30 Aralık 2011 Cuma

Borusan'a tepki gösteren işadamları 700 bin liralık 3 aracı geri verecek


Medyada yer alan “Başörtülü binince BMW bozuluyor” başlıklı haberler üzerine iki iş adamı BMW marka araçlarını geri verme kararı aldı. Hadımköy'de bir tekstil fabrikasının sahipleri olan Ekrem Korel ve İhsan Meral, yaklaşık 700 bin lira değerindeki 3 otomobili şirkete geri göndereceklerini açıkladı.



 Yaşanan talihsiz olaya çok üzüldüklerini dile getiren iş adamı Ekrem Korel, bundan sonra Borusan'a ait araçlara binmeyeceklerini söyledi. Markanın X6 model aracını almaya kapalı eşi ve kızıyla gittiğini açıklayan Korel, "Ben arabamı almaya kapalı eşim ve kızımla gittim. Alırken herhangi bir şey söylemiyorlar ve çok iyi karşılıyorlar. Ancak iş binmeye gelince bizi rencide edici bu olaylar yaşanıyor. Ben ve çevrem mütedeyyin insanlarız ve bu durumdan çok etkilendik. Bu arabaları geri vereceğiz. Çevremizden bazı arkadaşlar da Borusan'dan yeni araçlar almayı düşünüyordu ama onlar da vazgeçti." diye konuştu.

 Lüks araçlardan birinin kullanıcısı olan Neslihan Korel de şirketi özür dilemeye çağırdı.
Yeni Şafak Gazetesi, BMW markalarının Türkiye distribütörü Borusan Otomotiv’in rallici Burcu Çetinkaya ile şirket arasındaki sponsorluk anlaşmasının, Çetinkaya’nın TV programında MINI marka otomobili gazetenin başörtülü muhabiri Merve Sena Kılıç ile birlikte test ettiği gerekçesiyle iptal ettiğini iddia ederek konuyu manşetine taşımıştı.

 Şirket ise konuyla ilgili yaptığı açıklamada, tarafların sponsorluk için anlaşmaya varamadığı, dolayısıyla iptalin de söz konusu olamayacağını kaydetmişti. MINI Marka Müdürü Hakan Bayülgen’in gazeteye yaptığı açıklamanın farklı algılandığı, bununla birlikte söz konusu açıklamanın kurumlarının yaklaşımı olmadığını belirtmişti. Açıklamada, “Borusan Otomotiv olarak kimseyi dini inançları ya da yaşam tarzı tercihleri nedeniyle ayrımcılığa tabi tutmamız söz konusu olamaz. Herkesin inancına, giyimine ve yaşam tarzına saygımız sonsuz.” denilmişti. MINI Marka Müdürü Bayülgen de bir açıklama yaparak, “Haberin özü bu olmasa bile kamuoyundan, kurumum ve markamdan, yarattığım hassasiyet için özür dilerim.” ifadelerini kullanmıştı.

Tamir edilmiş Samsung Galaxy SII yeni diye satılmış


Merhabalar yazılarınızı ilgiyle takip ediyorum. başarılarınızın devamını diliyorum. Benim  yaşadığım bir haksızlığı sizinle paylaşmak istedim.

Vatan Bilgisayardan 1415.12 TL ye Samsung Galaxy SII adında cep telefonu satın aldım. Aldığım ürün internet şubesinden geldi, kutusunu kendi ellerimle açtım. 1,5 ay sorunsuz kullandım. Arıza verince Adana Adaser Samsung yetkili teknik servisine götürdüm. Onlar da cihazın daha önce açılıp içinde lehimleme yapıldığını söylediler. Kulaklarıma inanamadım. Ben de telefonumu daha önce hiçbir servise götürmediğimi zaten ilk kez arıza verdiğini söyledim. Telefonun da garantili olduğunu neden başka bir servise götürüp tamir ettireyim ki dedim. Açılmış bir cihazı kullanmak istemediğimi telefonun değişimini istediğimi belirttim. Onlarda değişim raporu gibi bir rapor veremeyiz dediler. Ben de Vatan Bilgisayarın çağrı merkezini arayıp konuyu açıkladım. Çağrı merkezindeki yetkililer bana daha önce tamir ettirildiğini ispatlayan bir belge alabilirseniz mağazamızda değişimini yaptırabilirsiniz dediler. Ben de cihazın daha önce açılıp içinde lehimleme yapıldığını belirten raporu aldım ve Adana'daki mağazaya gittim. Servis bölümündeki arkadaş ta gayet olumlu bir şekilde sorunlarımı dinledi. Cihazı teslim aldı, birkaç gün sonra size döneriz dediler. 10 gün sonra cihazı tamir ettirip elime tutuşturdular. "Ben değişimini istedim, tamirini değil" dediğim halde bunun mümkün olmadığını söylediler. Ben başka ne yapayım. Ben mağdur edildim. Ne arayan var ne soran. 

Başkaları da benim gibi mağdur olmasın diye bu durumu sizinle paylaştım. Yayınlayabilirseniz sevinirim.

M. Ercan

Türk Telekom sigortasından caymak imkansız

1 ay önce Türk Telekom görevlisi tarafından aranıp yıllık 60 TL karşılığı Acıbadem Sigortası yapılmasın için görevliniz tarafından ikna edildim ve onay verdim.Tarafıma 1 hafta içinde posta ile sözleşme metni ve kart gönderileceği bilgisi verilmiş olmasına rağmen gönderilmedi. Bu ay ki faturamızda 5 TL olarak bu kesintinin de yapıldığı gözükmektedir. Ayrıca bugün iptal için müşteri temsilcinizi aradığımda iptal edilirse 90 TL cezası var dendi. Bunları niçin ilk aradığınızda söylemiyorsunuz? Bu resmen dolaylı bir şekilde kandırmalı bir pazarlama metodu ile vatandaşı kandırmaktır. Türk Telekom'u ayrıca şikayet edeceğim ve davacı olacağım. Ayrıca bundan sonra hiçbir kampanyalarınızdan da haberdar olmak istemiyorum.

Lütfen bu ve benzeri pazarlama metodlarının önünü keselim.
Çalışmalarınızda başarılar dilerim.

Hakan BARIŞIK

BURSA

Tofaş-Fiat otomobil anahtarlığı parçalanmış

 Aracımı (35 TRZ 58)  periyodik bakım için Tofaş-Fiat servisine götürdüm. Araçtaki sorunları belirttim. Bu sorunların içinde anahtarlığın açılıp kapanan kısmındaki sorunu da belirttim. Servis sonrası aracımı aldığımda anahtarlık için hiç bir işlem yapılmadığını gördüm.  Sorduğumda anahtarlığın garanti kapsamı dışında olduğu 300-350 TL fiyatı olduğu ve gerekirse kaskodan değiştirebileceğim söylendi.   Ben sorunun anahtarlığın işlevi (açma – kapama) ile ilgili olmadığını basit bir arıza olduğunu söylememe rağmen sonuç değişmedi.


Bana söylenen garanti dışı ifadesi sonrasında anahtarlığı dikkatli bir şekilde açtım Kırmızı fiat butonunun altında döküm bir parça olduğunu bunun ucunda  0.5 mm civarında bir tırnağının kırıldığını ve bu nedenle metal anahtarın anahtarlığın yuvasında kilitli kalmadığını tespit ettim.  Bu döküm parça İşlev olarak bilmem ama maddi olarak 1 TL civarıdır. Bunun  Üzerine  İnternet sitenizden ve 444 22 55 numaralı telefonunuzdan yetkilinize durumu anlattım.  Bana durumun inceleneceğini ve bana bilgi verileceği söylendi.

24.11.2011 tarihinde genel müdürlükten serpil hanımefendi beni aradı.
Durumu kibarca, dürüstçe ve saklamadan  anlattım. Serpil hanım öncelikle Anahtarlığın garanti kapsamında olduğunu ama ben açtığımda garanti kapsamından çıktığını belirtti. Bende bunun suçlusunun ben olmadığımı servis yetkilisinin bana bu anahtarlık garanti kapsamında değil bu servisimizin değil Fiat’ ın politikası dediğini defalarca söylesem de beni anlamaktan uzaktı. Kendisine  siz bu anahtarlık nasıl bir şey biliyor musunuz diye sorduğumda biliyorum demesine rağmen arızalı parçanın döküm parça olduğunu defalarca söyledim bana hala elektronik devreler chip  arızası dedi durdu ses kaydını inceleyin.

Bana “siz anahtarlığın 2 sinide servise götürün orada incelenecek ve eğer sizin hatanız tespit edilirse yardımcı olamayız dedi.”  Bu aslında sen nasılsa anahtarlığı açtın laf olsun diye servise götür demenin kapalı ifadesi idi.

Yazmadan geçemeyeceğim Türkçe de bir kural vardır. Bir cümlede ama ifadesinin geçtiği yerden öncedeki tüm ifadeler geçersizdir.

Serpil Hanımın ama ifadelerinden seçmeler;

                “Anahtarlığınız Garanti kapsamında AMA siz anahtarlığı açmışsınız hata sizde”

                “Servis Anahtarlık Garanti kapsamı dışında demiş servisimiz  hatalı AMA siz açmamalıydınız.”

                “Siz aracı servise götürün yardımcı olacağız AMA sizin hatanız ise yapacak bir şey yok.”

                Serpil hanım Firmasını koruma adına her cümlesinde kullandığı “AMA“ ifadeleri ile empati den uzak, suçlayıcı,  yardımcı olma adına değil de bu belayı da başımdan savsam şeklinde bölge müdürlüğünden aramanın verdiği güven ile tepeden bakar ifadelerle en sonunda ağzından baklayı çıkardı.

                “Sizin hatanızı ben mi karşılayayım.“

                Kendisine bu ifadesinden sonra anahtarlığı servise götürmeyeceğimi bu olayı yüksek sesle her yerde haykıracağımı ve bir daha ben ve yakınlarımın tercihinin FIAT olmayacağını söyleyerek telefonu kapattım. Serpil hanım “oh bu adamdan da kurtulduk diyerek firmasına kazandırdığı sözde 350 Tl için” sevinmiştir.

                Ben bu işin başından bu yana sebebin hatalı üretim ya da benim hatam olmadığı konusunda bir iddiam olmadı. Her ne kadar anahtarlık ta hiçbir darbe, düşme olmadığından emin olsam da bunu hiç iddialı bir şekilde belirtmedim. Benim Belirtmek istediğim şey şu idi.

1-      Ben Arabayı ayrı Anahtarlığı ayrı almadım Garanti dışında olmasını kabul etmediğimi söyledim.

2-      Bizim gibi son kuruşunu sıfır araba için kullanan insanlar için 350 Tl. önemli bir meblağdır. 1 Tl yapılabilecek bir iş için 350 Tl. Verilmemelidir.  Bu kayıp sadece benim değil sizin ve ülkemizin kaybıdır.

3-      Anahtarlığın içinde arızalı olan döküm ( Chip yada elektronik devreler değil) parçanın değişmesini yeterli olduğunu tüm Anahtarlığın değişmesinin anlamsız olduğunu ifade ettim. Çünkü anahtarlık görevini yapıyor ben bu şekilde de kullanırım sizin canınız sağ olsun.

Sonuç olarak ben anahtarlığın sökmeden önceki fotoğraflarını söktükten sonraki fotoğrafları arızalı döküm parçanın fotoğraflarını size göndereceğim. Böylece AR-GE kısmınız en azından o döküm parçanın daha sağlam olması için gereken çalışmaları yapar ve bu sorundan kurtulursunuz. Ben Serpil Hanımın yerinde olsam bu parça ile ilgili daha önce kaç şikâyet gelmiş onu araştırır ve AR-GE departmanına yardımcı olurdum.

RESİMLER VE AÇIKLAMALARI :










Bu resimlerden de çok net görüleceği  gibi servisin yapacağı sadece bu anahtarlığı bu şekilde açmak ve arıza tespiti prosedürünü işletmek olmalıydı. Garanti kapsamı dışında demeden önce. Bağlantılar klipsli ve kolay açılmaya uygun yapıdadır. Profesyonel müdahale gerektirmemektedir.

Bu parçanın kullanıcı hatasından kırılabilmesi dışında hiç bir hasar olmadan bu döküm parçanın kırılmasına sebep olama mümkün değildir. 

Serpil hanımın; Chip, Elektronik devre dediği parçaların bu döküm parça ile ne alakası var.

Bu parçanın değiştirilmesi varken neden 350 tl. verilecek ve tüm anahtarlar değişecek ve ben 2 gün arabasız kalacağım.

Bu parça 350 TL eder mi?
Serpil Hanım içini bilmediği, bir ürün için bilgisizce neden yorum yapar. “AMA” lar ile süsleyerek.
Bana Garanti dışı denmiş bir ürünün açılmasından daha doğal ne olabilir. Sorgusuz sualsiz 350 Tl verse idim Fiat/Tofaş bundan mutlu mu olacaktı.

Bu mektubu ve fotoğrafları sadece size değil, Basının tüketici köşelerine, sanayi bakanlığına , Tüketici mahkemesine ve tüm tanıdıklarıma göndereceğimin bilinmesini saygılarımla Arz ederim.

Mehmet SEMİZ

Bosch TOASTEXX tost makinesi mağduriyet​i


2010 yılının anneler gününde Bosch markasının TOASTEXX modeli bir tost makinesi aldık. İlk kullanımda alt bölümünün kızarıp, üst bölümünün kızarmadığını gördük. Defalarca denememize rağmen bu durum değişmedi.



Daha sonra fırın tepsisinde "fırında makarna" yapıp üstünü kızartmak istedim. Makine bunu da yapamadı. Bu nedenle "Yanlış mı yapıyorum?" diye düşündüm. Aldığımızda kutusunun içinden broşürü ve kullanma talimatı çıkmadığı için kişisel girişimimle İstanbul Bosch merkezinden bir broşür rica ettim. Broşür geldikten ve kullanma talimatını okuduktan sonra kullanımda herhangi bir yanlış yapmadığımı anladım. Dolayısıyla tost makinem arızalı olmalıydı.
Bunun uzerine ilgili yetkili Bosch servisine başvurdum.Servis tost makinemi götürdü, ve yapılan ölçümlerde hiç bir sorun tespit etmediklerini söylediler. Tost yaptığımızda sorunun devam ettiğini gördüm. Bunun üzerine 2 kez daha servisi çağırdım. Israrla alt rezistansla üst rezistansın ölçüm değerlerinin aynı olduğunu söylediler. Tost makinemde kullandığım fırın kağıdı ve kızartmış olduğum ekmekleri bile delil olarak göstermeme rağmen; bana inanmadılar. Oysa iki sene önceki televizyon reklamında itibarini  kaybedeceğine para kaybetmeyi tercih ettiğini söyleyen bir markadan daha ciddi bir çalışma/servis beklerdim. Bunun uzerine müşteri hizmetlerini aradım; fakat benim yerime servisin söylediklerine inanmayı tercih ettiler. Bu arada konuştuğum kişinin müşteriye hitabetini de hiç beğenmedim. Mağduriyetim giderilmedi. İlgili Bosch servisinin ve Bosch müşteri hizmetlerinin duyarsızlığı ve üste çıkma çabaları markaya olan güvenimi zedeledi.

