2 Temmuz 2012 Pazartesi

ÇETKODER At Eşek Eti Uyası Yaptı


Çevre ve Tüketici Haklarını Koruma Derneği (ÇETKODER) Genel Başkanı Mustafa Göktaş, piyasada at, eşek, kedi, köpek etleri cirit atıyor diyerek, yetkilileri etkin denetime çağırdı. Bu arada tabldot ve hazır yemek sektörüne dikkat çekti.

Çevre ve Tüketici Haklarını Koruma Derneği (ÇETKODER) Genel Başkanı Mustafa Göktaş, “insanımız neyi nasıl tükettiğini bilmiyor. Piyasada bir arz var ise, burada bir talep vardır. Dün bugün piyasada at ve eşek etlerinin kesilmiş halde yakalandığını ve sürekli de kesim yapıldığının haberlerini ekranlardan alıyoruz. Aslında bunun böyle olduğunu ve yıllardır aynı şekilde devam ettiğini bizler tüketici kuruluşları olarak çok iyi biliyoruz. Çünkü yeterli, sıkı denetim yok. Ve bu işle mücadele edecek olan yasal zemin yok. Çok acil bir yasal düzenleme gerek. At, eşek, kedi, köpek keserek bunları piyasaya sunanlar için ağır yaptırımlar getirilmeli. Ülkemizin her yerinde bu görüntüler var ve giderek artış kaydediyor. Hastalıklı, hiçbir işe yaramayan hayvanları kesip millete yediriyorlar. Çünkü etkin bir denetim ve yaptırım yok” dedi.


Hazır yemek sektörünü sıkı denetleyin
Çevre Ve Tüketici Haklarını Koruma Derneği (ÇETKODER) Genel Başkanı Mustafa Göktaş, “Bu tür tek tırnaklı hayvanların etlerinin genellikle hazır yemek dediğimiz tabldot yemek veren yerlerde sık sık yakalandığını da biliyoruz. Ciddi bir denetim ve kontrol olmuş olsa bunlar olmaz. Ama devletin kurum ve kuruluşlarında ve bu tür hazır yemek hizmetinin sunulduğu “hizmet alımı” şeklinde gerçekleşen ihaleler ile verilen işler neticesi bu olumsuzluklar yaşanıyor. Çünkü en ucuz fiyata verdim, verelim hesabı yapılıyor. Bu doğru değil. Yemeğin en ucuzu olmaz. En ucuz demek, en sağlıksız olan demektir. Çünkü idareler yemek hizmetini alırken bir yaklaşık maliyet çıkartıyorlar. Bunu çıkartırken çok teknik hesap yapıyorlar. Teknik şartnameleri var. O şartnamelerde yemeğin reçetesi var. İçine ne, ne kadar girecek belli. Bu yemeğin bir çiğ maliyeti, birde pişmiş maliyeti var. Yani yemek hazır hale gelinceye kadar içine ne giriyorsa, ayrıca işçilik, elektrik, su, tüp, temizlik, arınma, ekmek, ne varsa bunlar hesaplanıp buna göre bir maliyet çıkıyor. Bu maliyeti çıkartanlar o hizmeti alan idareler. Ancak ihalede bir bakıyorsunuz en fazla kırana veriyorlar. Kendilerinin namuslu yoldan yaptıkları hesaba göre 3 kap yemek (tabldot) 5,5 (BEŞBUÇUKLİRA) – 7 lira (YEDİ LİRA) arasında çıkacakken ve kendileri bu rakamı resmi tespit etmişken, ihalede 2 – 3- 3,5 liraya kadar bu yemeği veriyorlar. Böyle olunca da alan firmalar hileye, hırsızlığa başvuruyorlar. Bunun gerçeği bu. Çünkü eldeki teknik şartname belli… O şartname harfiyen uygulansın, etkin denetim olsun, muayene ve kontrol komisyonları o şartnameye uygun çalışsınlar o yemekçinin o kurumda yaşaması mümkün değil, iflas eder. Batar. Zaten birçok yemekçi bu yüzden batmıştır. Ama içerde adamı olan, korunan kollananlar işini hal yoluna koymuşlar devam etmektedirler. Devlet bu tür ihaleleri kontrol etsin, alınan yemekleri kontrol etsin, içine giren etleri kontrol etsin. İşi o kurumun yetkililerine değil, tarafsız kurullara versin. Tarım müdürlüğü gıda kontrol şubesi ile sağlık müdürlüğü halk sağlığı şubelerinden ekipler kurup bu hazır yemek sunulan başta Hastaneler, Yurtlar, Okulları çok sıkı denetlesinler. Bakın millete ne eti yediriyorlar göreceksiniz. Ama bu denetim kendileri tarafından iç denetim olarak yapıldığından, o firmalar içerdeki kontrol ve muayene teşkilatlarındakileri kafaya alıyor ve işlerini düzene koyuyorlar. Milletin sağlığını düşünen de olmuyor. Sıkı kontrol yapılsın bunlar bir, bir ortaya çıkar” dedi.

SEYYARDA TANTUNİ- KEBAP- CİGER KONTROLÜ ARTMALI
Çevre Ve Tüketici Haklarını Koruma Derneği (ÇETKODER) Genel Başkanı Mustafa Göktaş, “Piyasada ucuz kebap, tantuni, ciğer satanlarında çok sıkı denetimi lazım. Çünkü halka ne yedirdiklerini şüpheli… 1,5 – 2 liraya Kebap olmaz, Tantuni olmaz. Döner hiç olmaz. Ne et döner, ne Tavuk döner. Bunlar sıkı denetlenmeli. Halkımızın resmen sağlığı ile oynanıyor. Seyyar satıcılar başta olmak üzere halka hazır yemek sunan, lokanta, kafe gibi yerlerin etkin denetimi lazım. Kesim var, ihbar geldi yakaladınız. İhbarın gelmediği ve kesimin bol olduğu yerdeki piyasaya arz edilenleri nasıl tespit edeceksiniz? Etkin denetim ile denetimi arttırmak koşulu ile tahlil ile. Bunu yapan yok. Eleman yetersiz denmekte... Eleman artmalı, halkın sağlığı ile oynayanların canına ot tıkanmalı. Bunun içinde acilen yasal düzenleme şart. Kesene de, satana da, ağırlaştırılmış ve caydırıcı cezalar konmalı. ”dedi.

Kaynak: http://www.mersinim.net

1 yorum:

  1. İstanbul Veteriner Fakültesi Besin Hijyeni ve Teknolojisi Ana Bilim Dalı'nda görevli Prof. Dr. Bülent Nazlı at ve eşek eti ile dana eti arasında farklıları ve tüketicilerin bilmesi gereken noktaları ntvmsnbc için yorumladı:

    Lop et yani kemiksiz etler ayırmak oldukça zor. At ve eşek etinin özellikleri var ancak uzman veya deneyimli olmak lazım. Aksi takdirde ayırt etmek çok zor.

    1) AT-EŞEK ETİ CİĞERE YAKIN RENKTEDİR
    Mesela at ve eşek eti koyu kırmızı renkte olur, dana eti ise daha açık kırmızıdır. At eti özellikle hava ile temasa geçtiği zaman neredeyse ciğere yakın renk alır.

    2) LİFLERİ ÇOK SERTTİR
    Mesela at etinin lifi çok serttir. Çiğnendiğinde sertliği anlaşılır. Ancak bazı sığır etleri de sert olabilir.

    3) YAĞI SARIDIR
    At etinin yağı bayağı sarıdır. Ama buna paralel yine çok yağlı sığır ve dana etleri de sarı renk alabilir.

    4) TADINDA FARK YOK
    Tadında ise herhangi bir fark yoktur. Yemeklerde sos ve baharatlarla hazırladıkları için ayırt etmek daha zor. Mesela Avrupa'da at eti çok değerli ve pahalı.

    Türkiye'de ise öyle bir alışkanlık yok. Dolayısıyla tüketicilerin böyle bir ayrıma varmaları çok sınırlı.

    Bu etler, hiçbir kontrolden geçmediği ve hijyenik koşullarda gerçekleşmediği için hayvansal kökenli tehlike (ki bunları biz fiziksel, kimyasal ve biyolojik tehlikeler diye adlandırıyoruz) içerebilir. O nedenle risk tabii ki var. İnsanlar bunu yedikleri zaman gıda kökenli hastalıklara yakalanabilirler. Gıda zehirlenmeleri ya da gıda enfeksiyonları yaşayabilirler. Eğer hayvanlar, doğadan beslenirken bir takım kimyasal tehlikeleri de aldılar ise bunlar da insanlara geçebilir. Sonuçları kısa sürede açığa çıkabileceği gibi daha sonraki zamanlarda da belirebilir. Dolayısıyla burada "gıda güvenliği" sorunu söz konusu.

    Denetimler yetersiz olduğu sürece insanların maalesef ekonomik parametreler için bu tür riskleri almaları kaçınılmaz oluyor.

    GIDA GÜVENLİĞİ UZMANI VE VETERİNER HEKİM ŞART
    Bu nedenle "gıda güvenliği uzmanı" ve "veteriner hekim" şart. Çünkü konu direkt olarak hayvan ve hayvansal tehlikeyle ilişkilendirildiği için bunları anlayan bir uzmanın olması gerekiyor. Zaten Avrupa Birliği'nde de "gıda hekimliği" var. Bunları denetleyen kuruluşlar yani "veteriner ofis"leri mevcut. Bu tür hayvansal kökenli, onlardan ya da ürünlerinden geçen hastalıklardan insanları korumak için veteriner hekimler görevlendirilmiş durumda.

    DOMUZ ETİ DE UCUZ
    Tek tırnaklılarla beraber domuz eti de var. Özellikle yaban domuzları çok ucuz olduklarından kıymalara, sucuklara, salamlara karıştırabilir. Yemeklerde ise belli bir sosla ve yağla hazırladığından lezzetinde ödün kaybı olmaz.

    Domuz etini kişi diğer etlerden daha kolay ayırabilir. Evcil domuzlarda bu ayırım daha kolaydır. Eti bembeyazdır ve yağları daha belirgindir. Ancak yaban domuzu olduğu zaman iş biraz daha farklı. Kemiksiz eti, sığır etine benzer ve anlaması güçtür.

    Böyle bir yanlışa düşmemek için kişi hazır kıyma veya parça et almayacak, kasabın teşhir dolabında gördüğü kemikli etten isteyecek. Çünkü gerek at gerek domuz eti olsun farketmez, etler parçalandıktan sonra ayırt etmek güçleşiyor. Bunun için ancak laboratuar analizi gerekiyor.

    Lokanta ve umuma açık yerlerde de gıda güvenliği tehlikesi var. Bu nedenle denetimlerin arttırılması ve denetimi yapan kişilerin eğitimli ve bilirkişi olması şart.

    YanıtlaSil