31 Ocak 2012 Salı

Bal alırken dikkat!

Son dönemlerde bal reklamları hayli revaçta. 4 kilosu 60 TL polen hediyesiyle birlikte kargo dâhil 100 TL'ye satılan ballar ne kadar doğal?

Yoksa bazı uyanıklar ‘bal alacak çiçeği' iyi mi biliyor? Sahtesini anlamanın mümkün olmadığı ucuz balları işin uzmanlarına sorduk.

Günün herhangi bir vakti ev, iş veya cep telefonunuzun tanımadığınız bir numara tarafından aranması bal gibi mümkün! Telefonu açtığınız an otomatik bir ses tonu, bilmem ne ballarının 4 kilosunu 100 TL'ye sattıklarını belirterek sizden sipariş almaya çalışabilir. Hadi bundan yırttınız diyelim, kumandayı elinize alıp televizyon kanalları arasında dolaşmaya başladığınızda bu kez dakikalarca süren petek, süzme ve karakovan bal reklamlarına mutlaka yakalanırsınız…



Son dönemde hayli artan bal reklamları ağzımızın tadını bozabilir mi? 4 kilogram doğal balı, 60 TL değerindeki polen ve 20 TL kargo ücreti dâhil 100 TL'ye almak mümkün mü? Ünlü isimleri de reklamlarında kullanarak televizyon ekranından bal satan bu firmalara telefonla ve mail yoluyla defalarca ulaşmaya denememize rağmen bize geri dönen ve sorularımıza cevap veren olmadı. İnternetteki form sitelerinde alınan balların bir ay içinde şekerlendiği, eksik gramajda bal gönderildiğine dair tonlarca şikâyet var. Satılan ucuz balların glikozla yapıldığını söyleyenler de var, direkt üreticiden alındığı için bu kadar ucuza verildiğini belirten de. Ancak bir gerçek var ki, o da gerçek bal ile sahte balı normal bir insanın ayırt etmesinin mümkün olmadığı. Balın bozdolabında şekerlendiği, gerçek balın sürekli akışkanlığa sahip, normal balın kokusuz ve kıvamının daha katı olduğu gibi halk arasında kulaktan kulağa yayılan ve uygulanan ayırt etme bilgilerinin çok da yeterli ve sağlıklı olduğunu söyleyemeyeceğiz. Çünkü doğal olmayan bal üretenler bütün bu özelliklere sahip bal üretme noktasında da maharet sahibi. Genelde arı görmemiş bal olarak da isimlendirilen bu ürünler, tamamen yapay olarak, glikoz, fruktoz gibi şekerlerin, içlerine birtakım esans ve gıda boyaları katılarak bal kıvamına getirilmesiyle elde ediliyor. Sahte balın içine zaman zaman koku ve aroma için tüketiciyi aldatmaya yönelik doğal bal ilavesi de yapılabiliyor. Ancak laboratuvarlarda uzun süren araştırmalar sonucunda balın kalitesi anlaşıldığına göre aldığımız kilolarca bal ile ağzımıza ancak bir parmak bal çalınması ihtimal dâhilinde.

Ülkemizde bal daha çok şifa niyetine tüketilen bir ürün. Mideye, kalbe, damarlara, kana ve ciğerlere sayısız etkileri var. Uykusuzluğa çözüm olduğu kadar, şeker hastaları için de faydalı. Hâliyle hastaların ve çocukların fazlaca tükettiği balı alırken üzerinde Tarım Bakanlığı'nın izni ve organik sertifikası olan balları tercih etmek gerekiyor. Özellikle Doğu illerinin adı kullanılarak çarşı pazarda satılan ve Türk Gıda Kodeksi'ne uygun olmayan balların yurtdışından ülkemize sokularak piyasaya sürüldüğü yıllardan beri dillendiriliyor. İçeriklerinin ve üretilme ortamlarının belirsizliği sebebiyle tüketici sağlığını tehdit eden bu balları tercih etmek ağzınızın tadını kaçırabilir. Bunun yanında petekli bal üretimi için kolonilere balmumundan yapılan plakalar yerine daha ucuz petrol ürünü mum karıştırılması kansere davetiye çıkarıyor. Bal standardı ve kodeksi balda glikozu yasaklasa da fabrikalarda mısırdan üretilen ticari glikozun içine bir miktar polen, renklendirici ve esans katılarak satılan ya da arılara şeker şurubu/glikoz verilerek elde edilen ballar piyasada rahatlıkla müşteri buluyor. Aynı zamanda özellikle son dönemlerde yurtdışından ülkemize gönderilen naftalinli ballar piyasada rahatlıkla satılıyor. Arıcıların kovanlarındaki mum güvesi zararlısına karşı kullandığı petrol ürünü naftalinler, uçucu ve balmumu tarafından emilme özelliğinin bulunması sebebiyle kolayca bala geçebilen bir madde ve kanserojenlik sıralamasında dünyadaki en önemli 10 maddeden biri. İç piyasadaki ballarda naftalin kalıntı analizi maalesef yapılmıyor.

30 yıldır arıcılık yapan Mehmet Demircioğlu, piyasada satılan balların mübalağa olduğunu belirterek doğal bir balın 50 TL'den aşağıya satılamayacağına dikkat çekiyor: “15 TL'ye petekli bal satılıyor; ama bunlar şeker yedirmek suretiyle elde ediliyor.

 Gece küvetten arıya şeker şurubu veriyor, gündüz de çiçeğe gidiyor. Piyasada çam balı var, en ucuz bal odur. Kalitesi düşüktür. Pamuk çiçeği balı vardır. 4 kilosu 100 TL'ye satılan balların asla kaliteli bal olduğunu düşünmüyorum. Yurtdışından, kaçak yollardan da getiriyor olabilirler. Ben kestane ve ıhlamur balının kilosunu 50 TL'ye veriyorum. Toptan alınırsa 30 TL'ye verilir.” Terzioğlu, gerçek bal ile sahte balı normal bir insanın ayırt etmesinin mümkün olmadığını ve sıkı bir denetimin şart olduğunu kaydediyor.

Peki piyasadaki balların denetimi nasıl ve kim tarafından yapılıyor? Bu konuda yetkili merci Tarım Bakanlığı. Sürekli olarak bal üreten firmaları yakından denetleyen bakanlık, zaman zaman sahte bal üreten firmaların isimlerini de afişe ederek sahte balın önüne geçmeye çalışıyor. Son dönemde artan bal reklamlarına ilişkin sorumuza bakanlık yetkilileri şu cevabı veriyor: “Medya organları yoluyla satışta bulunan firmalar hakkında kurumumuza da değişik kanallarla ihbar ve şikâyetler intikal etmektedir. Bu ihbar ve şikâyetler doğrultusunda yapılan araştırmalar neticesinde, bu şekilde bal ve arı ürünü satışı yapan firmalar hakkında özellikle olası bir tağşişin (karıştırma) tespiti amacıyla mevcut olarak yürütülmekte olan ‘Bal Denetim Programı'na ek olarak kapsamlı bir kontrol ve denetim çalışması başlatılmıştır.” 174 Alo Gıda Hattı, Bimer (Başbakanlık Bilgi İşlem Merkezi) başvuruları ve şahıs dilekçeleri doğrultusunda her ürün ile ilgili resmî kontrollerin yapıldığına ve numuneler alındığına dikkat çekiliyor. 2011 yılı içerisinde kasım ayı itibarı ile 660 arı ürünleri üretim yerinin denetlendiğini ve 1130 arı ürünü numunesi alındığını kaydeden yetkililer, balın besleyici özelliklerinin yaygın olarak bilinmesinin, bal ve diğer arı ürünlerini dünya genelinde popüler hâle getirdiğini ve yüksek bir talep oluşturduğunu ifade ediyor: “Bu talep neticesinde bir yandan kaliteli balın fiyatı artarken diğer yandan sahte yollarla üretim de artmaktadır. Balda yapılan taklit ve tağşişin önüne geçebilmek için riske dayalı kapsamlı bir denetim ve kontrol planı başlatılmıştır.” En son olarak televizyonlardaki bal reklamlarına yönelik şikayetler artınca topu RTÜK'e atan Tarım Bakanlığı, yeni çıkacak gıda denetim yasası ile birlikte bu tarz yanıltmaların önüne daha süratle geçebileceklerini kaydediyorlar. Her bal üreticisinin bağlı bulunduğu Gıda, Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüklerinde kayıt olması gerektiğine dikkat çeken Bakanlık, 2010 yılında ülkemizde organik 25 bin 607 kovan ve 208 bin 14 ton bal üretimi bulunduğunu belirtiyor.

Durum böyle iken son dönemde artan bal reklamları tüketici üzerinde nasıl bir psikoloji doğurdu, sorusuna cevap aramak için Altıparmak Gıda Pazarlama Direktörü Gürsal Gürarda'ya başvurduk. TV'de bal satan firmaların bir anda bu kadar artış göstermesinin tüketicilerde kafa karışıklığına sebep olduğunu belirten Gürarda, “Bu satış yönteminin meydana getirdiği etkinin temelinde ne yazık ki tüketicilerin gıda maddeleri konusunda yetersiz bilgi birikimine sahip olmaları yatıyor. Özellikle de bal kategorisinde tüketicilerin bilinç düzeyinin yükseltilmesi gerekiyor. Gerek bal gerekse tüketici hakları konusunda bilinç artıkça, bu durumun tersine döneceğine inanıyoruz. Burada tüketici tarafından sorgulanması gereken asıl mesele; sadece bal değil, herhangi bir gıda maddesinin TV aracılığıyla satışının doğru olup olmadığı konusudur. Söz konusu satış kanalları gıda güvenliği anlamında denetlenemediği için bu durum tüketiciler açısından risk taşıyor.” diyor. Fiyatın balın gerçek yahut hileli olduğunun bir göstergesi olamayacağına dikkat çeken pazarlama direktörü, bal doğal bir ürün olduğu için (tabii eğer satışa sunulan bal gerçekten doğal, sahte veya hileli değilse) aslında fiyatını da doğanın kendisinin belirlediğini kaydediyor. Üretimin çok olduğu dönemde bal fiyatlarının düşebileceğini belirten Gürarda, nerede satılırsa satılsın, detaylı laboratuvar analizi yapılmadan piyasada ucuza satılan balların gerçekliğinden söz etmenin mümkün olamayacağını söylüyor. Altıparmak Gıda bünyesindeki tüm balların Avrupa'nın en kapsamlı dört eş değer bal analiz laboratuvarı arasında yer alan Altıparmak Ar-Ge ve Kalite Kontrol Laboratuvarı'nda 65 parametrede ve milyarda 1 (mg / kg) hassasiyette analiz edilerek satışa çıkarıldığını ifade ediyor. Piyasada tüketilen bal artışından memnun olan Gürsal Gürarda yine de tüketiciyi uyarmadan edemiyor: “Ülkemizde sahte, hileli bal sorunu olduğu bir gerçek... Altıparmak Gıda olarak her fırsatta bal konusundaki bilincin artmasını destekleyici çalışmalar yapıyoruz.”

Evet, ‘bal olan yerde sinek de çok olur' demiş atalarımız. Gerçek bal yemek isteyen tüketicilere düşen şey Tarım Bakanlığı'ndan izin almış, sürekli denetime tabi tutulan balları tercih etmek. Yoksa şifa niyetine bal yiyeyim derken kanserojen ihtiva eden ürünleri tüketerek ‘er kişi niyetine' sedasını duyabilirsiniz.


 Remzi Özbay (Kaçkar Bal Yönetim Kurulu Başkanı): Bal, hileye çok müsait bir üründür
“Piyasada satılan ballar Nasreddin Hoca'nın kedi-ciğer fıkrasını hatırlatıyor. Ciğer burada ise kedi nerede, kedi bu ise ciğer nerede? Oturup hesaplıyorum. Kargo masrafı 20 TL tutar, 60-70 TL polen veriyorlar. Televizyonlara verilen reklam parasını da dâhil edin buna. Bal şifalı bir şey, bedava yedirsinler tabii. Ama gerçek bal mı bu belli değil. Birçok müşterimiz bizi arıyor, kafaları karışık; size fazla mı para ödüyoruz diyorlar. Birçoğu bu balı bizim sattığımızı sanıyor. Ben Türkiye'nin en kaliteli bal üreticilerinden birisiyim, o fiyata bunu satmam mümkün değil. Piyasada satılan balları şeker ve glikoz ile üretip satsalar bile bu fiyata satılamaz. İçine ne katıyorlar bilmiyorum. Burada büyük bir rant var. Kur'an-ı Kerim'de ayetle övülen bal ve arıların düzenine böyle müdahale etmek, ayetin bir harfini değiştirmekle aynı şey bana kalırsa. Biz balın hilelerinden anlamadığımız için kulaktan dolma şeyler duyuyorum. Hileye çok müsait bir üründür bal. Rengi ve kıvamı organik balın aynısı bal yapabilirler. İyi denetlenerek, organik sertifika alan balları tercih etmek lazım. Her sene özel bir firma haberli yahut habersiz beş kez bizi denetlemeye gelir. Bizim ballarımız konvansiyonel bal ile aynı rafta satılmıyor zaten. Gerçek balda son kullanma tarihi de olmaz. Türkiye'deki bal kodeksi gereği mecburen son kullanma tarihi koymak zorunda kalıyoruz. Organik bal ile konvansiyonel bal arasında sayısız farklar vardır. Konvansiyonel bal üreticileri, peteklerde petrolden üretilen lifler kullanır. Buna bakanlık müsaade veriyor. Arılarda farklı arı hastalıkları oluyor. Bununla ilgili çeşitli kimyasal ilaçlar kullanılıyor. Organik balda ise bu ilaçları asla kullanamazsın, doğal ilaçlar kullanma zorunluluğu var. Türkiye'de yüzde 5 organik bal üretiliyorsa geri kalan balın tamamı organik olmayan baldır. Bal ormanı projeleri son dönemde hız kazandı, bu sevindirici gelişme. Biz ürettiğimiz organik balın kilosunu toptan 150 TL'ye satıyoruz. Bayilerimiz bunu 250-300 TL arasında satıyor. Bizim balların tamamı kayıtlıdır, onun haricinde bal satamazsınız. Sadece arının ürettiği balı tüketmek lazım şifa arıyorsak. Bunun içinde organik bal etiketi olan balları tüketmek gerekiyor. Başka çözümü yok.

Kaynak: http://www.samanyoluhaber.com

Sevgiliye 45 gün solmayan gül

Isparta gülünün uzun süre muhafaza edilmesi için Süleyman Demirel Üniversitesi (SDÜ) Gül ve Gül Ürünleri Araştırma Merkezi'nde yapılan araştırmalar sonuç verdi. Tüp içerisinde 45 gün muhafaza edildikten sonra saksıya da dikilebilen gül üretildi. Hediyelik tasarlanan ürün Gülbirlik tarafından 14 Şubat Sevgililer Günü'nden önce satışa sunulacak.




İLGİNÇ BİR ÜRÜN
Bugüne kadar kozmetik ürünleri konusunda Isparta'da epey mesafe alındığına dikkat çeken Gülbirlik Genel Müdürü Hasan Çelik, şöyle konuştu: "Ama hiç bir hediye bunun kadar büyük boşluğu dolduracak özelliğe sahip değil. SDÜ'deki arkadaşlar tarafından yapılan özel bir çalışma. Tüp içerisinde canlı gül üretildi. Gülü tüpe hapsettik. Çok ilginç bir ürün. Hediyeleşmede çok özel bir anlam taşıyacak. Canlı gülün kalıcılık süresi çok daha uzun olacak. Gül, tüpün içindeki renkli sıvılarla besleniyor. O tüpün
içerisindeki renk açacak gülün rengini gösteriyor. Tüpün içerisine fidan yerleştikten sonra 20-25 günde çiçek açıyor. Bir 20 gün daha çiçek olarak ömrünü tamamlıyor. Tüpten çıkarıldıktan sonra bir saksıya aktarılarak sergilenmeye devam ediliyor."

  SEVGİLİLER GÜNÜNDEN ÖNCE SATIŞA SUNULACAK
Isparta adına çok güzel bir ürün geliştirildiğini belirten Çelik, şunları söyledi: "Isparta gülünü sembolize etme noktasında kalıcı ve kayda değer bir ürün olduğunu düşünüyoruz. 14 Şubat Sevgililer Günü'nden önce satışa sunacağız. Büyük bir patlama yapacağını düşünüyoruz. Bugüne kadar hiç görülmemiş bir ürün. Beklentimiz çok yüksek. Fiyatı da tüm ürünlerde olduğu gibi her kesimden müşteriye hitap edecek şekilde olacak. Seri üretim şansımız var. İhtiyaca cevap verebilecek durumdayız."

Alkolsüz bira, alkolün ilk adımı

Alkolsüz birada binde 26 oranında alkol bulunuyor
Alkolsüz olduğu iddia edilen biranın Çanakkale Gıda Kontrol Laboratuvarı'ndaki incelemesi tamamlandı. Hazırlanan rapor, reklamlardaki 'alkolsüz' ifadesinin gerçek dışı olduğunu ortaya koydu. Üründe binde 26 oranında alkol tespit edildi. Psikiyatri Profesörü Nevzat Tarhan, olayın bir başka boyutuna dikkat çekerek "Sigara nasıl esrara kapı açıyor. Bu biralar da alkol bağımlılığına kapı aralıyor." dedi.
Tüketici Hakları Genel Başkanı Ömer Keser ise bu ürünün piyasadan toplatılması gerektiğini söyledi.
Gazete sayfaları bira, rakı ve alkollü içki reklamlarıyla dolu. Vatandaşlar, alkol tüketmeye çağrılıyor. Bazı bira reklamlarındaki 'alkolsüz' ifadesi dikkat çekici. Kırklareli Üniversitesi öğretim görevlisi ve Yeşilay Kırklareli temsilcisi Ali Karakoç, işte bu ürünlerde alkol olup olmadığının tespiti için geçtiğimiz aylarda Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı'na bağlı Çanakkale Gıda Kontrol Laboratuvar Müdürlüğü'nün kapısını çalıyor. Alkolsüz olduğu ileri sürülen biranın incelenmesini talep ediyor. Laboratuvarda yapılan inceleme geçtiğimiz günlerde tamamlandı. Hazırlanan rapor, reklamlardaki 'alkolsüz' ifadesinin tamamen gerçek dışı olduğunu ortaya koyuyor. Buna göre, söz konusu üründe binde 26 oranında alkol bulunuyor.
Ali Karakoç, biradaki alkolün vakumla azaltılması sonucu 'sözde' alkolsüz bira üretildiğini anlatıyor. Karakoç, "Tadı normal bira tadına çok benzediği için, normal biraya ve alkole başlamayı kolaylaştırıyor. Çocukları ve gençleri alkol ile tanıştırmanın en masum yolu olarak bulunmuş, daha önce de birkaç kere denenmiş bir yöntem. 2008 yılı 'Türkiye Ergen Profili Araştırması' verilerine göre alkolü ilk deneme ve kullanma yaşı ağırlıklı olarak 12-17 yaş aralığında gerçekleşiyor. Bu yaş grubundaki gençlerin yüzde 11'i yılda bir-iki kez de olsa alkol kullanıyor. 'Alkolsüz' denilen bira da bu süreci hızlandıracak." diyor. İngiltere'de 18 yaşından küçükler için açılan alkolsüz bira satan birahanelere giden gençlerin hepsinin, 18 yaşına girerken alkollü birahanelerin ve meyhanelerin en sadık müşterileri olduğunu anlatıyor.
Kimya Profesörü Mustafa Nutku ise, "Oranı önemli değil, çocuklarımıza alkol 'alkolsüz' diye satılıyor." ifadesini kullanıyor. Nutku, alkolsüz bira adıyla vatandaşın aldatıldığını kaydediyor. İçeceklerde binde 5 alkolü normal gösteren Türk Standartları Enstitüsü'nün mevzuatının değiştirilmesi gerektiğini anlatıyor.
Psikiyatri Profesörü Nevzat Tarhan ise olayın bir başka boyutuna dikkat çekiyor. Tarhan, "Sigara nasıl esrara kapı açıyor. Bu biralar da alkol bağımlılığına kapı aralıyor. Önlem alınmalı. Ürünlerin üzerine 'alkole başlamada ilk adım olabilir' yazılmalı." şeklinde konuşuyor. Tüketici Hakları Merkezi Genel Başkanı Ömer Keser, alkollü biranın 'alkolsüz' diye satılmasının tüketiciyi aldatma olduğunu belirtiyor. "Bu biralar piyasadan toplatılmalı." diyor.

DİYANET: ALKOLSÜZ BİRA OLMAZ
Diyanet İşleri Başkanlığı ise biranın alkolsüzünün olmayacağını belirtiyor. İçmenin caiz olmadığı aktarılıyor. Diyanet'in Alo Fetva Hattı, "Bu ürünlere dışarıdan alkol enjekte edildiği ve doğal meyveler gibi kendi kendine olmadığı için oranı önemli değil. Bu alkoldür ve caiz değildir." diyor. Biranın, alkolsüz olmayacağını belirten Diyanet, "Alkolsüz bira reklam amaçlıdır. İnsanları biraya alıştırmanın çalışmasıdır. Dinen caiz değildir." bilgisini veriyor.

İlköğretimde alkol kullanım oranı yüzde 15,4
Türkiye'de alkole başlama yaşı 11'e kadar düştü. 15 yaş üzeri kişi başı saf alkol tüketimi 1-1,29 litre olmakla birlikte, ilköğretim öğrencileri arasında alkol kullananların oranı yüzde 15,4. Ortaöğretimde yaşamı boyunca en az bir kez alkol kullananların oranı yüzde 45-50, son bir ayda en az bir defa alkollü içki içme oranı yüzde 16,5, (erkeklerde yüzde 31,5 ve kızlarda yüzde 10,6). Üniversite öğrencilerinde alkol kullanım yaygınlığı ise yüzde 43,0-53,9 ve hâlen içenlerin oranı yüzde 22,9.

Meyve sularıyla aynı rafta
Türkiye'de marketlerde alkollü biraların raflarına konulmayan bu ürünler, meyve suyu, meşrubat gibi gıda maddeleri ile aynı rafta satılıyor. Anne-babalar ise bu duruma karşı tepkili. Antalya'da oturan Resul Karakaya, 11 yaşındaki çocuğunun ne olduğunu merak ettiği için bir süpermarketten alkolsüz bira aldığını ancak içmediğini belirtiyor. Karakaya, "Market sorumlusu, alkolsüz bira olduğunu iddia etse de bu iddiasını destekleyecek bilgiye sahip değil. (Bir çocuğa nasıl bira satışı yapabilirsiniz) diye sorduğumda, bunun yasalara uygun olduğunu söylüyor. Bira firması yetkilisi, biranın içinde alkol olmadığını ve çocuklara satılabileceğini iddia ediyor." diyor.

İnternet alışverişi fiyat avantajı ve zaman tasarrufu sağlıyor

MasterCard tarafından düzenlenen ve Yöntem Araştırma ve Danışmanlık Şirketi’nce gerçekleştirilen MasterIndex araştırmasının sonuçlarına göre, katılımcıların yüzde 23’ü internet üzerinden alışveriş yapıyor.

MasterCard tarafından Türk halkının kredi / banka kartı kullanım, tasarruf ve harcama eğilimlerini ölçümlemek amacıyla, Yöntem Araştırma Danışmanlık'a Türkiye'nin kentsel nüfusunu temsil eden 11 il merkezinde yaptırılan MasterIndex araştırmasına göre, Türk halkının ortalama dörtte biri (yüzde 23) internet üzerinden alışveriş yapıyor. Ortalama alışveriş yapma oranı ise 2-3 ayda 1 kere. Yaş grubu 35'in üstüne çıkınca internet üzerinden alışveriş yapma oranı 4-6 ayda 1'e düşüyor. Sonuçlara ekonomik seviyeye göre bakıldığında, ekonomik seviye düştükçe online alışveriş yapma oranının düştüğü görünüyor. Araştırmaya göre, internet üzerinden alışveriş en fazla Marmara Bölgesi'nde, en az ise Güney Doğu Anadolu Bölgesi'nde yapılıyor.





İnternet alışverişi fiyat avantajı ve zaman tasarrufu sağladığı için tercih ediliyor
MasterCard araştırmasının sonuçlarına Internet alışverişçileri, online alışverişin fiyat avantajı (yüzde 67) ve zaman tasarrufu (yüzde 35) sağladığını, daha çok ürün seçeneği bulunduğunu (yüzde 28), evden çıkmadan alışveriş yapma rahatlığı sağladığını (yüzde 28) ve eve teslimat yapılmasını (yüzde 25) başlıca nedenler olarak gösteriyor.

Araştırma sonuçlarına göre özellikle kadınlar, internet üzerinden alışverişte, ürün seçeneğinin daha fazla olması ve evden çıkmadan alışveriş yapmanın rahatlığını en önemli avantajlar olarak değerlendirirken, erkekler ise ürün ve fiyat karşılaştırma imkanı yüzünden internet alışverişini tercih ettiklerini söylüyor.

İnternet alışverişine uzak olanların nedeni görüp denemeden ürün almak istememeleri
Araştırmada, internet üzerinden alışveriş yapmaya sıcak bakmayanlara nedeni sorulduğunda ise, büyük çoğunluk (yüzde 66) görmeden / denemeden ürün almak istememelerini işaret ediyor. Katılımcıların yüzde 34'ü kişisel bilgilerini vermeyi güvenli bulmadıklarını, yüzde 29'u ise teslim edilecek ürünün doğruluğuna / kalitesine güvenmediklerini söylüyor.

İnternet üzerinden erkekler en fazla elektronik eşya, kadınlar ise giysi alıyor
MasterIndex araştırmasına göre, online alışverişçiler internet üzerinden elektronik eşya / bilgisayar, cep telefonu ve aksesuvarları, giysi, yiyecek ve içecek alıyor. Kadınlar (yüzde 33), erkeklere oranla (yüzde 2) internetten daha fazla giysi alıyor. Erkekler ise (yüzde 53) kadınlara oranla (yüzde 22) daha fazla elektronik eşya alıyor.

İnternet üzerinden yapılan alışverişlerin yüzde 75'i kredi kartı ile ödeniyor.

İnternet alışverişlerinde ürün şikayetlerinin dikkate alınması çok önemli
İnternet üzerinden yapılan alışverişlerde sağlanması istenen hizmetler ve bunların alışverişe etkileri sorulduğunda online tüketiciler en önemli etken olarak ürün şikayetlerinin dikkate alınıyor olması (yüzde 35), ödeme sorunlarının çözümlenmiş olması (yüzde 22), ürün değiştirme / beğenilen ürünün iade kurallarının belirli olması (yüzde 20), teslimat sürelerine riayet edilmesi (yüzde 11) ve garanti hizmetinin veriliyor olmasını (yüzde 9) gösteriyor.

Tercih Türk sitelerinden yana

MasterCard'ın araştırmasına göre, online alışverişçilerin yüzde 59'u alışverişleri esnasında mutlaka Türk sitelerini tercih ediyor, alışveriş yapacağı sitelere arama motorları (yüzde 42), arkadaş tavsiyesi (yüzde 31) ve medyadaki ilanlar (yüzde 15) yoluyla ulaşıyor.

Online alışverişçilerin yüzde 81'i alışveriş yaptıkları sitede 3D güvenlik olmasının alışveriş kararlarını etkilediğini söylüyor.

30 Ocak 2012 Pazartesi

THY 14 Şubat 2012 sevgililer günü kampanyası


Türk Hava Yollarından 14 Şubat Sevgililer gününe özel kampanya!

THY Sevgililer günü kampanyası kapsamında İstanbul'dan Dünya'nın 170'ten fazla noktasına uçun, beraberinizdeki 1 kişi için sadece 1 Euro ödeyin.


Kampanya dahilinde İki yolcudan biri ücretin %100'ünü, diğeri de 1 Euro öder.

Kampanya 14 Aralık 2011 - 14 Şubat 2012 tarihleri arasında alınacak 09 - 14 Şubat 2012 (dahil) tarihleri arasında başlayacak olan seyahatlerde geçerlidir.

Kampanya Koşulları:

  • Sevgililer Günü Promosyonu ile düzenlenen biletlerde, ücretli olan mil kazandıracaktır. İndirimli (1 Eur) olan mil kazandırmayacaktır.
  • Vergi ve harçlar dahil değildir.
  • Rezervasyon yapıldıktan sonra 24 saat içinde biletleme yapılmalıdır.
  • Seyahat başlangıcından en az 7 gün önce biletleme yapılmış olmalıdır.
  • Tarih / parkur değişikliği,iade ve upgrade yapılmaz.
  • Code-share uçuşlarda uygulanmaz.
  • Gidiş ve dönüş yolculuğunun beraber uçulması gerekmektedir.
  • Ankara ve İzmir çıkışlı uçuşlara 50 euro, diğer tüm Türkiye ve Ercan çıkışlı uçuşlara ise 80 Eur ilave edilecektir.

Samsung'un Yeni Akıllı Telefonu GT-I9070

Samsung ürün gamını yeni modellerle genişletmeye devam ediyor. GT-I970 Galaxy S Advance, detayları ile ortaya çıktı.

Samsung, her türlü segmentte çeşitli fiyat gruplarında mücadele eden bir firma. Mobil telefonlarda da oldukça çeşitli bütçelere hitap edebiliyor. Mesela 1800 TL'ye telefonu varken, 250 TL'ye de Samsung telefon alabiliyorsunuz.

Akıllı telefonlarında da gelişmiş bir fiyat yelpazesi sunan Samsung, GT-I9070 adında bir modeli piyasaya sunmaya hazırlanıyor. Galaxy S Advance adındaki model, dünyada oldukça büyük satış rakamlarına ulaşan Galaxy S modelinin gelişmişi olacak.


Galaxy S gibi 4 inç boyutunda ve 800 x 480 piksel çözünürlük ile gelecek olan Galaxy S Advance, Super AMOLED ekrana sahip. Donanım olarak Galaxy S'den farklı olarak 1 GHz hızında çalışan çift çekirdekli işlemci ve Mali 400 GPU'suna sahip olacak Galaxy S Advance, Galaxy S2'den sadece 200 MHz daha yavaş olacak.

Yine Galaxy S ile aynı olarak 5 megapiksel kameranın kullanıldığı telefonda, bu sefer LED flaş konumlandırılmış. Galaxy S'de en çok eleştirilen nokta LED flaş olmamasıydı.

Android 2.3.6 Gingerbread ve TouchWiz arayüzünün kullanıldığı akıllı telefon, Çin pazarı için çıkacağı konuşuluyor. Fakat bu bilgi kesin değil. Dünya çapında çıkacak bir model de olabilir. Yaklaşık 530 dolar fiyat ile çıkması beklenen telefonun, MWC 2012'de tanıtılması bekleniyor.

Cihazın oyun performansına ise aşağıdaki videodan ulaşabilirsiniz.

iPhone 5, 2012 sonbaharında piyasada olacak


2012’nin sonbaharında geleceği söylenen iPhone 5’in arka kısmının alüminyum olacağı ve yüzeyinin ise kauçuğa ya da plastiğe benzer bir maddeyle kaplanacağı söyleniyor.

Teknoloji haber sitesi BGR’nin hazırladığı bir rapora göre 2012’de iPhone 4 ve iPhone 4S bir dizi değişiklik geçirecek. Yeni iPhone'un arka kapağı alüminyumdan olacak ve telefonun üstü plastiğe ya da kauçuğa benzer bir maddeyle kaplanacak.



Apple’ın yeni telefonunda yeniden tasarlanmış bir anten sistemi de olacak. Bu tasarım ile iPhone’un arka kutusunda alüminyum dışında bir malzeme kullanılarak, iPad 2 Wi-Fi + 3G’de olduğu gibi yeni telefonun arka kısmındaki antenlerinin üstüne kalın bir plastik yerleştirilmeyecek.

Apple’ın akıllı telefon üreticisi Foxconn ise iPhone 5’in 2012 yazında geleceğini ve aynı çözünürlük değerlerine, daha hızlı bir işlemciye ve daha büyük bir ekrana sahip olacağını söylüyor.

29 Ocak 2012 Pazar

Telefon ve internet şikayetini online yapabileceğiz


Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım, işletmeciler tarafından sunulan sabit ve mobil telefon ile internet hizmetlerine ilişkin tüketici şikayetlerinin bundan sonra online sistemle çözüleceğini bildirdi.


Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumunun (BTK), vatandaşların sabit ve mobil telefon ile internet hizmetlerine ilişkin şikayet başvurularını daha etkili bir şekilde takip edebilmeleri ve söz konusu başvuruların kısa sürede sonuçlandırılabilmesi amacıyla uygulamaya koyacağı internet üzerinden online şikayet uygulaması yarın başlıyor.
Bakan Yıldırım, AA muhabirine yaptığı açıklamada, BTK bünyesinde kurulacak ve işletilecek Online Şikayet Bildirim Sistemi ile tüketicilerin şikayetlerini internet üzerinden online olarak ulaştırabileceklerini belirtti.
Sabit ve mobil telefon ile internet hizmetlerine ilişkin şikayet başvurularının daha etkili bir şekilde takip edilebilmesi ve söz konusu başvuruların kısa sürede sonuçlandırılabilmesi amacıyla online şikayet uygulamasını başlatacaklarını ifade eden Yıldırım, bir süredir test çalışmaları devam eden Online Şikayet Bildirim Sistemi ile internet üzerinden yapılacak şikayet başvurularının, 1 iş günü içinde ilgili işletmeciye iletilmesi ve başvuruların işletmeci tarafından kısa sürede sonuçlandırılmasının sağlanacağını belirtti.
Sistem nasıl işleyecek?

Şikayetlerin iletilebilmesi ve başvurularla ilgili işlemlerin takip edilebilmesi için öncelikle "tuketici.btk.gov.tr" internet adresine girilerek sisteme üye olunması gerektiğini ifade eden Yıldırım, üyelik işlemini gerçekleştiren ve sisteme giriş yapanların şikayet başvurularını bu şekilde iletebileceklerini kaydetti.
Bu şekilde yapılan şikayet başvurularının BTK’nın ilgili birimleri tarafından incelenerek 1 iş günü içinde ilgili işletmeciye iletileceğini ve yapılan işlemler hakkında bilgi isteneceğini belirten Yıldırım, "Vatandaşlar, başvuru sonucunu ve aşamalarını aynı siteden takip edebilecek. İşletmeci cevapları doğrultusunda Kurum düzenlemelerine aykırı veya yaygın tüketici mağduriyetine neden olan hususların tespit edilmesi halinde konu incelenecek ve hızlı bir şekilde sorunun çözümü sağlanacak" dedi.
Bakan Yıldırım, teknolojideki gelişmelerle birlikte telefon ve internet gibi iletişim araçlarının vazgeçilmez olduğunu belirterek, tüketicilerin bu imkanlardan en iyi şekilde yararlanması için şimdiye kadar önemli çalışmalar yaptıklarını ve yeni projelerle bu çabalarını sürdürdüklerini söyledi.
Tüketicilerin aldıkları hizmetlerden memnun kalmasının tüketiciler kadar bu sektörde hizmet veren işletmeler açısından da önem taşıdığını vurgulayan Yıldırım, "Online Şikayet Bildirim Sistemi, tüketicilerin yaşadıkları sorunların hızlı bir şekilde çözülmesine katkı yapacağı gibi işletmecilere de bu sorunları kısa sürede çözerek müşteri memnuniyetini artırma imkanı tanıyacaktır" diye konuştu.
-"Sanal dünya, yalan dünya olmamalı"-

İnternetin, hayatın her alanını kapsamaya başladığını ancak, insan hayatını kolaylaştıracağı yerde, zorlaştırmamasının önemli olduğuna dikkati çeken Yıldırım, şunları kaydetti: "Sanal dünya, yalan dünya olmamalı. Bir taraftan yasal altyapısı oluşturulmalı. Öte yandan, her türlü art niyetli girişimlere karşı gerekli koruma önlemleri alınmalı. Bizler de vatandaşlarımızın mağdur olmaması için, sektördeki gelişmeleri takip edip, yapılması gereken bir şey olursa onu hızla yapmaya gayret gösteriyoruz.
Bir süredir test çalışmaları devam eden Online Şikayet Bildirim Sistemi, yarın tüketicilere hizmet vermeye başlayacak."
AA

Isısan Bosch Kombi Yetkili Servis Şikayeti

Değerli Tüketici Hakları Savunucuları…

Son 6 aydır yaşadığım bir sorunu sizlerle paylaşmak ve bu konuyla ilgili neler yapabileceğim konusunda sizlerin önerilerinizden yararlanmak isteğimi belirtmek isterim. Adım Fahri Demirci, ailemle birlikte İzmir Bornova Erzene mahallesinde oturuyoruz. Geçen yaz Temmuz ayı başında evimizde bir takım tadilat işleri yaptırmak istedik, tadilat yapılırken de doğal gaz, kombi tesisatı yaptıralım diye düşündük. Bir arkadaşımızın tavsiyesi ile Bornova da bu işi yapan Borgaz mühendislik şirketiyle, Bosch Marka Condens 2000 w kombi takılması için anlaştık.

Ev tadilatı nedeniyle iki kez geleceklerini söylediler, kalorifer tesisatını döşemek için uygun zamanda şirkete haber vermemiz istendi. Biz de gerekli tadilatları tamamlayıp şirketi çağırdık, şirket çalışanları gelip evin içerisindeki tesisatı döşeyerek gittiler, sonrasında tadilat bittiğinde kendilerine haber vermemizi ve gelip diğer bağlantıları yapacaklarını söylediler. Bizde tadilat bittikten sonra şirkete tadilatın bittiğini belirterek, gelip diğer işlemlerin yapılmasını istedik. Ancak şirket (Borgaz Müh.) 1 ay boyunca bizi oyalayarak gerekli işlemleri yapmadı. Ben defalarca telefonla şirket temsilcisini arayıp ne zaman geleceklerini sormama rağmen yarın geleceğiz ya da iki gün içerisinde yapacağız diyerek, yukarıda da belirttiğim gibi bizi oyaladılar. Temmuz ayında başlayan doğal gaz çalışması ancak 29 Ekim 2011 de tamamlandı ve biz doğal gaza kavuştuk.
Ancak Takılan Bosch marka kombi 2,5 ay sonra bir yerden su kaçırmaya başladı, sonrasında yetkili servisi (Isısan Mühendislik) aradık. Teknik servis ekibi geldi ve cihazı açtı gerekli işlemleri yaptı. Sorunun çözüldüğünü söyledi ve herhangi bir belge bırakmadan gitti. Kombi cihazı 4 gün sonra tekrar su kaçırmaya başladı, tekrar yetkili servisi aradık, ertesi gün akşam saat 7'de geldiler yine aynı işlemleri yaparak herhangi bir belge bırakmadan, eğer tekrar aynı arızayı verecek olursa bize haber verin, parça değişmesi gerekiyor diyerek gittiler. Ertesi gün cumartesi öğleden sonra cihaz yine aynı arızayı verdi. Pazartesi günü teknik servisi tekrar aradım. Çalışan bir insan olduğumu ve gelmeden önce haber vermelerini söyledim, tamam dediler gelmeden önce beni arayacaklarını söylediler. Hastanede çalıştığım için iş yerimden öğleden sonra izin alarak çıktım. Saat 1,5 gibi eve gelerek beklemeye başladım. Teknik servisi arayarak evde olduğumu belirttim, teknik servisten de tamam arkadaşlar o tarafta size geçeceklerini söylediler ve beklemeye başladım. Aradan birkaç saat geçmesine rağmen teknik servis gelmedi. Tekrar telefonla arayarak kimsenin gelmediğini söyledim. Onlarda servisin geldiğini evde kimseyi bulamadığını söylediler. Bende çalıştığımı ve önceden haber verilmesi noktasında anlaştığımızı ve niye bana haber verilmediğini ifade ederek teknik servisin gelmesini istedim, çok yoğun olduklarını ve bugün gelemeyeceklerini söylediler. Ben biraz daha ısrar edince geleceklerini ifade ettiler ve 23 ocak 2012 pazartesi saat 20.00’da lütfedip geldiler. Gelen kişi zaten parça değişmesi gerektiğini şu an yapabileceği bir şey olmadığını ifade etti. Temizleyip cihazı çalışır duruma getirdi. Ben geldiğinize dair neden belge vermediğinizi söylediğimde de, bir işlem yapılmadığını onun için belge vermediklerini söylediler. Aslında her geldiklerinde belge vermelerinin gerektiği ve belgede ne yaptıklarını, ne yapılması gerektiği konusunda yapılacak tüm işlemleri yazmaları gerektiğini sonradan öğrendim. Teknik eleman parça siparişi vereceğiz gelince de takacağız dediğinde ve ben ne kadar sürede parçanın gelip takılabileceğini sorduğumda 1-2 gün içersinde, yani en geç Perşembe gününe kadar sorunun çözüleceğini ifade ettiler. Perşembe günü aradığımda ise parçanın henüz gelmediğini, yarın (Cuma) kesin takılacağını söyledi. Cuma günü tekrar aradım cevap veren sekreter bayanın hala parça gelmedi demesi üzerine Bosch ısı sistemleri genel merkezini aradım ve sorunumun çözülmesini istedim. Yetkili kişi gerekli araştırmayı yapıp bana döneceklerini belirterek ayrıldı.Yarım saat sonra da cep telefonundan beni arayarak parça siparişinin Perşembe günü yapıldığını ve 24 saat içersinde görevlilerin gelip sorunu çözeceklerini belirttiler ben de teşekkür ederek telefondan ayrıldım. Bugün 28 Ocak 2012 cumartesi. Saat 12:30 da ısısan yetkili servisi beni arayarak parçanın geldiğini, evde iseniz görevlilerin biraz sonra gelip parçayı takacaklarını ifade ettiler. Bende evde olduğumuzu ve sorunun biran önce gelip çözülmesini istedim. Ancak aradan 3 saat geçmesine rağmen görevliler gelmedi. Bu kez eşim telefon etti ve ne zaman geleceklerini sordu ve hangi saatte geleceklerine dair bilgi istedi. Onlarda 1 saat içersinde geleceklerini söylediler. Bu sözü verdikleri saatten 2 saat geçmesine rağmen hala gelmemişlerdi. Ben evden işim nedeniyle ayrıldım. Evden çıktıktan sonra yolda servis elemanlarıyla karşılaştık, onlara sabahtan beri beklediğimizi ve evden çıktığımızı, biz arayıp çağırınca gelmelerini söyledim.

            Değerli Tüketici hakları savunucuları. Doğal gaz bağlantısı, tesisatı ve kombi taktırabilmek için İzmir Bornova BORGAZ Müh. şirketiyle 3 ay boyunca mağduriyet yaşadım. Takılan BOSCH marka Condens 2000w kombi cihazı 2,5 ay içersinde arızalandı, Bornova ISISAN YETKİLİ SERVİSİ 15 gündür mağduriyetimi gidermedi. Gelen yetkili servis elemanları kendilerini kurtarmak için belge istememe rağmen vermediler. Biz ailecek 15 gündür bu soğuk kış şartlarında ısınamıyoruz, banyo ve temizlik ihtiyaçlarımızı karşılamakta çok sıkıntı yaşıyoruz. Bu konuda birkaç yere başvuru yapmama rağmen sorunum hala çözülebilmiş değil. Ben artık ne BOSCH markası, ne Isısan yetkili servisi, ne de BORGAZ mühendisliği görmek istiyorum. Sorunumun çözümü için gerekli yerlere şikayette bulunmak, hukuksal olarak ne yapabilirim dava açabilir miyim bilemiyorum. Bu konuda bana yol gösterici olursanız ve yardımcı olursanız inanın çok memnun kalacağım. Yardımlarınız için şimdiden teşekkür ediyor, çalışmalarınızda başarılar diliyorum.

Fahri DEMİRCİ

Kuruşunuza sahip çıkın!


  Bugün bankamatiğe para yatırmış eve dönüyordum ki Çarşamba Mopaş alışveriş merkezinin önünde sepet içerisinde paketlenmiş toz şekerleri gördüm.Evde şekerin bitmiş olduğu aklıma geldi hemen sepete yanaştım. Üzerinde 2,53 TL yazan paketi alıp kasaya ilerlerken bankamatiğin bana para üstü olarak verdiği kuruş paralar aklıma geldi  neyse ki yanımda kuruşlar var. Mopaş Alışveriş Merkezi herzaman yaptığı gibi küsüratları yuvarlayıp benden fazla para alamayacak diye geçirdim içimden... Kasaya geldim kasiyer bayan kasada 2,53 yazısını gördüğü halde bana 2,55 TL dedi. Buna aldırış etmeden cüzdanımdaki 3 kuruşu çıkardım tam para vericem, kuruşum var dedim ve 2,53 TL'yi kendisine uzattım.Kasiyer kendilerinde kuruşun geçmediğini söyleyerek kuruşları bana geri uzattı o anda büyük bir şok yaşadım. Nasıl olur etikette kuruş yazıyor bende kuruş veriyorum nasıl geçmez dememe karşılık bizde bu paralar geçmiyor diye ısrar etti.O zaman etiketlerin tüketiciyi yanılttığını ve bu şekilde yazılmaması gerektiğini söyledim ve ardından ikinci bir şok yaşadım. Kasiyer bütün pişkinliği ile sadece biz değil bütün marketler böyle çalışıyor hanfendi diyerek bana dumur üzerine dumur yaşattı.Birde sanki 5 kuruş bana çok gelmişde vermek istemiyormuşum muamelesi yaparak tamam hanfendi 55 kuruşu da almıyorum dedi ve 2 TL aldı.
              Sorun 3 kuruş yada 5 kuruş değil, sorun göz göre göre koyun muamelesi görmemiz. Vatandaş bunuda yutar vatandaş bunada kanar teorilerinden gerçekten çok bıktım. Türkiye Cumhuriyeti'nin para biriminde kuruş diye bir birim varsa ve birileri etiketinde kuruşlu bir fiat kullanmışsa ben bu kuruşu kullanmak zorundayım. Piyasada kuruş sıkıntısı yaşanıyor olabilir kötü niyetli birileri içeriğindeki bakırdan dolayı onları hurdacılara satıyor olabilir fakat bunun faturasını neden ben ödüyorum? Neden biz ödüyoruz?
             Mopaşa girip alışveriş eden müşteri sayısını düşünürsek ve her müşteriden kalan birkaç kuruşun kasa altında biriktiğini düşünürsek işin bu boyutu beni hiç ilgilendirmiyor ama ben her yaptığım alışverişde  bıraktığım kuruşların damlaya damlaya göl olacağını düşünüyorum.
     
           Etiketleriniz kuruşlu ise eğer para üstünüde kuruş olarak verin,yok eğer piyasada kuruş sıkıntısı var bulamıyoruz diyorsanız etiketteki kuruşları kaldırın cebimizdeki 3 kuruşada göz dikmeyin...

Şebnem Yıldız

28 Ocak 2012 Cumartesi

Kredi kartı aidatını iade alabilirsiniz


Kahramanmaraş Tüketici Heyeti, Türkiye'de geriye dönük olarak ilk defa yasal sınırlar içinde kalan 9 yıllık bir iade kararı aldı.
Kendisinden kesilen banka aidatlarının iade edilmesini isteyen bir tüketicinin başvurusunu değerlendiren heyet, bankanın tüketiciden kestiği kredi kartı aidat ücretlerinin geçmişe dönük olarak yasal faiziyle birlikte iade edilmesine karar verdi.


Tüketici Heyeti, verdiği bu kararı Borçlar Kanunun 125. Maddesine dayandırdı. Türkiye'de geriye dönük olarak yasal sınırlar içinde kalan 9 yıllık bir iade kararı ilk defa alındığını belirten ve verilen bu kararla ilgili açıklamalarda bulunan Kahramanmaraş Tüketici Heyeti Başkanı Nesih Tanrıverdi şunları söyledi:

"Bilindiği gibi kredi kartları ile ilgili Yargıtay'ın ilgili dairesi geriye dönük 10 yıllık talepte bulunabileceğine dair bir karar verdi. Bunuda Borçlar Kanunun 125. Maddesine dayandırdı elbette. Tüketicimizin 9 yıllık iadesini görüştük ve iadesine karar verdik. Daha önce hakem heyetimiz yine Yargıtay genel kurulunun verdiği karardan önce geriye dönük 6 yıllık bir karar vermişti. Dolayısıyla geçmişte verdiğimiz bu kararında aslında hukuka uygun olduğunu tescilleyen Yargıtay'ın verdiği kararla ilgili yeni bir karar almış olduk. Dolayısıyla hakem heyetimizim iyi niyetle çalıştığının iyi bir göstergesidir."

Tanrıverdi, kararı verilen miktarla ilgili de "Tüketicimizin 2003 yılında ödediği aidat miktarı 5 lira o günden bugüne işleyen yasal faizi 7 lira olduğunu, 2004 de 12 liralık aidatın yasal faizinin de 12 lira tuttuğunu belirtti. Dolayısıyla tüketiciden kesildiği andan itibaren bugüne bunun da hesaplanarak bu da tüketiciye iadesine karar verildi. Böylece hem tüketicinin ödediği paranın geri alındı,hem de buna işleyen yasal faiziyle beraber tazmin edilmiş oldu. Tüketici 277 lira anapara 90 lira da faizi olmak üzere toplam 367 lira para iadesine kavuştu" şeklinde bilgi verdi.

Hakettiği kredi kartı aidatı ile konuşan tüketici Durdu Güneş, "Daha önceden bir tüketicimiz tüketici heyeti başkanlığımıza başvurarak 6 yıllık geriye dönük kart aidat ücretini aldığını öğrendim. Bu konuda tüketici hakem heyetine başvurarak geriye dönük 9 yıllık kart kullanım aidat ücretini yasal faiziyle birlikte hakem heyetine müracat ederekten mahkemeye başvurdum. Sonuçta hakem heyeti kararına göre sonuç lehime çıktı" şeklinde konuştu.

Konut kredisinde yeniden yapılandırmaya yargıdan emsal karar

Ankara 7. Tüketici Mahkemesi, faiz oranları düşünce bankadan aldığı konut kredisini yeniden yapılandırmak için başvuran kişiden “erken ödeme ücreti” ve “ödeme planı değişikliği” adı altında para alınmasını haksız buldu.

Bankadan aylık faizi 1.28'den konut kredisi alan bir kişi, faiz oranları düşünce borcunu yeniden yapılandırmak için bankaya başvurdu. Banka, borçludan, yeniden yapılandırma karşılığında, ''yüzde 2 erken ödeme ücreti'' ile birlikte, ''ödeme planı değişikliği'' adı altında bin 930 lira tahsil etti.


Borçlu, ''haksız alınan bu paranın iadesi'' için Ankara Tüketici Sorunları İl Hakem Heyetine müracaat etti, ancak heyet talebi Ağustos 2010'da reddetti.

Ankara 7. Tüketici Mahkemesi, faiz oranları düşünce, bankadan aldığı konut kredisini yeniden yapılandırmak için başvuran kişiden ''erken ödeme ücreti'' ve ''ödeme planı değişikliği'' adı altında para alınmasını haksız buldu.

Karar, Yargıtay tarafından da onandı.

İlgili Haberler:

Tüketici Mahkemesi: Yeniden yapılandırma ücreti alınamaz

Konut kredisinde yeniden yapılandırma ücretini mahkeme iptal etti

21 Ocak 2012 Cumartesi

Digitürk 4 sene sonra "borcunuz var" dedi!

Merhaba,

Tüketici olaraktan size bir şikayette bulunmak istiyorum. 2007 Senesinde oturduğum evden taşınacağımdan dolayı digitürk üyeliğimi iptal ettirdim, ayrıca digitürk decoderini yetkili digiturk bölge bayisine imza karşılığı teslim ettim. Bu işlemler bittikten sonrada herhangi bir ödememin olup olmadığınıda sordum, borcunuz yok dediler.
Aradan 4 sene geçtikten sonra mail adresime yasal takip öncesi uyarı maili geldi. Sonrasında digiturkü aradım. 2007 senesinden 14,90 TL borcum olduğunu bu borcun faizi ile bugün 50TL olduğunu söylediler. Madem size borcum vardı, neden tarafıma dönmediniz diye kayıtlarında cep telefonu numaramın bulunduğunu, 4 seneden beri neden aranmadığımı sordum. Aldığım cevab ise aramazlarmış. İşlerine geldiği zaman cep telefonlarına yaptıkları kampanyalarla ilgili mesaj
gönderdiklerini ve tekrar ederek neden aranmadığımı sordum.
Bu borcun sadece 14,90 liralık tutarını ödeyeceğimi geri kalan miktarı ödemeyeceğimi kendilerine söyledim. Yanıt alamadım.

Bu şikayetimle ilgilenmenizi rica ediyorum

Saygılarımla

Selçuk UTKAN

Honda Bora Plaza-Ankara hakkında şikayet

Aralık 2011’in son günlerinde Honda Bora Plaza’dan 2. El 28.000 km de 2009 model bir Honda Jazz aldık annemize. Satın alma işlemi sırasında uzatılmış garantiden yararlanabilmek için bakıma servise gelmemiz gerektiği ve 7 Ocak tarihine kadar serviste indirim olduğu belirtildi. 4 Ocakta  Honda Bora Plaza servisini aradım ve Serdar bey ile görüştüm. Zaten onlardan almış olduğumuz arabanın plakasını, km’sini ve modelini verdim ve 30bin bakımının ne kadar tutacağını sordum. İndirimsiz fiyatının 260 TL olacağını bunun indirimlerle 200-210 ‘a ineceği söylendi. Fiyat makul olduğundan 6 Ocak gününe randevu aldım, 3 yıllık garantiyi yakmaya değmez dedim 200 TL için



Annem Cuma günü Bora Plazaya gittiğinde, hemen servise alıyorlar arabayı ve ilk açılış 340 TL’den yapılıyor. İndirimsiz fiyat olduğunu düşünüyor annem.. Daha sonra arka fren balatalarını yenilemek için onay istiyorlar ve 140 TL olduğunu söylüyorlar. Bu arada sürekli kağıtlar imzalatılıyor ama Kadıncağız 70 yaşında onları gözlüksüz okuması mümkün değil. Sürekli olarak,  toplam ne kadar tutacak diye soruyor. Diyorlar ki; “ siz bunları imzalayın toplam daha sonra belli olacak”.. İşlemler bittikten sonra hesap çıkıyor 616 TL. Onayını verdiği sadece 140 TL’lik fren balataları. Geri kalan her şey için eminim imza almışlardır ama sözle uyarıp, sorarak ve onay alarak ilave edilen başka hiçbir şey yok. Annem itiraz ediyor, ödemem diyor, bir sürü telefon trafiği ve indirim yapacaz diyorlar sonra 30 TL civarında bir indirim yapıyorlar. Daha fazla itiraz edemeyen annem, çaresiz  kredi kartı ile yapıyor ödemeyi..
Bora Plaza’yı hemen o gün akşam aradım ve önce Serdar bey ile sonra Hüseyin bey ile görüştüm.. Derler ki yılına göre değişir bakım ücreti, ama ben yılını ve modelini söylemiştim üstelik 2000 model bi arabayı 30bin bakıma getirsem ve bunu belirtmemiş olsam onlara hak verebilirim… Neden telefonda randevu alırken doğru ve yaklaşık bir tutar belirtmediklerine bir cevap alamadım.. Annenizin bütün onay yazılarında imzası var diyorlar, doğrudur ama kadına ne imzaladığını ve toplamda ne ödeyeceği söylenmiş olsa onları asla imzalamazdı..Oldu bittiye getirmek tam da bu gibi durumlar için söylenir. 
Ankara Honda Bora Plaza’da Tezgah şu şekilde işliyor,
Bakım yaptırmak için randevu alan müşteriye olası bakım tutarının 1/3 ‘ü söyleniyor.  Ürkütmeden servise gelmesi sağlanıyor. Sonra duruma bi bakılıyor, eğer gelen müşteri yaşlı yakın gözlüğü olmadan okuyamıyor ve oldu bittiye getirilecek gibi ise, kağıtlar peş peşe imzalatılıp  3 misline varan bir fatura önüne konuyor..
Bir Honda Servisi nasıl olurda 30bin bakım fiyatını bilemez? Üstelik arabanın yaşı, modeli ve kmsi belli iken. Bu bir aldatmaca değildir de nedir? Doğru fiyatı baştan söyleseler pekala dışarıda özel bir servise gider ve bu tutarı ödemek zorunda kalmazdık.
Mağduriyetimizin giderilmesi ve aynı durumun bir başkasının başına gelmemesi  için yardımlarınızı rica ederim.

Hamide Ayilgan

Renault yılın “sosyal sorumlu” markası


Otomotiv Distribütörleri Derneği (ODD), Renault'nun çocukları trafikteki risk ve tehditlere karşı bilinçlendirmek için geliştirdiği Sokakta İlk Adımlar yol güvenliği eğitim projesine  Yılın Sosyal Sorumluluk Projesi Ödülü’nü verdi.

İletişim sektörünün önde gelen meslek kuruluşları ve iletişim fakültelerinin temsilcilerinden oluşan ODD Satış ve İletişim Ödülleri 2011 Gladyatörleri Seçici Kurulu’nun Başkanı Fügen Toksü de, törende yaptığı konuşmada, otomotiv sektörünün kurumsal sosyal sorumluluğa daha çok yatırım yapması gerektiğini vurguladı.





İstanbul’da Four Seasons Otel’de düzenlenen törende, Renault Mais İletişim Bölümü Sokakta İlk Adımlar Proje Yöneticisi Aslıhan Şeremet ödülü Yıldız Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. İbrahim Kırcova’nın elinden aldı. Uluslararası bir toplantı için ABD’de olan Renault Mais Genel Müdürü İbrahim Aybar da, haberi aldktan sonra, ODD’nin bu ödülü 10 yıllık emek ve sosyal yatırıma verdiğini vurguladı ve “Bu ödül bizim için ‘En Çok Satılan Otomobil Markası Ödülü’ kadar önemli ve gurur verici” dedi. Aybar, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Sokakta İlk Adımlar kurumsal sosyal sorumluluğun üçlü sacayağı olan özel şirket, kamu ve STK birlikteliğiyle gelişen, büyüyen bir projedir. Renault olarak 10 yıldır Milli Eğitim Bakanlığı’nın desteği, Türkiye Trafik Kazalarını Önleme Derneği, Total Türkiye ve İstanbul Milli Eğitim Müdürlüğü’nün büyük katkılarıyla sürdürüyoruz bu projeyi. Projemizin 10 yıllık hikayesi, sürdürülebilirlik anlamında da örnek teşkil ediyor. Bu ödülü proje ortaklarımızın yanı sıra, Türkiye’nin dört bir köşesinde bu projeyi omuzlamış, çocuklarımızı trafikteki risklere karşı bilinçlendirmek için gayret sarfeden değerli öğretmenlerimizle paylaşmaktan da onur duyuyoruz.”

10 yılda 40 il 1 milyon 200 bin öğrenci

Türkiye'nin en uzun soluklu yol güvenliği eğitim projesi olan Sokakta İlk Adımlar 10 yılda 40 ilde 1 milyon 200 bin öğrenciye ulaştı. Renault'nun önderliğinde, Total Türkiye, Türkiye Trafik Kazalarını Önleme Derneği ve İstanbul Milli Eğitim Müdürlüğü işbirliğiyle sürdürülen proje, daha önce de Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından ödüllendirilmiş, Türkiye Halkla İlişkiler Derneği tarafından Altın Pusula Büyük Ödülü'ne, Türkiye Kurumsal Sosyal Sorumluluk Derneği ve CSR Europe tarafından da En İyi Bilinçlendirme Uygulaması Ödülü’ne layık görülmüştü. Proje halen şu illerde uygulanıyor: Adana, Ankara, Antalya, Aydın, Balıkesir, Bursa, Çanakkale, Çankırı, Denizli, Diyarbakır, Düzce, Edirne, Erzurum, Eskişehir, Gaziantep, Hatay, İstanbul, İzmir, Karaman, Kayseri, Kırşehir, Kocaeli, Konya, Malatya, Manisa, Mersin, Muğla, Nevşehir, Rize, Sakarya, Samsun, Siirt, Sivas, Tekirdağ, Trabzon, Urfa, Uşak, Van, Yalova ve Zonguldak.
 
Renault Mais İletişim

Kiğılı pantolon şikayeti


Kiğılıdan aldığım ve sadece 4 kez giydiğim pantolon sanki yıllardır kullanıyormuşum gibi rengi soldu. Eski gibi görünüyor ve paçasını kısa kesmişler. Kiğılı fırmasına gönderdiğimde bana kullanıcı hatası olduğunu söyleyip geri gönderdiler. Yaa Allah aşkına 4 kez giyilmiş pantolon nasıl olurda kullanıcı hatası olur? Buna akıl erdiremiyorum. Firmayı aradığımda yardımcı olamayacaklarını bana söylediler. Ben de en kısa zamanda ilçedeki tüketici heyetine şikayete gideceğim.

Şimdiden yardımlarınız için teşekkür ederim.


Saygılarımla,     
Süleyman GÜVEN

FİYAPI İNŞAAT 10 Ay Önce Teslim Ettiği Tuzla3 Evlerinin Doğalgazın​ı Hala Bağlamadı!



Fİ Yapı İnşaat'ın Tuzla3 projesinden satın aldığım daireyi 1 ay gecikmeli olarak Nisan 2011'de eksikleri ile birlikte teslim aldım. Fİ Plus müşteri hizmetleri yetkilileri ile site yönetimi , Elektrik-Su-Doğalgaz abonmanlıklarının en kısa sürede başlatılacağı ve Haziran 2011'de sitede yaşamın başlayacağının sözünü verdiler.



Haziran 2011 tarihinde, Elektrik-Su-Doğalgaz abonmanlıkları açılmamış, yapı kullanım izin belgesi (iskan) alınmamış olmasına rağmen, Fİ yönetim tarafından daire sahiplerine gönderilen bir yazı ile yaşama elverişli olmayan Tuzla3 evlerinden site aidatı toplanmaya başlandı.

Boş vaadlere kapılarak, Haziran 2011'den itibaren evlerine taşınan bazı site sakinleri kış aylarının girmesiyle doğalgaz bağlanmadığı için ısınamadıkları gibi aylarca şantiye elektriği ve suyu kullandıkları için yüksek fatura bedelleri ödediler, elektrikli cihazları hasar gördü. Sonunda da Tuzla3 evlerinden dışarı taşınmak zorunda kaldılar.

Fİ Yönetimin hesabına bundan 10 ay önce Mart 2011 ayında 1500 TL abonmanlık bedelini eksiksiz ödemiş olmama rağmen, hala şantiye suyu kullanılmakta ve doğal gaz tesisatı tamamlanmadığından merkezi ısınma sağlanmamaktadır.

Doğal gaz bağlantısındaki aksama için Fİ Yönetim suçu inşaat firmasına yüklemekte, inşaat firması arandığında ise sorunu görüşecek muhatap bulunamamaktadır. Tuzla3 evlerinde 10 aylık gecikmenin bedelini daire sakinleri ödemektedir. Bir an evvel doğal gazın açılıp, iskan alınarak su abonmanlığının başlatılmasını ilgililerden rica ediyorum.

Serdar Kurcan

Avea ve Teleservice şikayeti


19 Aralık 2011 akşamı Avea bayiinden iPhone 4S telefonu sözleşmeli olarak satın aldım. Ödememi kredi kartıyla bir güzel yaptım. Lakin telefonumun beyaz olması sebebiyle 150 TL ek ödeme talep talep edildi ve bu ödemeyi yaptım. Bu konuda şikayetimi Avea'ya yazılı olarak ilettim. Ayrıca aldığım telefonumun 1 gün geçmeden ciddi sorunları olması nedeniyle aldığım bayiye teslim ettim. Teleservice adındaki şirketle ve Avea İzmir servisiyle iki haftadır uğraşmama rağmen sonuç alamadım. Böyle firmalara karşı tepkimizi koyalım hep beraber. Şikayetimi tüketici mahkemesine ileteceğim.

Osman Aydın

2012 Yılı Tüketici Hakem Heyetleriyle İlgili Sınırlar


Tüketici hakem heyetine zorunlu başvuru sınırı 01.01.2012'dan başlayarak 1.161,67 TL,

Büyükşehir statüsünde bulunan illerde faaliyet gösteren il hakem heyetlerinin uyuşmazlıklara bakmakla görevli ve yetkili olmalarına ilişkin alt parasal sınır 01.01.2012'dan başlayarak 3.032,65 TL'dir.

*2012 yılı değerleri, 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'un 22. maddesindeki usule göre Üretici Fiyatları Endeksinde meydana gelen ortalama % 12,58 (oniki virgül ellisekiz) oranında artış esas alınarak belirlenmiştir.

Ayrıntılar için Nasıl Şikayet Edilir? sayfamızı ziyaret edebilirsiniz.