Saygılarımla
Betül Debir


Not: delil olarak yapılan bir tostun 2 tarafı ve ilgili tost makinesinin fırın kağıdını ek olarak yolluyorum.



Toyota Corolla Şikayeti



Sayın ilgili 30000 de bakım için servise gittiğimde öğrendiğim; balatamın bittiği ve diski de yediği oldu. Canımızı teslim ettiğimiz Toyota gibi bir firmanın aracında balata ve disk uyarısı vermemesi bence kabullenemez bir hatadır. Servisinde müşteriyi bilgilendirmemesi ayrı bir hatadır. Balata bitme uyarısı vermezse bi araç parçanın ömürlük olamasından nasıl bahsedilir. Diğer bir bilgi ise disk bittikten sonra hidrolik uyarısı verdiği yönünde, disk bitmiş; uyarı verse ne işe yarar vermese ne işe yarar, iş işten geçmiştir. Benim babam toyota gibi sloganıyla aracımıza sahip olduk ama gördük ki bu slogan sadece insanları yanıltmaya yönelik bir çalışma. Aracımı 20000 bakımına götürdüğümdede fren sesi şikayetini dile getirmiştim. Aracım 10000 km de hem balatayı hemde diski bitirmiştir dediklerine göre. Balatayı bitirmeden uyarı verseydi diski yemeden balata değişirdi bunu firmaya söylediğimde kullanıcı hatası deyip işin içinden çıktılar. Disk değişimini karşılamarının mümkün olmadığını söylediler.

İlginize şimdiden teşekkür eder iyi çalışmalar dilerim.
Aydın Katmer

SunExpress Şikayeti

İzmir - Gaziantep arasındaki uçuşlar daki rötarlarla ilgili şikayet bildirmek istiyorum.
Her 2 uçuştan 1 tanesinde rötar yapılıyor.

Saygılar
Serkan Orkun

10 Aralık 2011 Cumartesi

Elektrikte kayıp kaçak bedeline meclis el koydu


Sanayi, konut ve ticari işletmelerden yüksek tüketim bedeline ilâveten, kayıp-kaçak bedeli tahsil edilmesi istisnasız, elektrik kullanıcısı tüm kesimlerce haksız bulunuyor. Şikâyetlerin yoğunlaşması üzerine TBMM Dilekçe Komisyonu, harekete geçerek konuyu incelemeye aldı. Kurulan alt komisyon sorunla ilgili tüm taraflardan görüş ve öneri topluyor.

Konut, ticarethane, sanayi işletmesi fark etmiyor; elektrik abonelerinden uzun süredir zaten çok sayıda vergi ile yüklü tüketim bedeline ilâveten bir de kayıp-kaçak bedeli tahsil ediliyor. Gerekçe olarak Türkiye'de halen ortalama yüzde 15 civarında teknik kayıp ile kaçak enerji kullanımının varlığı gösteriliyor.


Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu‘nun Elektrik Piyasası Kanunu‘na dayanarak başlattığı bu uygulama, istisnasız, elektrik kullanıcısı tüm kesimlerce haksız bulunuyor. Nitekim şikâyetlerin yoğunlaşması üzerine TBMM Dilekçe Komisyonu harekete geçerek, konuyu incelemeye aldı. Kurul Sanayi, konut ve ticari işletmelerden yüksek tüketim bedeline ilâveten, kayıp-kaçak bedeli tahsil edilmesi istisnasız, elektrik kullanıcısı tüm kesimlerce haksız bulunuyor. Şikâyetlerin yoğunlaşması üzerine TBMM Dilekçe‘ Komisyonu, harekete geçerek konuyu incelemeye aldı. Kurulan alt komisyon sorunla ilgili tüm taraflardan görüş ve öneri topluyor.

Özellikle belirli bölgelerde yoğunlaşan kaçak elektrik kullanımı bedelinin Türkiye ölçeğinde tüm abonelere idari kararlarla ödetilmesi anayasaya olduğu kadar, yürürlükteki Elektrik Piyasası Kanunu‘na da aykın bulunuyor. Bu konuda Elektrik Üreticileri Derneğinin açtığı dava yargı önünde.

Bir de uygulamanın özelleştirilen bölgelerde işletici şirketler lehine başlatılıp sürdürüldüğü yolunda iddialar var ki konunun açıklığa kavuşturulmasını gerekli kılıyor. DÜNYA Mikro Politika, tüketicilerin yargıdan, siyaset kurumundan çözüm beklediği bu "sorunu" ilgili taraflar nezdinde araştırdı. Dağıtım sektörü dışında ilgili tüm kesimler uygulamaya karşı çıktı.


TBMM‘de alt komisyon oluşturuldu

TBMM Dilekçe Komisyonu, kaçak elektrik kullanım bedelinin haksız bir uygulama ile tüm kullanıcılardan alınmasına ilişkin şikâyetlere el attı. Bu amaçla, konuyu incelemek üzere bir alt komisyon oluşturuldu. Alt komisyon yalnız kaçak sorununu değil, elektrik kullanıcılarının bu alanda karşılaştıkları tüm idari sorun ve yükümlülükleri mercek altına alacak. Alt komisyon bugüne kadar Tüketici Örgütleri Federasyonu, Tüketici Dernekleri Federasyonu, TÜKODER, EPDK, Tüketici Hakları Genel Müdürlüğü ve elektrik dağıtım şirketlerinin yetkililerinden bilgi aldı. Alt komisyon bu kapsamda, kullanıcının talep etmemesine rağmen, elektrik sayaçlarının değiştirilerek, maliyetinin tüketiciye yüklenmesi gibi uygulamaları da inceleyecek. Bu çalışmalar tamamlandıktan sonra hazırlanacak rapor Dilekçe Komisyonu‘na sunulacak.



Fuat Engin (Tüketici Örgütleri Federasyonu Başkanı)

Tüketiciler suskun kalmamalı!

Elektik faturalarına kaçak kullanım bedeli adı altında yansıtılan tutarların tüketim bedelinin yüzde 1 S‘i gibi çok yüksek oranda olması, tüketici tepkisini artırmakta. Elektrik dağıtımı özel şirketler eliyle yapılsa dahi bu kamusal bir hizmet. Uygulama, Anayasa‘nın 5. maddesinde belirtilen sosyal devlet anlayışına ters düşmekte. Yine Anayasa‘nın 172. maddesinde belirtildiği üzere, devletin tüketicilerin korunması anlayışına aykırı durumlar sözkonusu. Uygulamanın bu şekilde devam etmesi halinde, ‘dürüst tüketiciler nasıl olsa kayıp-kacak bedelini ödüyor‘ yaklaşımıyla, kaçak kullanımın ülke genelinde artacağı kaygısını da taşımaktayız. Tüketiciler suskun kalmamalı, haklarını aramalı. Kahramanmaraş‘ta birtüketicinin Tüketici Sorunları II Hakem Heyetine yaptığı başvuru sonucu, elektrik faturasına yansıtılan yüzde 15 kayıp-kacak bedelinin iadesine karar verilmesi, isabetlidir. TBMM Dilekçe Komisyonu‘na görüşlerimizi ilettik. Toplantıya katılan EPDK yetkililerinin ‘yurt genelinde ortalama yüzde 17 kayıp-kacak olduğu, bunun yüzde 2‘sının elektrik şirketlerinden, yüzde 15‘inin ise tüketicilerden alındığını‘ belirtmeleri haksız uygulamanın boyutunu ortaya koymakta. EPDK‘nın kayıp-kacak oranlarını, dağıtım şirketleri ile birlikte belirlediği gerçeğini de göstermekte. Tüketicilere Ocak 2011‘den bu yana faturalarına yansıtılan kayıp-kacak tutarları için bağlı bulundukları elektrik dağıtım şirketine yazılı itiraz etmelerini; itirazın reddi halinde il veya ilce Tüketici Sorunları Hakem Heyetine başvurmalarını öneriyoruz.



Cengiz Göltaş (TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası Başkanı)


Büyük işletmeler denetimden uzak

Daha önce enerji bedeli içinde işlem gören kayıp-kacak tutarı 1 Ocak 2011 ‘den itibaren ayrı bir kalem olarak faturalara yansıtıldı. Kayıp enerji, teknik sorun sıfır olması mümkün değil. Ancak, kaybın minimum seviyeye çekilmesi dağıtım şirketlerinin sorumluluğunda. Bu da dağıtım şebekelerinde periyodik bakım ve iyileştirmeler için yapılacak yatırımlarla ilgili. Kaçak kullanım yalnız teknik ya da ekonomik boyutuyla ele alınacak bir konu olmayıp, sosyal açıdan da adımlar atılması gerekmekte. Kaçak kullanımda bireysel görece düşük kullanımlara yönelik cezai işlem yoluna gidilirken, büyük işletmelerin denetimden uzak tutulması ülkemizin acı bir gerçeği. Kaçak tüketim özel sektör eliyle önlenecek denirken fatura tüketiciye çıktı. 2011-2015 donemi kayıp-kaçak hedef oranları EPDK tarafından revize edilmiş; 2006-2010 hedeflerine göre azaltılması (en azından sabit tutulması) gerekirken; bazı şirketlerin oranları, aksine artırıldı. Odamızın çalışmasına göre, EPDK‘nın dağıtım bölgeleri için belirlediği 2010 yılı kayıp-kacak hedefi yıllık ortalama yüzde 7 talep artışı ile 2011-2015 yılları için de devam etseydi, beklenen kayıp/kaçağın simdi öngörülenden 8 milyar kWh daha az olması mümkün olacaktı. 8 milyar kWh enerjiye karşılık gelen yaklaşık 1.13 milyar TL bedel tüketicilerden tahsil edilmeyecekti. 2012 yılından itibaren kayıp-kaçak bedeli bölgesel oran dikkate alınarak faturalara yansıtılacak. Bu adaletsizliğin derinleşmesi anlamına gelecek. Hükümet,31 Aralık 2015‘e kadar sokak aydınlatma bedellerinin Hazine tarafından dağıtım şirketlerine ödenmesi yönünde yasal düzenleme yaptı. Böylece faturalardan Belediye Tüketim Vergisi olarak tahsil edilen aydınlatma bedelinin halkın ödediği vergilerden ikinci kez tahsili söz konusu oldu. Bu uygulamalar özelleştirmelerin kaçınılmaz sonucu. Özelleştirmeler durdurulmalı; merkezî planlama anlayışı ile kamusallık yeniden hayata geçirilmeli.



Elektrik Dağıtım Hizmetleri Derneği (ELDER)


Kaçağın kalkmasını isteyen çözüm önersin!

Kayıpları sıfırlamak teknik olarak mumkun degıl. Belirli bir rakamın altına indirmek de, yatırım büyüklüğü düşünüldüğünde, anlamlı bulunmayabilir. Ülkemizdeki kayıp oranının 0ECD ve Avrupa Birliği‘nin yüzde 7 ile 10 arasında üstünde olduğu bir gerçek. Dağıtım özelleştirmelerinin en önemli gerekçelerinden biri de bu. Düzenleyici kurum, bölgesel kayıp hedeflerini, 2015 yılı için, Türkiye genelindeki kayıpların yüzde 10 civarına çekilmesini sağlayacak şekilde belirledi. Bu uygulamanın herhangi bir üretimdeki fire miktarının, maliyet kalemi olarak değerlendirilmesinden farkı yok. Hedeflenen oranı tutturamazsanız zarar edersiniz. 2012 yılında Türkiye genelinde hala daha yüzde 15 kayıp oranı uygulanıyor olabilir. Ancak şirketin gelir hesaplarında bu rakam hiç bir zaman dikkate alınmaz. Şirketlerin dağıtımdan elde edeceği maksimum gelir EPDK tarafından belirlenip, kontrol edilmekte. Hangi kayıp oranlarının geçerli olacağı da belirlenmekte. Hedef oranlar tüm bölgeler için geçen yıl ülke ortalamasını 2015 yılı itibariyle yüzde 10 çekecek şekilde tespit edildi. Konu bu kadar basit ve ilgili tum taraflarca biliniyor iken iddiaların gerekçesini anlamak mümkün deği. Kayıpların teknik ve ekonomik olarak sıfırlanması mümkün olmadığı için uygulamanın kalkmasını isteyenlerin nasıl bır çözüm önerdiklerini de paylaşmaları gerekir. Özelleştirme kapsamında bu bölgeleri devralan şirketler bugünkü kayıp oranlarının sorumlusu değildir. Uygulamanın, dağıtımı özelleştirilen bölgelerde işletici firmaları kayıp kaçak yükünden ve kâr kaybından kurtarmak, bekleyen özelleştirmeleri cazip kılmak amacıyla sürdürüldüğüne ilişkin bir iddia varsa, konuyu bilmemekten kaynaklanıyor olabilir.





Önder Karaduman (Elektrik Üreticileri Derneği Başkanı)


Dağıtım şirketleri lehine rekabet avantajı yaratıldı. Dağıtım şirketi kendi sorumluluğu altındaki kaçağın maliyetinden sorumlu olmalı. Dağıtım kaçağı bir sistem maliyeti olmadığı için, kaçağın bedeli, önceki tarife dönemlerinde dağıtım şirketlerinin perakende satış tarifesi içerisine konuldu. Yeni tarife döneminde EPDK, özelleştirmeler tamamlandıktan sonra kaçağın bedelini perakende tarifesinden çıkardı, dağıtım sistem maliyeti olarak bir "bedel" belirledi. Böylece dağıtım şirketi, kendi isletme zafiyeti nedeniyle, tahsil edemediği elektrik bedelini başka tedarikçilerden elektrik temin eden tüketicilerden doğrudan tahsil etmıs olmakta. Üçüncü kişilere doğrudan malı yükümlülük getirilebilmesi için, Anayasa‘nın 73 ile 123. maddeleri gereğince, düzenlemenin kanun ile yapılması gerekmekte, ikincil mevzuatla kişilere malı yükümlülük getirilemez. Elektrik Piyasası Kanunu‘nun geçici 9. maddesi de buna imkân vermiyor. Maddeye göre, Fiyat Eşitleme Mekanezması‘na yalnız "dağıtım şirketinden enerji satın alan tüketiciler" tabidir. Bu uygulamada özelleştirmelerin etkisi olduğu söylenebilir. Ancak su da unutulmamalı; özelleştirmeye katılanlar şirketlerinin aktif, pasifleri ve yürürlükteki tarife yapısına göre tekliflerini verdiler. O zaman kayıp-kacak perakende tarifesi içindeydi. Katılımcılar hesaplarını o koşullara göre yaptılar. Bugün neden farklı bir yapı getirildi? Perakende tarifede yer alan kayıp-kaçak bedeli çıkartılarak, dağıtım şirketleri lehine rekabet avantajı oluşturuldu. Derneğimiz uygulamaya karsı dava açtı.



Gökalp Cinbiş (YEY Elektrik A.Ş. YK. Başkan Yardımcısı)

Çok Sayıda Şikayet Var

"Kaçak" kelimesi, faturasını ödeyerek hizmet alan tüketicilerde ciddi rahatsızlık yaratıyor. Tüketiciler de haklı olarak başkasının kullandığı elektriğin bedelini ödemek istemiyor. Bugünkü ekonomik sistemde kaçak kullanım tamamen engellenemediği sürece bu bedeller var olacak. Bizce esas tartışılması gereken, bedellerin tarife grupları bazında makul olup olmadığı. Elektrik sanayi ve bazı ticarethane grupları basta olmak üzere tüm tüketiciler için önemli bir gider kalemi. Kayıp-kaçak bedeli konusunda firmamıza da çok sayıda talep gelmeye devam ediyor. Konunun tüketici hakem heyetlerinin yanı sıra yargıya ve Meclıs‘e intikal ettiğini, yürürlükte olan mevzuat gereği bu bedelleri tahsil ederek dağıtım şirketlerine ödemek zorunda olduğumuzu müşterilerimize ifade ediyoruz.



(Dünya; 07.12.2011)

22 Kasım 2011 Salı

Vodafone faturayı şişirmiş

Cep telefonu faturaları kimi zaman hepimizin canını sıkacak kadar anlamsız olabiliyor. A. Hanım'ın Vadofone faturası da hiç alakası olmayan ayrıntılar içeriyordu. Dolayısıyla bir hayli kabarıktı. İtirazlarına da kulak tıkamışlar. Artık tüketiciyi dikkate almayan, alaycı bir bakış açısıyla yapılan reklamlar sayesinde büyümeyi hedef alanlara dur demeliyiz. Sesimizi yükseltelim buradan. Tüketici dostu olmayan firmalara toplumsal bir karşı duruş sergileyelim. Tarafımıza ulaşan şikayet mektubunu sizlerle paylaşıyoruz.

Sayın İlgili,
Adım A. K. Vodafone Eylül ayında cebine göre 30 tl'lik tarifesine üye oldum. Bu tarife kapsamında cep telefonumdan çok sınırlı bir internet kullanımı yapmama rağmen 141 tl fatura geldi.

Genellikle evimdeki wireles kanalıyla cepten internete girmeme rağmen Vodafone'un sistemi başka internet servisinden yaptığınız kullanımları bile Vodafone aracılığıyla yapmışsınız gibi ücretlendirme yapıyor. Bu durum için defalarca itiraz etmeme rağmen kullandığım husunda ısrarcı olup faturamı değiştirmediler ve faturayı ödemek durumunda kaldım. Ancak Vodafone tüketiciyi aptal yerine koyan bu anlayışını sürdürmeye devam etti. 16 Ekim 2011-19 Kasım 2011 döneminde yaşadığım sorun nedeniyle kesinlikle EVDEKİ TTNET İNTERNET SERVİSİMİN WİRELESS'I VE DİĞER WİRELESS SERVİS SAĞLAYICILARI DIŞINDA KESİNLİKLE VODAFONE KANALIYLA İNTERNET KULLANMAMA RAĞMEN VODAFONE BANA YİNE 100 TL'YE YAKIN İNTERNET ÜCRETLENDİRMESİ YAPMIŞ. ÜSTELİK BEN BU TUTARI FATURA DETAYLARINDAN GÖRÜYORUM VE FATURA KESİNLEŞTİĞİ TAKDİRDE 40-50 TL'DE VERGİ EKLEMESİ YAPIYORLAR.


Hatta 15 Kasımda başlayan 30 TL'LİK yeni paketimin de 17 kasımda dolduğuna dair mesaj geldi..KULLANIM DETAYLARINA BAKTIĞIMDA GECE UYURKEN BİLE İNTERNET KULLANIYORMUŞUM GİBİ GÖSTERMİŞLER..VODAFONE İNTERNET SERVİSİNİ KULLANMIYORUM BEN DETAYLARA BAKTIĞIMDA GECE UYURKEN BİLE İNTERNET KULLANIYORUM GİBİ ÜCRETLENDİRME YAPILMIŞ HIRSIZLIK VE SOYGUNCULUK BU..YILLARCA AVEADA İNTERNET HİZMETİNDEN FAYDALANDIM HİÇ BİR SORUN YAŞAMADIM VODAFONEA GECELİ İKİ AY OLDU İLK AY ÇOK YÜKSEK 141 TL FATURA GELDİ DEFALARCA İTİRAZ ETTİM DİKKATE ALMADILAR..ŞİMDİDE İNTERNETE VODAFONA KANALIYLA KESİNLİKLE BAĞLANMAMA RAĞMEN İNTERNET KULLANMIŞIM GİBİ GÖSTERİP PAKETİNİZ DOLDU DİYE MESAJ ATIYORLAR

DEFALARCA İTİRAZ ETTİM..DÖNÜŞ YAPMIYORLAR..YASALARDAKİ BOŞLUKTAN FAYDALANIP İNTERNET KULLANMADIĞIM HALDE ÜCRETLENDİRME YAPIYORLAR..MÜŞTERİ HİZMETLERİNİ ARADIĞIMDA ALAY EDER GİBİ KULLANMIŞSINIZDIR SİZ DE DEDİLER.. Aveaya geçeceğim yeniden ama ikinci kere haksız yere Vodafone'a çok yüksek fatura ödemek istemiyorum..Lütfen yardımcı olun..Senelerdir i-phone üzerinden internet kullandım Aveada ve hiç böyle bir sorunla karşılaşmadım. Lütfen bana yardm edin.

İlginiz için çok teşekkür ederim

Saygılarımla
A. K.

15 Kasım 2011 Salı

Fabrika Hatalı Peugeot Bipper Connect Pack

06.07.2011 tarihinde 2011 model Bipper Conneckt Pack satın aldım. Aracı aldığımın 53. günü 01.09.2011'de,
şehirlerarası yolculuk esnasında vites-şanzıman arızası meydana gelmiş ve Konya'daki yetkili servis arızayı giderememiştir.
05.09.2011'de aracımı İstanbul'daki yetkili servise getirdim. 08.09.2011'de aracın arızasının giderilmiş olduğunu ifade ederek aracı teslim ettiler. Ancak aynı arıza üçüncü kez 01.10.2011'den itibaren tekrar ortaya çıkmaya başlamıştır.
Bu durumu 18.10.2011 ve 25.10.2011 tarihlerinde ayrı ayrı iki kez www.peugeot.com.tr adlı internet adresi üzerinden Peugeot Otomotiv Pazarlama A.Ş.'ye bildirdim.



Peugeot Otomotiv Pazarlama A.Ş.'ye ilettiğim şikayet yazılarında 818 Sayılı BORÇLAR KANUNU'nun ve 4077 Sayılı TÜKETİCİNİN KORUNMASI HAKKINDA KANUN'un "Ayıplı mal" ile ilgili hükümlerinin tüketiciye tanıdığı haklardan yararlanmak üzere aracımın garanti kapsamında aynı model sıfırıyla değiştirilmesini veya ödediğim araç  bedelinin tarafıma ödenmesini talep ettim.
Ancak Peugeot Otomotiv Pazarlama A.Ş. bu haklı talebim karşısında tamamen duyarsız ve sorumsuz bir tavır içinde derin bir suskunluğa bürünmüştür.

İsa Akalın

Clup Flipper'dan tatil kazandınız aldatmacası


Alışveriş merkezlerinde tatil çekilişi yapıyoruz diyerek, insanları kandırmaya çalışanlara lütfen dikkat edin. Emre Bey yaşadıklarını başkaları da yaşamasın diye bizimle paylaşıyor. Şikayet mektubunu aynen paylaşıyoruz.

Devre mülk pazarlaması yaparken türlü taktiklerle sözleşmeye zorlandım cayma hakkım gasp edilmeye çalışıldı haksız kazanç elde etmeye çalışıyorlar desteğinize ihtiyacım var.


1-Alışveriş merkezlerinde tatil çekilişine kayıt yapıyorlar.

2-katılan herkesi telefonla arayıp tatil kazandınız diyerek lüks bir otele davet ediyorlar.

3-Burada 3 saatten fazla süren insanı aldatan şaşırtan bir seminerden sonra devre mülk pazarlıyorlar, o gün almazsanız birçok şeyi kaçıracaksınız diyerek kandırıyorlar.

4-Cayma hakkı yoktur protokolü imzalamaya zorluyorlar.

5-Caydığınız da hiçbir hizmet almadığınız halde %20 ceza ile haksız kazanç elde etmeye çalışıyorlar.



Ben kandırıldım başkaları aldanmasın şu an mahkemeye vermek zorunda kaldım 7 gün geçmeden cayma hakkımı kullanarak noterden ihtarname çektim ve tüketici mahkemesinde dava açtım.

Sizden ricam bu konuda kamuoyunu aydınlatalım gerekli yerlere bu konuyu taşıyalım vatandaş mağdur olmasın.

Saygılarımla
Emin Özdamar

9 Kasım 2011 Çarşamba

Kış günleri için dokunmatik ekran eldiveni

Malum, kış kapıda. Hatta geldi bile! Kış mevsiminin vazgeçilmezlerinden olan eldivenler, ne yazık ki dokunmatik ekranlı telefonlarınız ile aranıza bariyer çekiyor.



Kapasitif ekranların özelliği elektriksel değişimleri takip ederek kullanıcıya yanıt veriyor olmasıdır. Bu durum göz önüne alındığında, parmağınızla ekran arasında iletken olmayan bir cisim girdiğinde, ekran komutlarınıza cevap vermez. Mujjo, bu duruma çare olarak, kapasitif ekranlarda kullanılmak üzere iletken eldiven üretmeye karar vermiş. Bu demek oluyor ki soğuk kış günlerinde telefonunuzu kullanmak için eldiveninizi çıkartmaya gerek duymayacaksınız.

Kulağa çok basit gibi görünse de kesinlikle hayatı kolaylaştıracak bir ayrıntı olan bu ürün, Blackberry, Samsung, HTC, LG gibi markaların dokunmatik ekranlarında başarıyla çalışıyor. Yüksek kalitedeki naylon ipliklerinin gümüş ile kaplanarak iletken hale getirilmesi prensibi üzerine kurulmuş olan eldivenler, çifti 49 dolardan satılıyor.

8 Kasım 2011 Salı

7 bin 500 TL fatura geldi, 66 TL ödeyecek

Yargıtay, İstanbul 1. Tüketici Mahkemesinin, bir ayda 25 bin dakika konuştuğu ''Her yöne sınırsız'' tarifeli telefon hattına 7 bin 500 TL'lik fatura gelen ve hattı kapatılan tüketici lehine verdiği ''sadece tarife tutarı olan 66,70 lira ödemesi'' kararını onadı.


Yargıtay 13. Hukuk Dairesi, Oktay Karaaslan ile GSM şirketi arasındaki İstanbul 1. Tüketici Mahkemesi'nde görülen 'iptal' davasında yapılan yargılama sonunda, mahkemenin davanın kabulüne yönelik olarak karar verdiğini ve bu kararın süresi içinde davalı avukatınca temyiz edildiğini belirterek, temyiz başvurusuyla ilgili dosyanın incelendiğini bildirdi.



Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre yerinde olmayan bütün temyiz itirazlarının reddine oy birliğiyle karar veren Yargıtay 13. Hukuk Dairesi, usul ve yasaya uygun olan İstanbul 1. Tüketici Mahkemesi hükmünün onanmasını kararlaştırdı.



DAVANIN GEÇMİŞİ

20 Şubat 2009 tarihinde bir GSM şirketinden aldığı ''Her yöne sınırsız'' tarifeli hattına, 10 Haziran 2009 son ödeme tarihli 7 bin 576 TL borç bildirisi gelen ve İstanbul 1. Tüketici Mahkemesine ''fatura tutarının iptali'' davası açan Oktay Karaaslan, mahkemeye sunduğu dilekçesinde, GSM şirketinin sınırsız tarifesinin 66,70 lira olduğunu ve şirkete yüksek miktarda faturanın nedenini sorduğunda kendisine ''Tarife 10 bin dakika limitlidir. 25 bin dakika konuştuğunuz için 10 bin dakikadan sonraki konuşma faturaya yansıdı'' denildiğini aktararak, ''Tarife 10 bin dakikayla sınırlıysa neden 'her yöne sınırsız' diyorlar veya neden ben konuştukça kalan miktarı bildirmiyorlar? Şirket bütün reklamlarda 'konuşmada sınır olmadığı' şeklinde reklam yapıyor'' ifadelerini kullanmıştı.



Karaaslan, 'her yöne sınırsız' yazan tarifesine göre, 66,70 liradan fazla olan faturanın iptaline karar verilmesini talep etmişti.



TOPLAM 25 BİN 482 DAKİKA KONUŞMA

Davaya ilişkin cevap dilekçesini sunan GSM şirketinin avukatı Nejat Aday ise, şirket reklamlarının yanıltıcı olduğuna dair davacı beyanlarının kabulüne olanak olmadığını, reklamlardaki ifadenin tüketicilerin dikkatini çekmeyi amaçladığını ve reklamlardaki her sloganın tüketiciyi yanılttığının kabulü halinde ayçiçeği yağının uçurmaması gibi sıra dışı taleplerle davalar açılacağını ifade ederek, davanın reddini istemişti.



Avukat Aday, yapılan incelemelerde davacı Oktay Karaaslan'ın 23 Nisan-22 Mayıs tarih aralığını kapsayan Mayıs 2009 dönem faturasında, kendi operatörü, diğer operatörler, sabit hatlar ve müşteri hizmetlerine toplam 25 bin 482 dakika 13 saniye arama yaptığını belirterek, sözleşmeye göre davacının 10 bin dakikayı aştığını ve aşan kısmın da tarifeye uygun olarak ücretlendirildiğini öne sürmüştü.



MAHKEMENİN KARARI

Davayı karara bağlayan dönemin İstanbul 1. Tüketici Mahkemesi hakimi Dursun Kaya, dosyaya sunulan delillere göre davacının ''her yöne sınırsız'' tarifesine abone olduğunun tartışılmayacağını ve davalı şirketin bu tarifenin aylık ücretini de 66,70 TL olarak ilan etmesi nedeniyle, kampanyanın isminden de anlaşılacağı gibi o tarihten itibaren herhangi bir üst limit konulmadığının da açıkça görüldüğünü ifade etmişti.



Hakim Kaya, davacı tüketicinin bu kampanya kapsamında abone olarak telefonuyla sürekli görüşmeler yaptığının görüldüğünü ve bir aylık sürenin büyük bir bölümünün telefonda görüşme yapılarak geçirildiğini anlatarak, tüketicinin bu kampanyayı kötüye kullandığının anlaşılmasına rağmen davalı şirketin bir kampanya başlattığı, bununla ilgili reklamlar ve ilanlar yaptığı ve taahhüdünü yerine getirmesi gerektiğini bildirmişti.



Kararında, ''Satıcı şirketin açık taahhütleri karşısında tüketicinin kötü niyetli hareket etmesinin bir önemi bulunmamaktadır. Zira davalı şirketin reklam ve ilanları tüketiciye bu hattı sınırsız şekilde kullanma olanağı sağlamıştır'' ifadelerini kullanan Hakim Kaya, bu durum karşısında tüketicinin taleplerinin haklı olduğunu belirterek, tüketiciye gönderilen 7 bin 576 TL'lik faturanın 66.70 TL'den fazla kısmının iptaline karar vermişti.


AA

29 Ekim 2011 Cumartesi

Samsung'dan akıllı kadınlar için akıllı buzdolabı



Tüketici elektroniği ve elektrikli ev aletleri üreticisi Samsung, Türk kadının ihtiyaçlarını göz önüne alarak tasarlayıp, ürettiği yeni model buzdolabını başta Ortadoğu ve Doğu Avrupa olmak üzere 15 ülkede satacak. Samsung Türkiye Başkanı Sung Yong Hong, Samsung’un ilk kez bir ülkenin tüketicilerinin ihtiyaçlarına göre model geliştirdiğini belirterek, “Türk kadınları evlerine, mutfaklarına çok düşkünler. Türkiye beyaz eşya pazarında ciddi potansiyele sahip. Bu pazardan pay alabilmek için özelliklerini Türk kadınlarının belirlediği bir buzdolabı geliştirdik. Ortaya çıkan ürün çok beğenildi, şimdi bunu tüm dünya pazarında satışa sunuyoruz” dedi.


Akıllı buzdolabının tasarım ve üretiminde Türk kadınının eğilimlerinin göz önüne alınmasını, ‘Türkiye’nin Samsung için önemini gösteriyor’ şeklinde değerlendiren Hong şunları söyledi: “Türkiye beyaz eşyada Avrupa’nın 6’ıncı büyük pazarı. Hane sayısı Avrupa ortalamasının altında, her yıl yeni evli çiftlerin sayısı artıyor. Üstelik nüfusu çok genç, gelir düzeyi yükseliyor. Buradan ihracat olanakları da düşünüldüğünde Samsung’un genel merkezinde Türkiye’ye yatırım ciddi olarak planlanıyor. Türkiye’ye yatırım düşünme aşamasını geçti, planlama aşamasında. Yatırım konusunda hükümetle gerekli temaslar kuruldu. Hangi ürün için, nerede, nasıl ve ne kadar büyüklükte bir yatırım yapılacak, bu araştırılıyor. Yatırım için bir yıl içinde düğmeye basılır.”

Enerji ve tıbbi cihaz
Samsung Grubu’nun elektronik ve beyaz eşyanın yanı sıra enerjiden, sağlık alanına birçok farklı sektörde faaliyetleri bulunduğunu hatırlatan Hong, “Türiye’de ilk etapta enerji ve tıbbi cihaz üretimi konusunda adım atılabilir. Etüdler devam ediyor. İlk olarak hangi üretim alanı ile başlamak gerektiğine bakılıyor. Ancak şunu söyleyebilirim, Samsung bir ülkede sadece bir ürünün üretimini yapmıyor. Genellikle bir ürünle başlayıp daha sonra bunu çeşitlendiriyor. Türkiye’de de öye olacktır diye düşünüyorum” şeklinde konuştu.
Samsung olarak Türkiye’de buzdolabında yüzde 6, çamaşır makinesinde yüzde 8 pazar payına sahip olduklarını belirten Hong, “2012 sonunda beyaz eşyada yüzde 10 pazar payı ile ilk üç arasında yer almayı hedefliyoruz. Bunun için Türkiye çapında yaygınlığımızı artırıyoruz. Ağırlıklı olarak alışveriş merkezlerinde olan Samsung Shop’ların sayısı 110’u buldu. Ayrıca karma bayilerle Türkiye’nin her yerinde ürünlerimizi bulmak mümkün. Bir yere gitmeden önce satış sonrası hizmetleri götürüyoruz. Teknoloji marketlerin yaygınlaşması ile tüketicinin her ürüne istediği noktada ulaşması mümkün” dedi.

Buzdolabı içinde değişiklik yaptık
SAMSUNG Türkiye Beyaz Eşya Pazarlama Müdürü Özlem Koçdar, Türk kadınlarına yönelik 2010’da yapılan pazar araştırmasından elde edilen sonuçlara göre üretilen ‘Smart Freezer’ın gelişim sürecini ve özelliklerini şöyle anlattı: “Türkiye’de erkekleri ve gençleri yeni teknoloji için tavlamak kolay. Ancak Türk kadınları evlerine ve özellikle mutfağa çok önem veriyor. O nedenle Türk kadınlarının buzdolabında ne aradıklarını ortaya çıkaran bir araştırma yaptık. Gördük ki kadınlar buzluktan çok dolabı seviyor. Daha büyük bir buzdolabı istiyor ancak buna mutfakta ayrılan yer 70 santimetre ile sınırlı. Buzdolabı boyutlarını standartlara uygun tutup içinde bazı değişikliklerle kullanım alanını genişlettik. Ortaya buzluk ve buzdolabının büyüklüğüne kadınların karar verebileceği bir model çıktı. Smart Freezer’da buzluk bölümü tek düğmeyle buzdolabı bölümüne eklenebiliyor. Buzdolabı tek tuşla komple soğutucuya dönüşebiliyor. Böylelikle yüzde 20 enerji tasarrufu sağlamak da mümkün. Üründe bulunan “Hemen Soğutma” bölümüne buzdolabının sistemine zarar vermeden istenilen sıcaklıkta yemek konabiliyor ve soğuması sağlanıyor.”

Evde kimse yokken temizlik yapan ‘robot süpürge’
SAMSUNG’un Türkiye’de satışa sunduğu robot süpürge Navibot ile ilgili de bilgi veren Sung Yong Hong, “Cihazın, navigasyon programının arkasında beyin görevi gören iki CPU kontrol yongası var. Bunlar NaviBot’un evi gördükten sonra hatırlamasını, objelerin ve şarj yuvasının yerini öğrenmesini sağlıyor. Küçük entegre kamera, odanın saniyede 30 fotoğrafını çekiyor. NaviBot en hızlı ve en güvenli güzergâhı hesapladıktan sonra evi temizliyor. Eğer şarjı yeterli değilse, şarj yuvasına dönüyor. Navibot evsahibinin programladığı saatte evde kimse olmasa bile yerinden çıkıp gidip evi kendi kendine süpürüp yine yerine geçebiliyor.”

Yüzde 25 pazar payı hedefliyor
SAMSUNG Türkiye Direktörü Lemi Paksoy, “Türkiye’de yılda ortalama 1.5-1.6 milyon buzdolabı satılıyor. Fiyatı 1.650 ile 2 bin 650 TL arasında değişen Smart Freezer serisi çok kısa bir süredir pazarda olmasına rağmen yoğun ilgi gördü. Kayra adını verdiğimiz bu seriden yılda 100 bin adet satmayı planlıyoruz. Hedefimiz 2 yıl içinde yüzde 25 pazar payı yakalamak” diye konuştu.

28 Ekim 2011 Cuma

İkinci El Araç Alırken Nelere Dikkat Etmeliyiz ?



İkinci el araç alırken, Türkiye'de ilk ve en çok akla gelen soru; " Araç kaç kilometrede" oluyor.
Uzmanlarsa yeni bir araç alacaksanız sadece kilometresine bakmayın uyarısında bulunuyorlar.
Türkiye'de özellikle 100 bin kilometreyi geçen araçlar, pek tercih edilmiyor.



İzmir Oto Galeri Odası Başkanı Zafer Dursun bu konuda şunları söyledi:
"Bir araç nedense 100 bin kilometreyi geçmişse ooo deyip kapıyı kapatıyorlar... Vatandaşımızın kilometre takıntısı olduğu için belki de kilometre oynama sebepleri de bu vesileyle olmaktadır. Tüketiciye şunu tavsiye ediyoruz bilinçli kişilerden kurumsallaşmış firmalardan alışveriş yapmalarını..."

Yetkili Servisler En Doğru Seçim...
Araç kilometrelerinin kolaylıkla değiştirilebilmesi ve oto alım satım yapanların dahi bu işlemi farkedememesi, tüketicinin işini daha da zorlaştırıyor.
Bu durumda yetkili servislerde, araca detaylı inceleme yaptırmak en doğrusu.

Araç İçin 5664'e SMS Gönderin...
Öte yandan, cep telefonunuzla aracın bilgilerini SMS ile 5664'e göndererek araçla ilgili bilgilere de ulaşabilirsiniz.

En önemli uyarı ise bu işlemlerin noter satışı gerçekleşmeden mutlaka yaptırılması yönünde...

Kaynak: TRT

13 Ekim 2011 Perşembe

Yanlış ödenen elektrik faturasının iadesi

 

İnternet şubesinden faturalarımızı ödemek gerçekten büyük kolaylık. Ancak yanlışlıkla başka bir abonenin faturasını yatırmanız durumunda ücreti iade almakta sıkıntı yaşabileceğimizi anlatıyor Cüneyt Bey. Kendisine geçmiş olsun diliyor ve şikayetini paylaşıyoruz.


Merhaba,

Bedaş'la yaşadığım bir sorunu paylaşmak istiyorum.
Akbank'tan otomatik ödeme talimatı ile elektrik faturalarımı ödüyorum.
Ağustos ayı faturamı ödenmemiş olduğunu gördüğümde kendim manuel olarak ödemek isterken yanlışlıkla başka abonenin faturasını ödemiş olduğunu gördüm. Banka ile görüştüğümde bunun bedaş tarafından ancak geri ödenebileceği söylendi.


İşyerinden izin alıp ödeme makbuzu ile bedaş bayrampaşa tahsilat müdürlüğüne gittim.


Geri ödeme için talepte bulunduğumda tahsilat ta görevli Mehmet bey üzerime abonelik olması gerektiğini yoksa bana geri ödeme yapılamayacağını, elektirik aboneliğimi kendi üzerime aldıktan sonra ancak geri ödeme yapılabileceğini söyledi. Bu durumu yaşayan bir kişinin geri ödeme alabilmesi için abonelik zorunluluğunun olmasının anlamsız olduğunu belirtmeme ragmen işlemin yapılamayacğı belirtildi.


Sizlerin de bildiği gibi faturalar direk abone numarası ile her yerden ödenebiliyor. Bir arkadaşım benden faturasını ödememi isteyip ve ben internet ten yanlış ödersem de aynı durumda kalabilirdim. Bu mantıkla üilekedeki 70 milyonun eşinin ya da kendisinin elektrik abonesi olması gerekiyor.


Sözü fazla uzatmayacagim, zaten birsey yapmayıp geri odeme talebinde bulunmadım. Ama günümüzde artık kurumların eski devlet dairesi mantıgıyla calismamaları gerekiyor. Umarım gereksiz prosedürlerden insanları kurtarıp baska kişilerinde magdur olmalarını önlersiniz.


Saygılarımla.
Cüneyt Gül

23 Ağustos 2011 Salı

Bayramda ağzınızın tadı kaçmasın



Her bayram öncesi şekerli ve çikolatalı mamullere talebin artmasıyla birlikte piyasaya sürülen düşük fiyatları ile dikkati çeken merdiven altı üretime karşı tüketiciler uyarıldı.


Türkiye'de hem geleneksel hem de modern üretim teknolojileri kullanılarak üretilen şekerli ve çikolatalı mamullerin tüketimi her geçen yıl artıyor.



Ramazan Bayramının yaklaşmasıyla şekerleme sektöründe istihdam ve üretim kapasitesinin ortalama yüzde 50 civarında artması ile haksız kazanç peşinde olan merdiven altı şeker üreticileri de en fazla bu dönemde ortaya çıkıyor.

Kalite Birliği Derneği Genel Başkanı Mustafa Karaman, AA muhabirine yaptığı açıklamada, gıda denetimsizliğinin Türkiye'nin en önemli sorunlarından birisi olduğunu söyledi.

Bu tablonun şekerleme sektörü için de geçerli olduğunu ifade eden Karaman, ''Bayram döneminde artan hacim, merdiven altı üretim yapanların iştahını kabartıyor. Vatandaşlar, kendilerinin ve yakınlarının sağlıkları için şeker alışverişinde son derece dikkatli davranmalı'' diye konuştu.

Kalitesiz ve mat bir görünüme sahip olan merdiven altı şekerlerin kilosunun piyasada 5 liraya kadar satılabildiğini vurgulayan Karaman, şöyle devam etti:

''Bu gibi ürünlerin satışı semt pazarları ve yollarda kurulan tezgahlarda oldukça yaygın. Büyük alışveriş merkezleri gıda mühendisleri kontrolünde ürün alımı yaptığı için, bu tür ürünler böyle yerlere giremez. Şeker ve şeker türevi ürünlerin üretiminde maliyeti düşürmek için insan sağlığına zararlı maddeler kullanılıyor. Vatandaşların sağlığı, merdiven altı diye tabir edilen firmaların umurunda değil. Bu konuda alınacak ilk önlem, açıkta satılan ürünlerden uzak durmak olmalı.''



-TSE belgesi ve son kullanma tarihine dikkat-

Üzerinde Türk Standartları Enstitüsü'nün (TSE) logosu bulunmayan ürünlerin satın alınmaması gerektiğini ifade eden Karaman, şunları kaydetti:

''Özellikle yığınlar halinde teşhir edilen ve üzerinde büyük oranda indirim yapıldığı belirtilen ürünlerin son kullanma tarihi ya dolmuş, ya da dolmak üzere oluyor. Bu tür yerlerden şekerleme ürünleri alırken buna dikkat edilmeli. Ülkemizde maalesef denetim mekanizması sağlıklı işlemiyor.

Denetimsizliğin getirdiği yanlış uygulamaları, alacağımız ürünleri dikkatli seçerek önleyebiliriz. Örneğin, şekerleme ambalajındaki 'içindekiler' kısmı dikkatle okunarak Sağlık Bakanlığı'nın internet sitesinde yayınlanan katkı maddeleri listesi ile karşılaştırılabilir. Tüketiciler, TSE belgesi olmayan, iyi ambalajlanmamış ve son kullanma tarihi bulunmayan şekerlerden uzak durmalı.''

-Ucuz şekerin fiyatına aldanmayın-

Mersin'de yaklaşık 50 yıldır şekerleme sektöründe üretim yapan ve ürünlerini yurt içinde çok sayıda noktaya gönderen firmanın sahibi Hasan Yozgat da, kayıt dışı üretim yapanların halkın sağlığını tehlikeye atmakla kalmayıp, piyasaya ucuz fiyatta şeker ve çikolata sürerek haksız rekabete yol açtıklarını ifade etti.

Bu gibi sıkıntıların önüne geçebilmenin denetimlerin arttırılması ile mümkün olabileceğini belirten Yozgat, şöyle konuştu:


''Eğer denetimler sıklaşır ve merdiven altı üretimin önüne geçilirse, hem bu sektöre yıllarını veren üreticiler emeklerinin karşılığını alır, hem de vatandaş hijyen kurallarına uygun, modern tesislerde paketlenmiş ürünleri tüketir. Bayramın hemen öncesinde önüne gelen tezgah kurup, şeker satıyor. Vatandaşlar ucuz şekerin fiyatına aldanmasın.''

Bu bayramda şeker fiyatlarında fazla artış olmayacağına işaret eden Yozgat, ''Şekerlerin kilosu ortalama 10 ile 16 lira arasında. Lokumların kilosunu ise 6 ile 20 lira arasında bulabilmek mümkün. Bayram dönemlerinde en çok tercih edilen yaprak çikolataların kilosu ise 15 ile 30 lira arasında değişiyor'' diye konuştu.

Kaynak: ihlassondakika.com