5 Ekim 2018 Cuma

Tüketici "ilamsız icra takip kıskacı"ndan kurtarılmalı

İlamsız icra takibi yönteminin kötü niyetli kişilerce dolandırıcılık amaçlı da kullanabildiğine dikkat çeken Tüketici Başvuru Merkezi Derneği (TBM) Genel Başkanı Avukat İbrahim Güllü, "İlamsız takip itiraz süresi yeniden düzenlenmelidir" çağrısı yaptı.

Giderek artan ilamsız icra takip mağduriyetlerini DHA'ya değerlendiren İbrahim Güllü, "Kayseri’de yaşanan düğünde takılan çeyrek altının ilamsız icra takibi yapılmak suretiyle aslında geri alınamayacak bir paranın tahsil edilebilmesi, ilamsız icra takibi yönteminin yeniden tartışılmasına neden oldu" dedi ve ekledi:

"Hukukumuzda yer alan icra takip şekillerinden biri olan ilamsız icra takibi açılması, alacaklı açısından hiçbir belge ibraz etmeden alacağını tahsil etme imkanı sağlarken, gerçekten borçlu olmayan kişiler açısından ise mağduriyetlere yol açıyor.

"Bu durum, dolandırıcıların gözünden de kaçmıyor."

"İlamsız icra takip dosyası açılmasının son derece basit ve oldukça düşük 50, 60 lira gibi bir masrafla yapılabilmesi yüzünden bu yöntem sık yapılan yaygın bir vurgun şekli haline geldi."

"Borçlu olmayan kişi, icra dairesince, adresine gönderilen ilamsız ödeme emrine 7 günlük itiraz süresi içinde itiraz etmediği veya edemediği takdirde takibe konu parayı ödemek, ya da dava açmak zorunda kalıyor.



"Böylelikle aslında borçlu olmayan kişi, ödenmemesi gereken bir parayı ödemiş olmakta, dava açması halinde ise hem masraflı hem de uzun bir dava sürecini göze alması gerekiyor.
"Çoğu tüketici de küçük miktarlar için dava masrafı ve avukat ücretine katlanmaktansa olmayan borcu ödemeyi tercih ediyor. Bir başka deyişle, tüketiciler haklarında haksız yere açılmış bu tür icra takiplerinde talep edilen meblağ büyük miktarda değilse, yargıda uğraşmak yerine, olmayan borcu ödeme yolunu seçiyor."
Borçlu olduğu iddia edilen kişilerin, icra dairesinden gönderilen ilamsız takip ödeme emrinin tebliğinden itibaren 7 günlük süre içinde itiraz etmek zorunda olduğuna işaret eden Güllü, "Borçlu olduğu iddia edilen kişinin postacı geldiğinde adresinde bulunmaması ya da bulunduğu adresten taşındığı halde nüfus idaresine adres değişikliği bildirimini yapmamış olması halinde, takibin kesinleşmesi riski ile karşı karşıyadır" dedi ve bu durumu şöyle açıkladı:
"Çünkü, mevzuatımıza göre, muhatabın adresinde bulunamaması veya adresinin bilinmemesi durumunda, icra dairesi, borçlunun Mernis adresine tebligat gönderdiğinde tebligat muhataba iletilmiş sayılıyor ve itiraz için öngörülen yedi günlük süre başlıyor.
"Ardından, alacaklı olduğunu iddia eden taraf, borçlu gösterilen kişinin maaşının dörtte birine ve trafikte kendi üzerine görülen aracına, banka hesaplarına ve gayrimenkullerine haciz uygulatabiliyor.
"Bu nedenle mağdur olmamak için tüketiciler, Mernis adreslerini güncellemeli ve e-devlet üzerinden haklarında yapılmış icra takiplerini sıklıkla kontrol etmelidirler. Aksi halde olmayan borcu ödemek zorunda kalabilirler."
"İlamsız takibi hukuk sistemimizden kaldıramayacağımıza göre, hem belgesi olmayan gerçek alacaklıyı hem de borçlu olmadığı halde borçlu duruma düşürülen tarafları düşünerek İlamsız İcra Takip Sistemi'nin yeniden düzenlenmesi gerektiği kanaatindeyiz.
"Burada yapılması gereken itiraz süresinin uzatılmasıdır; çünkü, 7 günlük itiraz süresini aslında 5 gün gibi değerlendirmek lazım.
"Bu süreçte Cumartesi ve Pazar günleri itiraz edilememesi, borçlunun eline ödeme emrinin geç geçmesi, adresinde olmadığında muhtara bırakılabilmesi gibi hususlar da dikkate alındığında, itiraz süresinin tüm bu mağduriyetleri önleyecek çözüm şekli, itiraz sürenin 30 gün olacak şekilde yeniden yasal düzenleme yapılmasıdır.
"Bu sayede 10, 15 gün tatile çıkmış bir kişi için bile itirazda bulunma ve mağduriyetten kurtulma imkanı sağlanmış olacaktır."

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder