30 Aralık 2011 Cuma
Borusan'a tepki gösteren işadamları 700 bin liralık 3 aracı geri verecek
Medyada yer alan “Başörtülü binince BMW bozuluyor” başlıklı haberler üzerine iki iş adamı BMW marka araçlarını geri verme kararı aldı. Hadımköy'de bir tekstil fabrikasının sahipleri olan Ekrem Korel ve İhsan Meral, yaklaşık 700 bin lira değerindeki 3 otomobili şirkete geri göndereceklerini açıkladı.
Yaşanan talihsiz olaya çok üzüldüklerini dile getiren iş adamı Ekrem Korel, bundan sonra Borusan'a ait araçlara binmeyeceklerini söyledi. Markanın X6 model aracını almaya kapalı eşi ve kızıyla gittiğini açıklayan Korel, "Ben arabamı almaya kapalı eşim ve kızımla gittim. Alırken herhangi bir şey söylemiyorlar ve çok iyi karşılıyorlar. Ancak iş binmeye gelince bizi rencide edici bu olaylar yaşanıyor. Ben ve çevrem mütedeyyin insanlarız ve bu durumdan çok etkilendik. Bu arabaları geri vereceğiz. Çevremizden bazı arkadaşlar da Borusan'dan yeni araçlar almayı düşünüyordu ama onlar da vazgeçti." diye konuştu.
Lüks araçlardan birinin kullanıcısı olan Neslihan Korel de şirketi özür dilemeye çağırdı.
Yeni Şafak Gazetesi, BMW markalarının Türkiye distribütörü Borusan Otomotiv’in rallici Burcu Çetinkaya ile şirket arasındaki sponsorluk anlaşmasının, Çetinkaya’nın TV programında MINI marka otomobili gazetenin başörtülü muhabiri Merve Sena Kılıç ile birlikte test ettiği gerekçesiyle iptal ettiğini iddia ederek konuyu manşetine taşımıştı.
Şirket ise konuyla ilgili yaptığı açıklamada, tarafların sponsorluk için anlaşmaya varamadığı, dolayısıyla iptalin de söz konusu olamayacağını kaydetmişti. MINI Marka Müdürü Hakan Bayülgen’in gazeteye yaptığı açıklamanın farklı algılandığı, bununla birlikte söz konusu açıklamanın kurumlarının yaklaşımı olmadığını belirtmişti. Açıklamada, “Borusan Otomotiv olarak kimseyi dini inançları ya da yaşam tarzı tercihleri nedeniyle ayrımcılığa tabi tutmamız söz konusu olamaz. Herkesin inancına, giyimine ve yaşam tarzına saygımız sonsuz.” denilmişti. MINI Marka Müdürü Bayülgen de bir açıklama yaparak, “Haberin özü bu olmasa bile kamuoyundan, kurumum ve markamdan, yarattığım hassasiyet için özür dilerim.” ifadelerini kullanmıştı.
Tamir edilmiş Samsung Galaxy SII yeni diye satılmış
Merhabalar yazılarınızı ilgiyle takip ediyorum. başarılarınızın devamını diliyorum. Benim yaşadığım bir haksızlığı sizinle paylaşmak istedim.
Vatan Bilgisayardan 1415.12 TL ye Samsung Galaxy SII adında cep telefonu satın aldım. Aldığım ürün internet şubesinden geldi, kutusunu kendi ellerimle açtım. 1,5 ay sorunsuz kullandım. Arıza verince Adana Adaser Samsung yetkili teknik servisine götürdüm. Onlar da cihazın daha önce açılıp içinde lehimleme yapıldığını söylediler. Kulaklarıma inanamadım. Ben de telefonumu daha önce hiçbir servise götürmediğimi zaten ilk kez arıza verdiğini söyledim. Telefonun da garantili olduğunu neden başka bir servise götürüp tamir ettireyim ki dedim. Açılmış bir cihazı kullanmak istemediğimi telefonun değişimini istediğimi belirttim. Onlarda değişim raporu gibi bir rapor veremeyiz dediler. Ben de Vatan Bilgisayarın çağrı merkezini arayıp konuyu açıkladım. Çağrı merkezindeki yetkililer bana daha önce tamir ettirildiğini ispatlayan bir belge alabilirseniz mağazamızda değişimini yaptırabilirsiniz dediler. Ben de cihazın daha önce açılıp içinde lehimleme yapıldığını belirten raporu aldım ve Adana'daki mağazaya gittim. Servis bölümündeki arkadaş ta gayet olumlu bir şekilde sorunlarımı dinledi. Cihazı teslim aldı, birkaç gün sonra size döneriz dediler. 10 gün sonra cihazı tamir ettirip elime tutuşturdular. "Ben değişimini istedim, tamirini değil" dediğim halde bunun mümkün olmadığını söylediler. Ben başka ne yapayım. Ben mağdur edildim. Ne arayan var ne soran.
Başkaları da benim gibi mağdur olmasın diye bu durumu sizinle paylaştım. Yayınlayabilirseniz sevinirim.
M. Ercan
Türk Telekom sigortasından caymak imkansız
1 ay önce Türk Telekom görevlisi tarafından aranıp yıllık 60 TL karşılığı Acıbadem Sigortası yapılmasın için görevliniz tarafından ikna edildim ve onay verdim.Tarafıma 1 hafta içinde posta ile sözleşme metni ve kart gönderileceği bilgisi verilmiş olmasına rağmen gönderilmedi. Bu ay ki faturamızda 5 TL olarak bu kesintinin de yapıldığı gözükmektedir. Ayrıca bugün iptal için müşteri temsilcinizi aradığımda iptal edilirse 90 TL cezası var dendi. Bunları niçin ilk aradığınızda söylemiyorsunuz? Bu resmen dolaylı bir şekilde kandırmalı bir pazarlama metodu ile vatandaşı kandırmaktır. Türk Telekom'u ayrıca şikayet edeceğim ve davacı olacağım. Ayrıca bundan sonra hiçbir kampanyalarınızdan da haberdar olmak istemiyorum.
Lütfen bu ve benzeri pazarlama metodlarının önünü keselim.
Çalışmalarınızda başarılar dilerim.
Hakan BARIŞIK
BURSA
Lütfen bu ve benzeri pazarlama metodlarının önünü keselim.
Çalışmalarınızda başarılar dilerim.
Hakan BARIŞIK
BURSA
Tofaş-Fiat otomobil anahtarlığı parçalanmış
Aracımı (35 TRZ 58) periyodik bakım için Tofaş-Fiat servisine götürdüm. Araçtaki sorunları belirttim. Bu sorunların içinde anahtarlığın açılıp kapanan kısmındaki sorunu da belirttim. Servis sonrası aracımı aldığımda anahtarlık için hiç bir işlem yapılmadığını gördüm. Sorduğumda anahtarlığın garanti kapsamı dışında olduğu 300-350 TL fiyatı olduğu ve gerekirse kaskodan değiştirebileceğim söylendi. Ben sorunun anahtarlığın işlevi (açma – kapama) ile ilgili olmadığını basit bir arıza olduğunu söylememe rağmen sonuç değişmedi.
Bana söylenen garanti dışı ifadesi sonrasında anahtarlığı dikkatli bir şekilde açtım Kırmızı fiat butonunun altında döküm bir parça olduğunu bunun ucunda 0.5 mm civarında bir tırnağının kırıldığını ve bu nedenle metal anahtarın anahtarlığın yuvasında kilitli kalmadığını tespit ettim. Bu döküm parça İşlev olarak bilmem ama maddi olarak 1 TL civarıdır. Bunun Üzerine İnternet sitenizden ve 444 22 55 numaralı telefonunuzdan yetkilinize durumu anlattım. Bana durumun inceleneceğini ve bana bilgi verileceği söylendi.
24.11.2011 tarihinde genel müdürlükten serpil hanımefendi beni aradı.
Durumu kibarca, dürüstçe ve saklamadan anlattım. Serpil hanım öncelikle Anahtarlığın garanti kapsamında olduğunu ama ben açtığımda garanti kapsamından çıktığını belirtti. Bende bunun suçlusunun ben olmadığımı servis yetkilisinin bana bu anahtarlık garanti kapsamında değil bu servisimizin değil Fiat’ ın politikası dediğini defalarca söylesem de beni anlamaktan uzaktı. Kendisine siz bu anahtarlık nasıl bir şey biliyor musunuz diye sorduğumda biliyorum demesine rağmen arızalı parçanın döküm parça olduğunu defalarca söyledim bana hala elektronik devreler chip arızası dedi durdu ses kaydını inceleyin.Bana “siz anahtarlığın 2 sinide servise götürün orada incelenecek ve eğer sizin hatanız tespit edilirse yardımcı olamayız dedi.” Bu aslında sen nasılsa anahtarlığı açtın laf olsun diye servise götür demenin kapalı ifadesi idi.
Yazmadan geçemeyeceğim Türkçe de bir kural vardır. Bir cümlede ama ifadesinin geçtiği yerden öncedeki tüm ifadeler geçersizdir.
Serpil Hanımın ama ifadelerinden seçmeler;
“Anahtarlığınız Garanti kapsamında AMA siz anahtarlığı açmışsınız hata sizde”
“Servis Anahtarlık Garanti kapsamı dışında demiş servisimiz hatalı AMA siz açmamalıydınız.”
“Siz aracı servise götürün yardımcı olacağız AMA sizin hatanız ise yapacak bir şey yok.”
Serpil hanım Firmasını koruma adına her cümlesinde kullandığı “AMA“ ifadeleri ile empati den uzak, suçlayıcı, yardımcı olma adına değil de bu belayı da başımdan savsam şeklinde bölge müdürlüğünden aramanın verdiği güven ile tepeden bakar ifadelerle en sonunda ağzından baklayı çıkardı.
“Sizin hatanızı ben mi karşılayayım.“
Kendisine bu ifadesinden sonra anahtarlığı servise götürmeyeceğimi bu olayı yüksek sesle her yerde haykıracağımı ve bir daha ben ve yakınlarımın tercihinin FIAT olmayacağını söyleyerek telefonu kapattım. Serpil hanım “oh bu adamdan da kurtulduk diyerek firmasına kazandırdığı sözde 350 Tl için” sevinmiştir.
Ben bu işin başından bu yana sebebin hatalı üretim ya da benim hatam olmadığı konusunda bir iddiam olmadı. Her ne kadar anahtarlık ta hiçbir darbe, düşme olmadığından emin olsam da bunu hiç iddialı bir şekilde belirtmedim. Benim Belirtmek istediğim şey şu idi.
1- Ben Arabayı ayrı Anahtarlığı ayrı almadım Garanti dışında olmasını kabul etmediğimi söyledim.
2- Bizim gibi son kuruşunu sıfır araba için kullanan insanlar için 350 Tl. önemli bir meblağdır. 1 Tl yapılabilecek bir iş için 350 Tl. Verilmemelidir. Bu kayıp sadece benim değil sizin ve ülkemizin kaybıdır.
3- Anahtarlığın içinde arızalı olan döküm ( Chip yada elektronik devreler değil) parçanın değişmesini yeterli olduğunu tüm Anahtarlığın değişmesinin anlamsız olduğunu ifade ettim. Çünkü anahtarlık görevini yapıyor ben bu şekilde de kullanırım sizin canınız sağ olsun.
Sonuç olarak ben anahtarlığın sökmeden önceki fotoğraflarını söktükten sonraki fotoğrafları arızalı döküm parçanın fotoğraflarını size göndereceğim. Böylece AR-GE kısmınız en azından o döküm parçanın daha sağlam olması için gereken çalışmaları yapar ve bu sorundan kurtulursunuz. Ben Serpil Hanımın yerinde olsam bu parça ile ilgili daha önce kaç şikâyet gelmiş onu araştırır ve AR-GE departmanına yardımcı olurdum.
RESİMLER VE AÇIKLAMALARI :
Bu resimlerden de çok net görüleceği gibi servisin yapacağı sadece bu anahtarlığı bu şekilde açmak ve arıza tespiti prosedürünü işletmek olmalıydı. Garanti kapsamı dışında demeden önce. Bağlantılar klipsli ve kolay açılmaya uygun yapıdadır. Profesyonel müdahale gerektirmemektedir.
Bu parçanın kullanıcı hatasından kırılabilmesi dışında hiç bir hasar olmadan bu döküm parçanın kırılmasına sebep olama mümkün değildir.
Serpil hanımın; Chip, Elektronik devre dediği parçaların bu döküm parça ile ne alakası var.
Bu parçanın değiştirilmesi varken neden 350 tl. verilecek ve tüm anahtarlar değişecek ve ben 2 gün arabasız kalacağım.
Bu parça 350 TL eder mi?
Serpil Hanım içini bilmediği, bir ürün için bilgisizce neden yorum yapar. “AMA” lar ile süsleyerek.
Bana Garanti dışı denmiş bir ürünün açılmasından daha doğal ne olabilir. Sorgusuz sualsiz 350 Tl verse idim Fiat/Tofaş bundan mutlu mu olacaktı.
Bu mektubu ve fotoğrafları sadece size değil, Basının tüketici köşelerine, sanayi bakanlığına , Tüketici mahkemesine ve tüm tanıdıklarıma göndereceğimin bilinmesini saygılarımla Arz ederim.
Mehmet SEMİZ
Bosch TOASTEXX tost makinesi mağduriyeti
2010 yılının anneler gününde Bosch markasının TOASTEXX modeli bir tost makinesi aldık. İlk kullanımda alt bölümünün kızarıp, üst bölümünün kızarmadığını gördük. Defalarca denememize rağmen bu durum değişmedi.
Daha sonra fırın tepsisinde "fırında makarna" yapıp üstünü kızartmak istedim. Makine bunu da yapamadı. Bu nedenle "Yanlış mı yapıyorum?" diye düşündüm. Aldığımızda kutusunun içinden broşürü ve kullanma talimatı çıkmadığı için kişisel girişimimle İstanbul Bosch merkezinden bir broşür rica ettim. Broşür geldikten ve kullanma talimatını okuduktan sonra kullanımda herhangi bir yanlış yapmadığımı anladım. Dolayısıyla tost makinem arızalı olmalıydı.
Bunun uzerine ilgili yetkili Bosch servisine başvurdum.Servis tost makinemi götürdü, ve yapılan ölçümlerde hiç bir sorun tespit etmediklerini söylediler. Tost yaptığımızda sorunun devam ettiğini gördüm. Bunun üzerine 2 kez daha servisi çağırdım. Israrla alt rezistansla üst rezistansın ölçüm değerlerinin aynı olduğunu söylediler. Tost makinemde kullandığım fırın kağıdı ve kızartmış olduğum ekmekleri bile delil olarak göstermeme rağmen; bana inanmadılar. Oysa iki sene önceki televizyon reklamında itibarini kaybedeceğine para kaybetmeyi tercih ettiğini söyleyen bir markadan daha ciddi bir çalışma/servis beklerdim. Bunun uzerine müşteri hizmetlerini aradım; fakat benim yerime servisin söylediklerine inanmayı tercih ettiler. Bu arada konuştuğum kişinin müşteriye hitabetini de hiç beğenmedim. Mağduriyetim giderilmedi. İlgili Bosch servisinin ve Bosch müşteri hizmetlerinin duyarsızlığı ve üste çıkma çabaları markaya olan güvenimi zedeledi.
Saygılarımla
Betül Debir
Not: delil olarak yapılan bir tostun 2 tarafı ve ilgili tost makinesinin fırın kağıdını ek olarak yolluyorum.
Toyota Corolla Şikayeti
Sayın ilgili 30000 de bakım için servise gittiğimde öğrendiğim; balatamın bittiği ve diski de yediği oldu. Canımızı teslim ettiğimiz Toyota gibi bir firmanın aracında balata ve disk uyarısı vermemesi bence kabullenemez bir hatadır. Servisinde müşteriyi bilgilendirmemesi ayrı bir hatadır. Balata bitme uyarısı vermezse bi araç parçanın ömürlük olamasından nasıl bahsedilir. Diğer bir bilgi ise disk bittikten sonra hidrolik uyarısı verdiği yönünde, disk bitmiş; uyarı verse ne işe yarar vermese ne işe yarar, iş işten geçmiştir. Benim babam toyota gibi sloganıyla aracımıza sahip olduk ama gördük ki bu slogan sadece insanları yanıltmaya yönelik bir çalışma. Aracımı 20000 bakımına götürdüğümdede fren sesi şikayetini dile getirmiştim. Aracım 10000 km de hem balatayı hemde diski bitirmiştir dediklerine göre. Balatayı bitirmeden uyarı verseydi diski yemeden balata değişirdi bunu firmaya söylediğimde kullanıcı hatası deyip işin içinden çıktılar. Disk değişimini karşılamarının mümkün olmadığını söylediler.
İlginize şimdiden teşekkür eder iyi çalışmalar dilerim.
Aydın Katmer
SunExpress Şikayeti
İzmir - Gaziantep arasındaki uçuşlar daki rötarlarla ilgili şikayet bildirmek istiyorum.
Her 2 uçuştan 1 tanesinde rötar yapılıyor.
Saygılar
Serkan Orkun
Her 2 uçuştan 1 tanesinde rötar yapılıyor.
Saygılar
Serkan Orkun
10 Aralık 2011 Cumartesi
Elektrikte kayıp kaçak bedeline meclis el koydu
Sanayi, konut ve ticari işletmelerden yüksek tüketim bedeline ilâveten, kayıp-kaçak bedeli tahsil edilmesi istisnasız, elektrik kullanıcısı tüm kesimlerce haksız bulunuyor. Şikâyetlerin yoğunlaşması üzerine TBMM Dilekçe Komisyonu, harekete geçerek konuyu incelemeye aldı. Kurulan alt komisyon sorunla ilgili tüm taraflardan görüş ve öneri topluyor.
Konut, ticarethane, sanayi işletmesi fark etmiyor; elektrik abonelerinden uzun süredir zaten çok sayıda vergi ile yüklü tüketim bedeline ilâveten bir de kayıp-kaçak bedeli tahsil ediliyor. Gerekçe olarak Türkiye'de halen ortalama yüzde 15 civarında teknik kayıp ile kaçak enerji kullanımının varlığı gösteriliyor.
Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu‘nun Elektrik Piyasası Kanunu‘na dayanarak başlattığı bu uygulama, istisnasız, elektrik kullanıcısı tüm kesimlerce haksız bulunuyor. Nitekim şikâyetlerin yoğunlaşması üzerine TBMM Dilekçe Komisyonu harekete geçerek, konuyu incelemeye aldı. Kurul Sanayi, konut ve ticari işletmelerden yüksek tüketim bedeline ilâveten, kayıp-kaçak bedeli tahsil edilmesi istisnasız, elektrik kullanıcısı tüm kesimlerce haksız bulunuyor. Şikâyetlerin yoğunlaşması üzerine TBMM Dilekçe‘ Komisyonu, harekete geçerek konuyu incelemeye aldı. Kurulan alt komisyon sorunla ilgili tüm taraflardan görüş ve öneri topluyor.
Özellikle belirli bölgelerde yoğunlaşan kaçak elektrik kullanımı bedelinin Türkiye ölçeğinde tüm abonelere idari kararlarla ödetilmesi anayasaya olduğu kadar, yürürlükteki Elektrik Piyasası Kanunu‘na da aykın bulunuyor. Bu konuda Elektrik Üreticileri Derneğinin açtığı dava yargı önünde.
Bir de uygulamanın özelleştirilen bölgelerde işletici şirketler lehine başlatılıp sürdürüldüğü yolunda iddialar var ki konunun açıklığa kavuşturulmasını gerekli kılıyor. DÜNYA Mikro Politika, tüketicilerin yargıdan, siyaset kurumundan çözüm beklediği bu "sorunu" ilgili taraflar nezdinde araştırdı. Dağıtım sektörü dışında ilgili tüm kesimler uygulamaya karşı çıktı.
TBMM‘de alt komisyon oluşturuldu
TBMM Dilekçe Komisyonu, kaçak elektrik kullanım bedelinin haksız bir uygulama ile tüm kullanıcılardan alınmasına ilişkin şikâyetlere el attı. Bu amaçla, konuyu incelemek üzere bir alt komisyon oluşturuldu. Alt komisyon yalnız kaçak sorununu değil, elektrik kullanıcılarının bu alanda karşılaştıkları tüm idari sorun ve yükümlülükleri mercek altına alacak. Alt komisyon bugüne kadar Tüketici Örgütleri Federasyonu, Tüketici Dernekleri Federasyonu, TÜKODER, EPDK, Tüketici Hakları Genel Müdürlüğü ve elektrik dağıtım şirketlerinin yetkililerinden bilgi aldı. Alt komisyon bu kapsamda, kullanıcının talep etmemesine rağmen, elektrik sayaçlarının değiştirilerek, maliyetinin tüketiciye yüklenmesi gibi uygulamaları da inceleyecek. Bu çalışmalar tamamlandıktan sonra hazırlanacak rapor Dilekçe Komisyonu‘na sunulacak.
Fuat Engin (Tüketici Örgütleri Federasyonu Başkanı)
Tüketiciler suskun kalmamalı!
Elektik faturalarına kaçak kullanım bedeli adı altında yansıtılan tutarların tüketim bedelinin yüzde 1 S‘i gibi çok yüksek oranda olması, tüketici tepkisini artırmakta. Elektrik dağıtımı özel şirketler eliyle yapılsa dahi bu kamusal bir hizmet. Uygulama, Anayasa‘nın 5. maddesinde belirtilen sosyal devlet anlayışına ters düşmekte. Yine Anayasa‘nın 172. maddesinde belirtildiği üzere, devletin tüketicilerin korunması anlayışına aykırı durumlar sözkonusu. Uygulamanın bu şekilde devam etmesi halinde, ‘dürüst tüketiciler nasıl olsa kayıp-kacak bedelini ödüyor‘ yaklaşımıyla, kaçak kullanımın ülke genelinde artacağı kaygısını da taşımaktayız. Tüketiciler suskun kalmamalı, haklarını aramalı. Kahramanmaraş‘ta birtüketicinin Tüketici Sorunları II Hakem Heyetine yaptığı başvuru sonucu, elektrik faturasına yansıtılan yüzde 15 kayıp-kacak bedelinin iadesine karar verilmesi, isabetlidir. TBMM Dilekçe Komisyonu‘na görüşlerimizi ilettik. Toplantıya katılan EPDK yetkililerinin ‘yurt genelinde ortalama yüzde 17 kayıp-kacak olduğu, bunun yüzde 2‘sının elektrik şirketlerinden, yüzde 15‘inin ise tüketicilerden alındığını‘ belirtmeleri haksız uygulamanın boyutunu ortaya koymakta. EPDK‘nın kayıp-kacak oranlarını, dağıtım şirketleri ile birlikte belirlediği gerçeğini de göstermekte. Tüketicilere Ocak 2011‘den bu yana faturalarına yansıtılan kayıp-kacak tutarları için bağlı bulundukları elektrik dağıtım şirketine yazılı itiraz etmelerini; itirazın reddi halinde il veya ilce Tüketici Sorunları Hakem Heyetine başvurmalarını öneriyoruz.
Cengiz Göltaş (TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası Başkanı)
Büyük işletmeler denetimden uzak
Daha önce enerji bedeli içinde işlem gören kayıp-kacak tutarı 1 Ocak 2011 ‘den itibaren ayrı bir kalem olarak faturalara yansıtıldı. Kayıp enerji, teknik sorun sıfır olması mümkün değil. Ancak, kaybın minimum seviyeye çekilmesi dağıtım şirketlerinin sorumluluğunda. Bu da dağıtım şebekelerinde periyodik bakım ve iyileştirmeler için yapılacak yatırımlarla ilgili. Kaçak kullanım yalnız teknik ya da ekonomik boyutuyla ele alınacak bir konu olmayıp, sosyal açıdan da adımlar atılması gerekmekte. Kaçak kullanımda bireysel görece düşük kullanımlara yönelik cezai işlem yoluna gidilirken, büyük işletmelerin denetimden uzak tutulması ülkemizin acı bir gerçeği. Kaçak tüketim özel sektör eliyle önlenecek denirken fatura tüketiciye çıktı. 2011-2015 donemi kayıp-kaçak hedef oranları EPDK tarafından revize edilmiş; 2006-2010 hedeflerine göre azaltılması (en azından sabit tutulması) gerekirken; bazı şirketlerin oranları, aksine artırıldı. Odamızın çalışmasına göre, EPDK‘nın dağıtım bölgeleri için belirlediği 2010 yılı kayıp-kacak hedefi yıllık ortalama yüzde 7 talep artışı ile 2011-2015 yılları için de devam etseydi, beklenen kayıp/kaçağın simdi öngörülenden 8 milyar kWh daha az olması mümkün olacaktı. 8 milyar kWh enerjiye karşılık gelen yaklaşık 1.13 milyar TL bedel tüketicilerden tahsil edilmeyecekti. 2012 yılından itibaren kayıp-kaçak bedeli bölgesel oran dikkate alınarak faturalara yansıtılacak. Bu adaletsizliğin derinleşmesi anlamına gelecek. Hükümet,31 Aralık 2015‘e kadar sokak aydınlatma bedellerinin Hazine tarafından dağıtım şirketlerine ödenmesi yönünde yasal düzenleme yaptı. Böylece faturalardan Belediye Tüketim Vergisi olarak tahsil edilen aydınlatma bedelinin halkın ödediği vergilerden ikinci kez tahsili söz konusu oldu. Bu uygulamalar özelleştirmelerin kaçınılmaz sonucu. Özelleştirmeler durdurulmalı; merkezî planlama anlayışı ile kamusallık yeniden hayata geçirilmeli.
Elektrik Dağıtım Hizmetleri Derneği (ELDER)
Kaçağın kalkmasını isteyen çözüm önersin!
Kayıpları sıfırlamak teknik olarak mumkun degıl. Belirli bir rakamın altına indirmek de, yatırım büyüklüğü düşünüldüğünde, anlamlı bulunmayabilir. Ülkemizdeki kayıp oranının 0ECD ve Avrupa Birliği‘nin yüzde 7 ile 10 arasında üstünde olduğu bir gerçek. Dağıtım özelleştirmelerinin en önemli gerekçelerinden biri de bu. Düzenleyici kurum, bölgesel kayıp hedeflerini, 2015 yılı için, Türkiye genelindeki kayıpların yüzde 10 civarına çekilmesini sağlayacak şekilde belirledi. Bu uygulamanın herhangi bir üretimdeki fire miktarının, maliyet kalemi olarak değerlendirilmesinden farkı yok. Hedeflenen oranı tutturamazsanız zarar edersiniz. 2012 yılında Türkiye genelinde hala daha yüzde 15 kayıp oranı uygulanıyor olabilir. Ancak şirketin gelir hesaplarında bu rakam hiç bir zaman dikkate alınmaz. Şirketlerin dağıtımdan elde edeceği maksimum gelir EPDK tarafından belirlenip, kontrol edilmekte. Hangi kayıp oranlarının geçerli olacağı da belirlenmekte. Hedef oranlar tüm bölgeler için geçen yıl ülke ortalamasını 2015 yılı itibariyle yüzde 10 çekecek şekilde tespit edildi. Konu bu kadar basit ve ilgili tum taraflarca biliniyor iken iddiaların gerekçesini anlamak mümkün deği. Kayıpların teknik ve ekonomik olarak sıfırlanması mümkün olmadığı için uygulamanın kalkmasını isteyenlerin nasıl bır çözüm önerdiklerini de paylaşmaları gerekir. Özelleştirme kapsamında bu bölgeleri devralan şirketler bugünkü kayıp oranlarının sorumlusu değildir. Uygulamanın, dağıtımı özelleştirilen bölgelerde işletici firmaları kayıp kaçak yükünden ve kâr kaybından kurtarmak, bekleyen özelleştirmeleri cazip kılmak amacıyla sürdürüldüğüne ilişkin bir iddia varsa, konuyu bilmemekten kaynaklanıyor olabilir.
Önder Karaduman (Elektrik Üreticileri Derneği Başkanı)
Dağıtım şirketleri lehine rekabet avantajı yaratıldı. Dağıtım şirketi kendi sorumluluğu altındaki kaçağın maliyetinden sorumlu olmalı. Dağıtım kaçağı bir sistem maliyeti olmadığı için, kaçağın bedeli, önceki tarife dönemlerinde dağıtım şirketlerinin perakende satış tarifesi içerisine konuldu. Yeni tarife döneminde EPDK, özelleştirmeler tamamlandıktan sonra kaçağın bedelini perakende tarifesinden çıkardı, dağıtım sistem maliyeti olarak bir "bedel" belirledi. Böylece dağıtım şirketi, kendi isletme zafiyeti nedeniyle, tahsil edemediği elektrik bedelini başka tedarikçilerden elektrik temin eden tüketicilerden doğrudan tahsil etmıs olmakta. Üçüncü kişilere doğrudan malı yükümlülük getirilebilmesi için, Anayasa‘nın 73 ile 123. maddeleri gereğince, düzenlemenin kanun ile yapılması gerekmekte, ikincil mevzuatla kişilere malı yükümlülük getirilemez. Elektrik Piyasası Kanunu‘nun geçici 9. maddesi de buna imkân vermiyor. Maddeye göre, Fiyat Eşitleme Mekanezması‘na yalnız "dağıtım şirketinden enerji satın alan tüketiciler" tabidir. Bu uygulamada özelleştirmelerin etkisi olduğu söylenebilir. Ancak su da unutulmamalı; özelleştirmeye katılanlar şirketlerinin aktif, pasifleri ve yürürlükteki tarife yapısına göre tekliflerini verdiler. O zaman kayıp-kacak perakende tarifesi içindeydi. Katılımcılar hesaplarını o koşullara göre yaptılar. Bugün neden farklı bir yapı getirildi? Perakende tarifede yer alan kayıp-kaçak bedeli çıkartılarak, dağıtım şirketleri lehine rekabet avantajı oluşturuldu. Derneğimiz uygulamaya karsı dava açtı.
Gökalp Cinbiş (YEY Elektrik A.Ş. YK. Başkan Yardımcısı)
Çok Sayıda Şikayet Var
"Kaçak" kelimesi, faturasını ödeyerek hizmet alan tüketicilerde ciddi rahatsızlık yaratıyor. Tüketiciler de haklı olarak başkasının kullandığı elektriğin bedelini ödemek istemiyor. Bugünkü ekonomik sistemde kaçak kullanım tamamen engellenemediği sürece bu bedeller var olacak. Bizce esas tartışılması gereken, bedellerin tarife grupları bazında makul olup olmadığı. Elektrik sanayi ve bazı ticarethane grupları basta olmak üzere tüm tüketiciler için önemli bir gider kalemi. Kayıp-kaçak bedeli konusunda firmamıza da çok sayıda talep gelmeye devam ediyor. Konunun tüketici hakem heyetlerinin yanı sıra yargıya ve Meclıs‘e intikal ettiğini, yürürlükte olan mevzuat gereği bu bedelleri tahsil ederek dağıtım şirketlerine ödemek zorunda olduğumuzu müşterilerimize ifade ediyoruz.
(Dünya; 07.12.2011)
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)