirmeden, tüketicinin onayı olmadan, emrivaki sigorta poliçesi düzenlemek; hem sigortacılık hem de tüketici kanununa göre suçtur. Hele ki, yeni Türk Ticaret Kanunu’na göre daha da ağır suçtur. 

Sigorta yapılırken şirketlerin izleyeceği yol, kanunda açıkça belirtilmiştir. Önce, tüketici satın aldığı sigorta konusunda bilgilendirilecek... Sadece bilgilendirilmekle kalınmayacak tüketiciye, bilgilendiğine dair form imzalatılacak. Onda sonra sigorta poliçesi düzenlenecek ve bu poliçeyi her iki taraf da imzalayacak. Yok, eğer bu poliçe telefon üzerinden satılıyorsa, mutlaka tüketicinin onay verdiğine dair de telefon kaydı tutulacak.

Noyan Doğan - 09/07/2012 - Hürriyet

http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/20942459.asp

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder